Ak Parti 23. İstişare Ve Değerlendirme Toplantısı

Ak Parti 23. İstişare Ve Değerlendirme Toplantısı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, hiç bir güvenlik birimi içerisinde paralel yapılanmaya izin vermeyeceklerini söyledi.
Davutoğlu, son Milli Güvenlik Toplantısı’na değinerek, “TSK ve güvenlik birimlerimiz Türkiye’nin güvenliğinin de omurgasıdır, güçlendirilecektir, takviye edilecektir ama ne silahlı kuvvetler de ne de herhangi bir güvenlik birimi içinde paralel bir yapılanmaya izin verilmeyecektir. Herkes görev alanını bilecek. Görev alanı ile ilgili gereğini yapacak, görev alanına girmiyorsa 28 Şubat’ta olduğu gibi kanaat beyan eden bir yapı olmayacak. Bunun devletimize açtığı yaralar bilinir” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti’nin 23. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “21. Yüzyılın ilk yılında 2001 Ağustos’unda yeni bir Türkiye yen i bir dünya idealiyle yola çıkan AK Parti kadrolarının değerli mensupları 23. İstişare toplantısı için teşriflerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Herşeyden önce gerek maden kazasında gerek trafik kazasında kaybettiğimiz vatandaşlarımız için bir kez daha taziyelerimi iletiyorum. Allah bu tür acıları bize bir daha yaşatmasın. Bu konularda eni bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğu aşikar. Tekrar ailelere taziyelerimi iletiyorum. Bu davaya hizmet etmiş, dava büyüklerimizi rahmetle anıyorum. Hastalara şifalar diliyorum. Buraya gelirken Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin Bey’in hanımı rahatsızlandı. Onun için yoldan dönmek zorunda kaldı. Ona da acil şifalar diliyorum. Sembolik bir mekandayız. Bu kutlu yürüyüş burada başlamıştı. 1 Ağustos günü, 2001’de inançlı bir kadro yola çıkmıştı. Bu yürüyüşün daha sonraki istikametiyle ilgili birlikte karalar aldılar. 3 Kasım 2002’de yıldönünümü idrak edeceğimiz AK Parti iktidarının yıldönümü. İktidarımızın 12. Yılında sembolik bir mekanda bizi tekrar biraraya getiren Rabbimize hamdolsun” dedi.
Davutoğlu, “Bu yolda bu çabada teşekkür etmemiz gereken o kadar insan var ki. Bunu bu zaman sınırlaması içinde yapmak çok zor. Ama bu davanın her kademesinde, teşkilatımızda, parti grubumuzda, en küçük mahallemizde görev alan bütün kardeşlerimize sizler adına sevgilerimi, muhabbetlerimi ifade etmek istiyorum. En büyük fedakarlık içinde olan aile mensupları, eşler ve çocuklara da bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu istişare toplantısı ortak aklımızın yeniden inşa edildiği toplantıdır. İstişare heyeti aslında Türkiye’nin her yerinden gelen katılımıyla nesiller arası, şehirler, bölgeler arası en geniş ortak akıl platformudur. Başka hiçbir parti Türkiye’nin her yerinden katılımıyla böyle bir pozisyon oluşturamamaktadır. Başarımızın sırrı burada. Biz, yürümeye başladığımızda sağımızdaki solumuzdaki dava arkadaşlarımızla tek vücut gibi yürürüz. Dualarıyla bizimle birlikte olan bütün bir milletle yürüyoruz. Bütün şahsi planlamaları bir kenara koyarak ortak davamız neyi gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyiz. Yeni Türkiye ve Yeni Dünya Yürüyüşünün ne olduğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Tarih, yanlış eksenlerden doğru bir eksene doğru oturmuştur. Hz. İbrahim Urfa’nın manevi önderi. Tevhit inancı içinde bütün insanların eşit olduğu, tanrılaşmış figürlerin geçerli olmadığı bir dünya için gidiyordu etrafındakilerle. Nice kutlu önderler dediler ki ‘Acemin Araba, Arabın Aceme üstünlüğü yoktur’. Hz.ibrahim ateşlere atılma tehdidiyle karşılaştığında düşünmeden o ideali savunarak ateşlere yürüdü” şeklinde konuştu.
