AK Parti Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel, Cumhurbaşkanlığı seçimini ve sonuçlarını değerlendirdi.
AK Parti Kayseri Milletvekili Yaşar Karayel, katıldığı bir televizyon programında 12. Cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirdi. Karayel, “Türkiye’de ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçimleri milletin oyları ile seçildi. 2010 yılındaki anayasa değişikliği ile kabul edilen bir uygulamaydı. İlk turda da yüzde 52 oy ile Başbakanımız, Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Diğer partilerin de milletten tokat yemesinin karşılığıdır” dedi.
Karayel, HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş’ın aldığı oyları da değerlendirerek, “Burada kazançlı olan partilerden birisi Selahattin Demirtaş Bey’in temsil ettiği zihniyettir. Bu özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ve batıda oylarını yükseltmiştir. Bu bir bakıma iyi olmuştur. Artık PKK’yı veya PKK ile özdeşleşmiş ve anılan böyle gözüken bir siyasi partinin Türkiye’nin partisi olmuş olması. Türkiye’nin karşısına bir siyasi parti olarak çıkmış olması ve fikirlerini millete anlatarak, milletten oy istemiş olması Türkiye siyaseti açısından önemlidir. Bu arkadaşlarımız sistemin partilerinden birisi haline gelmiştir. Artık çözüm süreci içinde dağdaki silahlı unsurlarını tavsiye etmeye başlamışlardır ve ovada siyaset yapmanın arayışı içindedir. Bu bakımdan Türkiye’nin kazanımı olmuştur. Oylarını İstanbul’da artırmışlardır.
Bu arkadaşlar silahı bırakmak istediklerini söylüyor. 35 yıldan beri bu devlet PKK’yı üç defa yok etti ama sonra yeniden hortladı. Şartlar düzeldikçe kimse dağda yaşamak istemez. Türkiye’nin herkese yetecek kadar imkanı var. Ama bu pis akış insanların bazılarını fena şekilde etkiliyor. Türkiye’nin bu gidişattan kurtulması lazım. Kan kanı doğuruyor. Türkiye bu açılım süreci ile birlikte bu kanalların hapsini kapatmak ve bu pis kokuyu gidermek istiyor. Bu bölgenin kalkınmasını sağlayacak imkanlar var. Bunların aldığı oyları ben önemsiyorum. Bunu devlette önemsiyor rejimde önemsiyor. Bu önemli bir gelişme. Selahattin Bey’in samimiyetini test edeceğimize bunları daha çok sistemin içine dahil etmek gerekir. Türkiye 1.5 milyon muhacire bakıyor. Mahmur kampında 10 bin kişi var. Yandaşları ile birlikte 40-50 bin kişi eder. Türkiye 1.5 milyon muhacire bakarken bunlara mı bakamayacak. Bunların dağdan inmelerini sağlayarak, sosyal imkanlar sağlayarak bu beladan Türkiye’ye hep beraber kurtarmak lazım. Türkiye ayağındaki prangalardan kurtulması lazım. 35 yıllık mücadelede 350 milyar doları bu ülke dağlara taşlara savurdu. Sonunda vuruşarak mı konuşacağız, konuşarak mı anlaşacağız? Biz AK Parti olarak Sayın Cumhurbaşkanımız da dahil olarak Türkiye’nin önündeki en büyük engelin kurtulması yönünde çalışıyor.
Bunların Cumhurbaşkanlığı seçimine girerek almış olduğu oylar önemlidir. Oylarını artırmaları onları daha çok sistemin içine çeker. Dağdaki silahlı örgüt elemanlarının, suç işlememiş olanların dağdan indirilerek sosyal hayatımıza kazandırılması gerekir. Türkiye’nin etrafında olup bitenlere baktığımız zaman Türkiye’nin en iyi yaptığı işin bu olduğu ortaya çıkıyor.
Hiç sistemin içine dahil edilmeden millete kendilerini anlatmadan Doğu ve Güneydoğu bölgesinde bunlar birinci parti çıktılar. ‘Ne haliniz varsa görün’ demek mi iyi? Bu devlet çakıl taşından vazgeçmez. Onlar da bunun farkında. Biz bin yıldan beri birlikteyiz. Aldıkları oy belli. Normal şartlarda baktığınız zamanda biz oralarda birinci partiyiz.
