25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslarası Mücadele Ve Dayanışma Günü

Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Esra Genç, “Kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi yüksek sesle ifade ediyoruz” dedi.
Genç, 25 Kasım, Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle, Malatya Barosu’nda Avukatlarla birlikte yaptığı basın açıklamasında, kadına karşı uygulanan şiddeti kınadı. Esrar Genç, "Kadınlar, eğitimden yoksun bırakılarak eve mahkum edilmekte, iş hayatından uzaklaştırılmaya çalışılmakta, çocuk sayısında artışı teşvik ve kürtaj kısıtlamalarıyla kadın bedenine müdahale edilmektedir. Yine, namus, töre cinayetleri, koca-baba dayakları ve işkence medyada magazinleştirilerek sunulmaktadır. RTÜK tarafından kadına yönelik şiddete hiçbir sansür uygulanmamakta, kadına şiddet olağanlaştırılmaktadır. Şiddete uğrayan kadının ne yaptığı, ne söylediği, nasıl güldüğü ya da nasıl giyindiği sorgulanarak; fiziksel, sözel ve cinsel şiddete uğrayan kadınların bunu hak edip hak etmediği tartışılarak, kadınlar suçlanmaktadır. Bu da kadına yönelik siyasi ve toplumsal baskının artmasına neden olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
“Bizler halk savunucusu kadın avukatlar, şiddete karşı mücadele ederken özellikle son dönemlerde 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Avukatların Korunması ve Haklarına Dair uluslararası belgeler hiçe sayılarak savunmaya yönelik saldırılara maruz kalmaktayız. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da her türlü şiddet olayının sorumlularının hesap vermesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz” diyen Genç, şiddetin önlenmesi için şu önerilerde bulundu:
“Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınaması gerekmektedir.
İç hukukumuzun uluslararası sözleşmelere uygun hale getirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalı ve kadın için pozitif ayrımcılık ile ilgili kamusal alanda gerekli yasal düzenlemeler hızla hayata geçirilmelidir.
Ayrı bir Kadın Bakanlığı kurulması ve işlevsel olarak çalışması gerekmekte, devlet politikalarının belirlenip uygulanmasında kadının “birey” olduğu gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir
Şiddete maruz kalan kadınların, kolluk kuvvetlerine başvuru anından itibaren kendisine acil koruma sağlanmalıdır.
Kadın sığınma evlerinin nitelik ve niceliklerinin iyileştirilmesi ve sayılarının arttırılması ve yine şiddete uğrayan kadınlar için ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardım yapılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaların kaldırılmasını, eylem ve eğitim projelerinin kadın örgütleriyle birlikte hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.
Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana-baba eğitim programları başlatılması gerekmektedir.
Kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılması, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkından yararlanılmasının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca mevcut eğitim sisteminde okul öncesi dönemden itibaren cinsiyet ayrımcılığına dayanan sistem değiştirilerek “bilimsel eğitim” verilmelidir.
Medyanın, kadın ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınlar üzerinde kendi oto-denetim mekanizmasını kurarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmesi gerekmektedir.
Evde, sokakta, iş yerinde, gözaltında, ceza evinde kadına yönelik yaşanan şiddet sorumlularının, yargılanması ve caydırıcı yasal tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Bir an önce toplumsal barışın sağlanması gerekmektedir.
Malatya Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak bizler, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu; kadın haklarının, temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor; kadına yönelik her türlü şiddet sonlanıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi yüksek sesle ifade ediyoruz.”

Haberleri