“Niye zalimlere karşı duruyorsun diyenler, sesinizi niye yükseltiyorsunuz diyenler Hz. Hüseyin, Hz. Musa, Hz. İbrahim’in yürüyüşünü görselerdi herhalde onlara da dönün bu yoldan derlerdi” diyen Davutoğlu, “Onlar bu yoldan dönmediler, biz de dönmeyiz. Son bir iki aylık görevim esnasında ziyaret etmekten büyük feyz aldığım Hz. Mevlana, önümüzdeki hafta da Hacı Bektaş-ı Veli’yi ziyaret edeceğim. Her biri bir başka mezhep ya da topluluğun önderiymiş gibi takdim edenler onlar Horasan erenleri, Anadolu’dan Rumeli’ye omuz omuza yürüdüler. Onların yürüyüşün kıyamete kadar sürdürmekte aynı ölçüde kararlıyız. Yalnız bu topraklarda değil benzer ideallerde farklı düşünüşlerde olanlar da yürüdüler. Gandhi’nin meşhur Tuz yürüyüşü tarihe geçmiştir, sömürgeciliğe karşı basit bir giysiyle ama son derece güçlü bir iradeyle yürüğündü üzerinde güneş batmayan Britanya imparatorluğunun sarsılacağını kimse düşünmemişti. Martin Luther King beyaz ırkçılığa karşı yürüdüğü zaman o günlerde herhalde kimse bir müddet sonra Amerika Birleşik Devletlerin başına bir zencinin başkan olacağını tahayyül bile etmemişti. Martin Luther King’in kararlı duruşu olmasaydı, insanlık onurunu yücelten unsuru olmasaydı Başbakan Obama da herhalde Başkan olamazdı. Yürüyüşler sonuçlarını zaman içinde gösterirler ama gösterdikleri zaman tarihte derin bir iz bırakırlar. Mandela, Özgürlüğe Yürüyüş, görünüşte hapishanelerde ama tarih içinde yürürken beyaz ırkçılığa karşı ortak insan ideali içindeydiler. Müslüman, Hint kökenli birçok insanla birlikte yürüdü” şeklinde konuştu.
Davutoğlu, “Biz bütün yürüyüşlerin son halkasını oluşturan AK Parti yürüyüşünün neferleriyiz. Hem evrensel iddiaları bünyemizde taşıyoruz, hem milli iddiaları taşıyoruz. İnsan hakları, özgürlükler söz konusu olduğunda son ana kadar bunları savunmaya kararlıyız, sonu ateş, Kerbela hapishane olsa da hiçbir yer bu kadroların içinden insanlık onuruna ihanet eden çıkmayacaktır” dedi.
Biz o yürüyüşlerin ahlaki ve azmini her bir fert olarak zihinlerde ve gönüllerde barındığına işaret eden Davutoğlu, “Barındırmaya devam edeceğiz. Geçmişte yıkıcı, tahrip edenler yıkanlar da oldu, Haçlılar gibi. Moğollar gibi Bağdat’ı yerle bir edenler. Nazi ordusunun ilerleyişi gibi, önüne geldiği gibi yakıp yıkanlar. Bizler inşa edici, insanlık onurunu koruyanların safındayız. Türkiye’de yıkıcı her siyasi partinin karşısında biz inşa edici, tamir edici olacağız. Nedir bu yürüyüşlerin ortak ideali? Herşeyden önce bunlar insan ile olur. O insana bakarken acaba bu insan şu ırk, bu ırktan mı demezler insan diye bakarlar ve o insana selam dururlar. Selam olsun o insana, zamana ve mekana. Biz, zamanın mekanın insanın hakkını vermek için yola çıktık. Bu hareketler milli olanla evrensel olanı birleştiren hareketler. Hz. Musa kendi kavmi için yürüyordu ama kavmiyle yürüyordu. Hz. Muhammed kavmiyle yürüyordu. Milliydiler ama aynı zamanda evrenseldiler. AK Parti hareketi hem milli bir harekettir, yerli, özgür bir harekettir ama dünyanın her yerine mesaj ulaştırabilecek evrensel özlü bir harekettir. Biz tarihi realiteyi anlıyoruz, ama buna hapsolmayacak şekilde kendi içimizde barındırdığımız değerler var” diye konuştu.