Bunları sistemin içine dahil etmeliyiz. Bunun da zorluğu var. Biz nasıl birinci derecede sistemin başındaki insana bağlıysak, onlarda o adama bağlıdır. Türkiye’nin etrafında yaşananlar da bunları akıllandırdı. Bütün bunlara rağmen süreç devam ediyor. Bunlarla ilgili çalışmalar yönlendiriliyor. Mahmur kampı boşaltılıyor. Kendi vatandaşlarımız ile çözüm bulmaya çalışıyoruz. Devletle kavga eden kimse kazançlı çıkmamıştır” diye konuştu.
Karayel, seçim sonuçlarını şu şekilde değerlendirdi:
“Millet Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerine ve yaptığı hizmetlerine güveniyor, ekibine inanıyor, yaptıklarının referans olduğunu gördü. 12 yıllık dönem içinde ekonomik ve siyasi istikrar bu millete çok şey kazandırdı. Herkes istikrardan yana, herkes kazandıranı seviyor. Biz sadece bize destek verenlerin iktidarı değiliz. Bu güzelliklerden herkes payını alıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın söylemlerine bu millet güveniyor ve inanıyor. Neticede vatandaş yapılanları görüyor ve inanıyor o nedenle yüzde 52 oranında oy veriyor.
Yani bu millet hırsızları destekledi, bu millet hırsızları görmedi siz görüyorsunuz öyle mi? Bu aziz milletimizin basireti şimdiye kadar hiç yanlış yapmadı. Darbeciler geldi, dayağı yedi, zulmü gördü sesini çıkarmadı, sandığa geldi hepsini tasfiye etti. Şimdi de yanlış yapmadı. Bunlar basiretsiz yöneticiler kendi içinde bulundukları şartları göremiyorlar. Buna rağmen HDP kendi adayını gösterdi diğerlerinin kuyruğuna takılmadı. Kendi anlayışına göre fikirlerini savundu. Siz bunları yapmayacaksınız ve milleti suçlayacaksınız. Bu insanlar sandığa gitmemişse insanlar kusuru kendilerinde arayacaklar. Biz bütün arkadaşlarımız ile sandık başlarında bilgisayarlarımız ile bulunduk. Onlardan bir Allah’ın kulu yoktu. Hem vatandaşın ayağına gitmeyeceksin sonra da şikayet edeceksin.
Fikri olan siyasete soyunur ve milletten oy ister. Millet beğeniyorsa gider sandıkta onu belirler. Şu anda genel görüntü AK Parti’nin bir Türkiye partisi olduğu görünüyor. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kabul gördüğüdür. Türkiye’nin her tarafından oy almış bir partiyiz. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da CHP ve MHP diye bir parti yok. AK Parti Türkiye’nin her tarafında var. Genel tabloya baktığımız zaman AK Parti ve Başbakanımızın temsil ettiği zihniyeti Türkiye’nin her tarafında görmemiz mümkündür.
Sandık her şeyin göstergesidir. Siyasette rütbeyi sandık verir. Şu anda millet rütbeyi AK Parti’ye vermiştir.
Partinin kurucularından birisi sayın Cumhurbaşkanımız. Sayın Cumhurbaşkanımızın görev süresi dolduktan sonra normal şartlarda partinin kurucusu. Cumhurbaşkanlığı sıfatı da üstünden düştükten sonra kendisi öyle diyorsa söylenecek bir şey yok. Başımızın üstünde yeri var.
Davet edilmesine gerek yok zaten partinin kurucusu. Partiden ve partililikten vazgeçmesi gibi bir durum yok.
Sayın Başbakanımız, Cumhurbaşkanı olmadan önce partide bir değişimin, bir dönüşümün önünü açmak istiyor. Mevcut konumu itibariyle de partinin başına kimin gelmesini istiyorsa Merkez Karar bununla ilgili kiminle istişare ediliyorsa bununla ilgili kararı 27’sinde Genel Kurulu olağanüstü toplantıya davet ettiler. Genel Başkan kim olacaksa belirlenecek. 10 aylık süre içinde bu denenecek ve yaşayıp göreceğiz. Partinin genel başkanı partiyi iyi yönetir ve genel konseptte kabul görürse işi alıp götürür. Herhangi bir sıkıntı çıkarsa partinin yetkili organları tarafından gereken yapılır. Bu AK Parti’de kırılganlığa sebebiyet vermez. Sayın Cumhurbaşkanımız partiye gelmek isterse başımızın üzerinde de yeri var. Kimse de ona mani olamaz. Partinin ana kurucularından birisidir.
