Çekmeköy’de evinin yakınlarında kaybolduktan 3 gün sonra bulunan 16 yaşındaki lise öğrencisi Ant Sekban’ın annesinden ilk isteği mıhlama oldu. Arkadaşları ile birlikte annesinin yaptığı mıhlamayı yiyen Ant, yaşadıklarını anlattı.
Çekmeköy’de kaybolduktan 3 gün sonra bulunan Ant Sekban, ailesi ile birlikte yaşadıklarını anlattı. Babası Atilla Sekban ile birlikte basın mensuplarının karşısına geçen Ant, "Yanıma beyaz bir pikap geldi. Akasya Sokak diye bir yeri sordu. Ben de bilmediğimi söyledim. Recep Abi var bizim bakkal o her yeri biliyor buranın yerlisi zaten onu gösterdim. O arada kapıyı açtı. Ben de yardım etmek için yanına gittim. Ne olduğunu daha iyi öğrenmek için. İki kişilerdi birisi arabayı kullanıyordu. Ben de eğilince beni arabaya atıp kapıyı kapattı. Yolda ne olduğunu sordum ‘senlik bir durum yok’ dediler bana. Espri falan yaptım ben güldürdüm onları rahat bir ortam olsun diye” şeklinde konuştu.
“KAÇIRANLARLA ARKADAŞ GİBİ OLDUK”
Kendisini kaçıranların çok davrandıklarını söyleyen Ant, “Sonra biraz dolaştık. Sanıyorum ya benim kafam karışsın diye gittik ya da yakalanmamak için dolaştırdı bizi. Nereye gidiyoruz diye yanımdaki abiye sordum o da bana ‘Ben de bilmiyorum’ dedi. Sonra bir eve geldik. İçeriye girdik orada kaldık, ilk gün bana çok iyi davrandılar. Kurtköy’de 1 + 1 günlük kiralanan eve gittik. Bana çok iyi davrandılar gayet iyi davrandılar. Yemek falan ısmarladılar. Çokta ısındık birbirimize ilginç bir şekilde. Ben onlara soru sorsam dahi cevap vermediler. Yemek falan yedik zaten bütün günlerimiz öyle geçti. Adamlarla çok iyi oldu aramız, bana hiç zarar vermediler. Hatta kendisi koltukta yattı beni yatakta yatırdı. İyi davrandılar bana" dedi.
“KÜRTÇE KONUŞTUKLARI İÇİN HİÇBİR ŞEY ANLAMADIM”
Kendisini kaçıranların birbirlerine her defasında farklı isimlerle seslendiği için adlarını bilmedikleri vurgulayan Sekman, “Araba kullananı ben görmedim. Esmer sağ kolunda dövmesi vardı. 3 farklı isim vardı birisi Haydar, diğeri Poyraz’dı. Ben isim söylemiyordum ağabey falan diye seslendim. Biz adamlarla sürekli sohbet ediyorduk. Ne olacak ağabey bu durum böyle diye sordum. O da bana dedi ki ‘ben de daraldım, böyle durmaya meraklı değilim sürekli evin içinde. Hallolsun çıkacağız evin içinden’ dedi. Telefonla konuşuyordu sürekli. Kürtçe konuştuğu için anlamadım bende. Televizyonlarda kendimi izleyince çok şaşırdım. Yanımdaki ağabeyle şaşırdık ve şakalaştık. İlginçtir ki arkadaş olduk yani. Aklım hep annemdeydi. Çok evhamlıdır benim üstüme çok titrerdi. Babam biraz daha soğukkanlı annemi hep sakinleştirir” diye konuştu.
“NEDEN KAÇIRDIKLARINI BANA HİÇ SÖYLEMEDİLER”
3 gün boyunca adamların yanında kaldıktan sonra serbest bırakılma anını anlatan Sekban, “Bana hiçbir şey söylemediler neden kaçırdıkları noktasında. Dün akşam erkenden yatmak istedim. Saat 10 gibi uyudum. Acıktığım için kalktım bir şeyler yiyecektim. Ağabey hazırlanmıştı ceket falan giymişti. ’Sen de hazırlan gidiyoruz’ dedi. Ben de hazırlandım çıktık. Ana yolu bulmaya çalıştık insanlara sorduk. Sonra o sola gitti ben sağa gittim helalleştik. Sonra ben otobüse binecektim Sultanbeyli’ye gitmem gerekiyordu buraya gelebilmem için. Birisine sordum ’Sultanbeyli’ye nasıl giderim’ diye. O da bana ‘Otobüs geçmez buradan, telefonumu kullan istersen’ dedi. Sonra ben telefonda amca ben Ant deyince adam bana ‘O Ant sen misin’ dedi. Sonra zaten jandarmalar geldi” ifadelerini kullandı.
“BİR MESAJ GELDİ, ÇOCUK ELİMİZDE DİYE”
Yeğeninin kaçırılmasından sonra kendilerini fidye veya herhangi bir şey için arayan kimsenin olmadığını söyleyen Ant Sekban’nın amcası Muzaffer Sekban, kendilerine bir tek mesaj ulaştığını belirtti. Muzaffer Sekban, “Ant’ın annesinin telefonu bendeydi bir mesaj geldi. O mesajda ise kısaca çocuk elimizde gibi bir yazı vardı. Jandarmaya bildirdik. Jandarma da telefonu ve görünen telefon numarasını aldı. Bekledik biz de, bu akşam bir şeyler olacağına inandık" dedi.
“ CEBİMDE 10 LİRA VAR ÇOK ÜŞÜYORUM”
Ant’ın kendilerine ulaştığı anı anlatan Muzaffer Sekban, “Telefon çaldı cevap vermeden kapandı. Tekrar bir daha çaldı. Ant ‘ anne’ dedi. Onun olduğun anladım. ‘amca’ dedi bana ve telefon kapandı. Döndüm ve tekrar Ant çıktı. ‘Amca ben Sultanbeyli’deyim yanımda 10 lira var üşüyorum nasıl geleceğim oraya’ dedi. Oğlum neredesin dedim. ‘Ben tam nerede olduğumu bilemiyorum yanımda bir ağabey var ona vereyim’ dedi. Allah razı olsun Gümüşhaneli olduğunu öğrendiğim ismini dahi bilemediğim bir arkadaş. Ant’ın anlattığı gibi çocuğa sahip çıktı “şeklinde konuştu.