Bakanlar Kurulu’nun her hafta toplanmaya başladığını hatırlatan Davutoğlu, “Bakanlıkları ziyaret etmeye başladı. Birçok bakanlığı, kurumlarımızı ziyaret ettim. Bu hafta içinde Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Merkez Bankası’nı ziyaret edeceğim. Bütün geçmiş gruplarımızı 7 bölge bazında ayrı ayrı istişareler yaptık. Büyükşehir belediye başkanlarımızı da önümüzdeki hafta Bursa’da toplayacağız. Genel ve büyük istişarenin zeminin hazırlıyoruz. Bu istişarelere katılan arkadaşlarımızın verdiği her bilgiden istifade ettim” şeklinde konuştu.
EMİNE ÜLKER TARHAN’IN PARTİSİNDEN İSTİFA ETMESİ
Davutoğlu, Emine Ülker Tarhan’ın partisinden istifa gerekçesi olarak gösterdiği maddeleri okuyarak, “Altına imza atıyorum ben de. CHP’yi CHP’li anlatıyor. Dolayısıyla buna dikkatle bakmak lazım. Sorumsuz çağrılar doğru, en son Kobani olayları olurken ateşe körükle gittiklerini cümle alem biliyor. Belirsiz politikalar, el hak doğru. Bizim Suriye, Filistin politikalarımız belli. Kılıçdaroğlu’nun ne düşündüğünü anlatabilecek olan var mı? Belirsiz politikanın esası, belirsiz zihindir. Zihinde ve gönülde ideal olmazsa politika olur mu? Halktan kopuk muhalefet anlayışı, el hak doğru” diye konuştu.
Halktan kopmadıklarını ve bir zaman kopmayacaklarına dikkati çeken Davutoğlu, “Kökümüz halktır, istikbalimiz de sadece halkla birlikte olacaktır. Biz, iktidarız. Diyebilirim ki ben ‘Şuan devletin işi var’. Bütün kongrelere, seçim mitinglerine ben ve arkadaşlarım katılacağız. Her hafta 3-4 kongre n ekadar kongre varsa Türkiye’nin her yerini aşk ve azimle dolaşacağız. Yorulmak, tereddüt etmek bizim kitabımızda yazmaz. Gitmeyeceğiz şehir, görmeyeceğimiz mahalle kalmayacak” şeklinde konuştu.
MUHALETE ELEŞTİRİ
Muhalefeti eleştiren Davutoğlu, “İktidar ümidi bulunması için bir vizyonu olmanın, perspektifi olması, millete olan inancın olması lazım. Onların iktidar umudu bile yok. Dünyada da Türkiye’de de herhalde önümüzdeki dönemde, kısa ve uzun dönemde, Türkiye’nin geleceğinin AK Parti’yle şekilleneceği konusunda hiçbir tereddüt yok” ifadelerini kullandı.
HDP’NİN KOBANİ İÇİN 1 KASIM ÇAĞRISI
“Siyaset anlayışımızda geçicilik yoktur” diyen Davutoğlu, “CHP böyle de HDP ne yapıyor. Biz çözüm süreci iradesini ortaya koyarken onlar çözüm sürecinin sabote etmek için gencecik çocukları sokağa sürdüler, tahrik ettiler. Aralarından birçokları çıktı CHP gibi günah çıkardı. Dün tekrar kendilerini uyardım. Şiddete yönelirse, kim yönelirse yönelsin ona karşı en etkin tedbiri alırız. Bu iki aylık dönemde HDP’nin barışçıl çağrısını duydunuz mu? MHP, çözüm süreciyle ilgili hükümetimizin koyduğu iradeye sürekli eleştiri getiriyor. Şimdi soruyorum, bu toprakları teminat altına alacak politikanız nedir? Kim ne yaparsa yapsın. Türkiye’nin her yerinde al bayrağı dalgalandırmayan hiçkimse milli birlik iddiasında bulunamaz. Biz bu anlamda Türkiye’yi kuşatan tek partiyiz. AK Parti, millidir, yerlidir, bu topraklara aittir. Hepsi bu toprakların idealini yansıtır. Bu ideal nedir? Milli iradeye dayalı siyasetin esası kimseyi dışlamayan siyasettir. Şu veya bu dili konuşuyor diye eğer onları doğuştan gelen bu özelliklerinden bir politika takip ediyorsa hem gayri insani hem gayri milli hem de bu ülkeye ihanet ölçüsünde sonuçlar doğurur” şeklinde konuştu.