Başbakan olacak şahıs milletvekili olmalı. Başbakan olacak arkadaşlarımızdan birisi 3 dönemden birisi olursa 2015 seçimlerine başka biriyle gideceğiz. 10 aylık süreçte bu yaşanacak ve göreceğiz.
Yeni Cumhurbaşkanı 28’inde birini Başbakan olarak seçecek ve bu Başbakan da yeni hükümeti kurmakla görevlendirilecek. Yeniden bir hükümet programı hazırlanacak, meclise sunulacak ve güvenoyu alacak.
Abdullah Gül bu memleketin Tayyip Erdoğan gibi iki değerinden birisidir. Bu insanlar 12 yıllık başarının ana mimarlarıdır. Bu insanların birini diğerine tercih ederek birini dışlayarak bir yere varmamız mümkün değil. Bu milletin bu birikimlerden istifade etmesi gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız 28’inden itibaren partideyim diyor. Buna rağmen kimsenin sayın Cumhurbaşkanımıza ‘Niye geliyorsun?’ diyecek bir yetkisi de yok haddi de değil.
Abdullah Gül bu ülkenin yetiştirdiği en önemli siyasi şahsiyetlerinden birisidir. Türkiye’nin itibarını sağlamlaştıran insanlardan birisidir. Bu insanları kimsenin yok sayması mümkün değil. Abdullah Gül bey gelip Kayseri’den düz milletvekili olması gibi bir durum olamaz. Önemli olan kendisinin de karar vermiş olmasıdır.
Yenilenmeye devam edeceğiz, yenilenirsek güçleniriz. Arkadan gelen nesiller olmadan bu ülkenin devam etmesi mümkün değil.
Biz 9. Seçime girmişiz, 9 seçimde de alnımızın akıyla çıkmışız. Bu parti Abdullah Gül’ün partisi. Abdullah Gül kendisi için oy istemedi partisi için oy istedi. Bu parti Kayserililerin en çok destek verdiği parti. Bu partiden muhalefete ekmek çıkmaz başka kapıya gitsinler”
Hızlı tren ve hava alanının genişlemesi konusunda ise Karayel, “ Kayseri’ye hızlı tren nasıl yapılacak denildiği zaman Ankara, Sivas hattının Kayseri’den geçmesi doğruydu. Ancak daha önce planlamanın başında olan kişi Yozgat-Sivas hattını ihale aşamasına getirince yeniden değiştirme ihtimali olmadı. Projeleri yapılmıştı bu işlerin. Kayseri’ye en yakın Yerköy-Kayseri hattıydı. DLH’dan Devlet Demir Yolları’na geçince bunlar buralardaki etüt projelerini yeniden elden geçirdiler. Devlet Demir Yolları’nın yatırım programında şu anda var. İz bedeli de belli.
Hava alanında bütün bürokratik engellemelere rağmen 250 dönümlük arazinin şartsız olarak tahsis işlemleri, şartsız olarak tahsis amacının değiştirilmesi Milli Savunma Bakanın imzasıyla verildi. Genelkurmay ve Hava Kuvvetleri bir sürü şart koşmuştu. Neticede DHM kamu kaynağı kullanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı doğrultusunda bütün arkadaşlarımız ile takip ettik. Bu takip sonrasında 250 dönümlük yer bedelsiz olarak geçen hafta tahsisi bedelsiz olarak Milli Savunma Bakanlığından, Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne tahsis edildi. Milli Emlak Genel Müdürlüğü DHM’ye tahsis edecek. Oradaki giriş çıkışlar değişecek, uçakların park alanı genişleyecek, Kayseri’ye yaklaşık en az 10 yıl yetecek bir hava alanı olacak” diye konuştu.