“BUGÜN TERÖR BELASIYLA UĞRAŞIYORSAK 12 EYLÜL’ÜN ASKERİ DİKTASININ GETİRDİĞİ YÖNTEMLER YÜZÜNDEN UĞRAŞIYORUZ”
Başbakan Davutoğlu, “Bugün terör belasıyla uğraşıyorsak 12 Eylül’ün askeri diktasının getirdiği yöntemler yüzünden uğraşıyoruz. Diyarbakır hapishanelerinde yapılanlar Konya ya da Edirne’de yapılsaydı da karşı çıkardık. Diyarbakır’da yapıldı diye karşı çıkmamıza da kimse karşı çıkamaz. O insanların haklarını, özgürlüklerini teminat altına almak, yapılan hataları açıkça ve hiçbir tereddüte mahal bırakmadan söylemek, gerektiğinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde olduğu gibi Dersim dolayısıyla çıkıp milletten özür dilemek zillet değil, onurlu bir anlayıştır. Kim yanlış yaparsa onun karşısında olacağız. İster bir örgüt, ister STK adına yapsın insanlık onuruna savaş ilan eden herkes bize savaş ilan etmiştir. Bizim üçüncü bir içselleştirici siyasetimiz etnik ve mezhebi temelli hiçbir ayrımı kabul etmez. Onun için son 12 yıl içinde yaptığımız her demokratik reform her bir vatandaşımızın onurunu korumaya yönelik adımlardır. Terör örgütü ne vandalizm yaparsa yapsın biz insan hakları ve bu haklara dayalı demokratikleşme felsefesinin savunucusu olacağız. Bu perspektifle çözüm sürecine bakıyoruz” ifadelerini kullandı.
Alevi vatandaşlara seslenen Davutoğlu, “Sizler Sünni kardeşleriniz gibi bu toprağın asli çocuklarısınız. Kimse hiçkimseye bu topraklarda ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapamaz. Hacı Bektaşı Veli bizim için Hz. Mevlana gibi ulu önderdir, bu toprakların kültürünü şekillendiren Horasanlıdır” diye konuştu.
“AK PARTİ, PARALEL DEVLET ANLAYIŞINI DA TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATACAKTIR”
3 vesayete hem dikkatleri çektiklerini hem de bu vesayetlere izin vermeyeceklerini anlatan Davutoğlu, bu üç vesayeti de paralel devlet anlayışını da tarihin çöplüğüne atacağını dile getirdi. Birincisinin ‘cuntalar ve darbelerin vesayeti’ olduğunu belirten Davutoğlu, “Düşününüz halkın oylarıyla gelmiş bir Başbakan Adnan Menderes ve iki arkadaşı şehit ediliyor. Nasıl oldu bu? Sadece Adnan Menderes’e dönük bir darbe değildi bu. Çünkü TSK içinde paralel bir silahlı kuvvetler vardı ve cuntalaşma ta İttihat Terakki döneminde başlayan ve imparatorluğa mal olan silahlı kuvvetlerin parçalanması teşebbüsü değişik şekillerde hortladı. Eski Türkiye ile Yeni Türkiye’yi soranlara söylüyorum, bu ülkelerde birileri bazı Başbakanlar Genelkurmay Başkanından ancak işaretle bahsediyordu. Şimdi devletin bütün organlarıyla, son uzun süren MGK’da tam bir uyum içinde, herkesin kanaatinin serdettiği, askerin asker olarak onurlu TSK mensubu olarak görevini ifa ettiği ve gücünü halktan alan bir siyasi iktidar döneminde onurla söylüyorum, silahının modernizasyonunu bile başka bir ülkeye yaptırmak durumunda olan bir silahlı kuvvetler değil, kendi tankını, füzesini kendi savaş gemisini yapan bir silahlı kuvvetler olmanın onurunu taşıyoruz. Bir kez daha zikrediyorum, TSK ve güvenlik birimlerimiz Türkiye’nin güvenliğinin de omurgasıdır, güçlendirilecektir, takviye edilecektir ama ne silahlı kuvvetler de ne de herhangi bir güvenlik birimi içinde paralel bir yapılanmaya izin verilmeyecektir. Herkes görev alanını bilecek. Görev alanı ile ilgili gereğini yapacak, görev alanına girmiyorsa 28 Şubat’ta olduğu gibi kanaat beyan eden bir yapı olmayacak. Bunun devletimize açtığı yaralar bilinir.
“BİZ, MİLLETTEN ALDIĞIMIZ EMANETİ ÇİĞNETMEYİZ”
“Şimdi ikinci vesayetle karşı kaşıyız” diyen Davutoğlu, “ Bürokrasi içinde bilinçli şekilde yerleştirilmiş, diğer vatandaşların hakları hukukuna bakmayacak, yargıda, emniyette örgütlenecek ve bir gün bizim istediğimiz yönetim için zemini hazır hale getireceksiniz’, bu planlanmıştır, buna izin verilmeyecektir. Biz hiçkimsenin siyaset yapmasına karşı değiliz ama siyaset yapmadan bürokrasi üzerinden siyaset yapılmaya kalkarlarsa söyleyeceğimiz tek şey var ‘Biz milletten aldığımız emaneti çiğnetmeyiz’. Beğenmeyebilirsiniz, o zaman istifa ederseniz. 2015 seçimlerine girsin. Halktan böyle bir yetki almadan bizim başımızın üstüne çıkmaya kalkarsanız biz bu başı öyle kolay kolay teslim etmeyiz. Ki hep bu dönemde 12 yıl içinde STK’ların önünü açtık, destek verdik. Okul mu açılacak destek verdik. Her türlü desteği verdik. Şöyle gördük, yeni bir kutlu yürüyüş var. Bunun Selçuklusu vardı, Horasan erenleri, Ahiliğiydi… Bu mantıkla baktık bu çabalara. Destek de verdik, herkese. Buna bütün ticaret, sanayi odaları, STK’lar şahittir. Bunlardan şu veya bu gurup, devleti yöneteyim demeye başladığında devlet kendi otoritesine ortak kabul etmez. Bu paralel yapılanmalara karşı kesinlikle, bunlara vaktiyle gönül vermiş Anadolu insanına, Trakya insanına karşı değiliz., Onları tenzih ederiz ama bu yapı içindeki kriminolojik işlere karışmış olanlar, binlerce insanı dinlemiş olanlar, siyaset dizaynı yapmış olanlar sadece devlete ve bize değil kendilerine destek veren hayırsever kitleye de ihanet ettiler. Bizim dönemimizde hiçbir sivil toplum faaliyeti engellenmeyecektir. Hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun derneklerin kuruluşların özgürlükleri korunacaktır” ifadelerine yer verdi.
Davutoğlu, “Üçüncüsü son Kobani olaylarında değişik istihbari kaynaklardan gelmesi suretiyle yakından takip altında tuttuğumuz, çözüm sürecine saygılıyız dedikten sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da haraç toplamaya, mahkeme kurmaya kalkanlar, halkın seçtiği görüntü altında başka yapılanmalar kuranlar. Bunlar da başka paralel yapılanmadır, bunlara da izin verilmeyecek. Son Kobani olaylarında hepimizin üzerinde duracağı temel prensip kamu düzenidir. Kimse başka ülkelerdeki gelişen olaylara bakıp da hayal peşinde koşmasın. Hukuk devleti içinde, TBMM altında siyaset yapan milletvekilleri, HDP’lileri, bu ülkenin hukuk devleti niteliğine zarar verecek her türlü eylemden uzak durmaya davet ediyorum” diye konuştu.
ERMENEK’TEKİ MADEN KAZASI
Başbakan Davutoğlu, Ermenek’teki maden kazana ilişkin, “Onların o zor şartlarda iş sahibi olma imkanını kullanan işveren kesinlikle hesaba çekilecektir. Her türlü adli ve idari soruşturma yapılacak. Bütün işçilerimize de sesleniyorum Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte ‘Böyle bir olayın varlığından neden bizi haberdar etmediniz’ dedim. Şimdi yeni bir uygulama başlatmayı düşünüyoruz. Doğrudan şikayet edecekleri bir hat oluşturacağız” ifadelerine yer verdi.
“Emekçi kardeşlerime sesleniyorum” diyen Davutoğlu, “Hiçbir yerde size angarya muamelesi yapılamaz, bildirin. Bundan sonra yakından takip edeceği, her türlü tedbiri almaya kararlıyız” şeklinde konuştu.
“MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ ORANLARINI GÖZDEN GEÇİRMESİ GEREK”
Yapılan reformlar hakkında bilgi veren Davutoğlu, ortaöğretim de dahil olmak üzere başörtü yasağına son noktanın konulduğunu ifade etti. Ekonomik gelişmelere değinen Davutoğlu, Merkez Bankası’nın faiz oranlarını gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti.