AK Parti Malatya Milletvekili Mücahit Fındıklı, “17 Aralık gibi büyük umutların bağlandığı bir darbe teşebbüsü bile milletin AK Parti'ye olan itimadını sarsamadı. CHP ile MHP'nin muhafazakar olmayan milliyetçi tabanı arasında bir geçişkenlik sağlanmaya çalışılıyor. CHP ve MHP 2015 seçimlerine bir ittifakla girebilir. Yüzde 50 desteği olan AK Parti'nin karşısına bu ittifakla çıkmak mühendislik projesinin ikinci adımı olacaktır” dedi. Fındıklı, cumhurbaşkanlığı seçiminin ise yüzde 55 oy oranı ile ilk turda biteceğini ve Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçileceğini söyledi.
“BAHÇELİ VE KILIÇDAROĞLU, RAKİP OLARAK ÇIKAMADILAR”
Çatı adayı ve cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili süreci değerlendiren Fındıklı, “12 yıllık AK Parti iktidarı ve 40 yıllık siyasi hayatı Sayın Başbakan'ın milletin nazarında kendisinin çok doğal şekilde cumhurbaşkanı olarak kabullenilmesini sağladı. Sayın Başbakan çok güçlü bir aday. Dolayısıyla ne CHP ne de MHP Genel Başkanlarını veya partileri içinden bir adayla bu kadar güçlü bir rakibin karşısına çıkamayacaklarını bir kere deklare etmiş oldular. Bu yerli bir formül değil. İç ve özellikle Pensilvanya ağırlıklı dış destekle bir toplum mühendisliği denemesidir. Sürecin nasıl işlediği malumunuz, artık herkes bunu benim kadar iyi biliyor, çok konuşulduğu için. CHP Genel Başkanı iki gün önce tanıştırıldığı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adını, kendi partisinin yetkili organlarında görüşmeye bile gerek duymadan MHP Genel Başkanına götürdü, kabul gördü. Böylece çatı aday tespit edilmiş oldu. Bu mühendislik girişimi 3 haftada çöktü. Sayın Başbakana olan yoğun teveccüh karşısında formülün işe yaramayacağı anlaşıldı” dedi.
“MHP VE CHP 2015 SEÇİMLERİNDE İTTİFAKA GİDECEK. HER İKİ PARTİNİNDE İÇİ BOŞALTILACAK”
CHP ve MHP’ye yönelik 2915 genel seçimleri için ilginç değerlendirmede bulunan Fındıklı şunları söyledi. “Ancak, bana göre çatı aday birinci adım, bunun devamı gelecek.2015 seçimleri için yeniden bir mühendislik denemesi bekliyorum. 12 yıldan bu yana bütün seçimler AK Parti'nin zaferi ile sonuçlanıyor. Bunu ne yaptılarsa engelleyemediler. 17 Aralık gibi büyük umutların bağlandığı bir darbe teşebbüsü bile milletin AK Parti'ye olan itimadını sarsamadı. CHP ile MHP'nin muhafazakar olmayan milliyetçi tabanı arasında bir geçişkenlik sağlanmaya çalışılıyor. CHP ve MHP 2015 seçimlerine bir ittifakla girebilir. Yüzde 50 desteği olan AK Parti'nin karşısına bu ittifakla çıkmak mühendislik projesinin ikinci adımı olacaktır. Ancak şunu bilmiyorlar. AK Parti ile birlikte tarz-ı siyaset değişmiştir. Milletin desteğini alamayan bir hareketin başarılı olması mümkün değil. Eski Türkiye'nin inşa ettiği bir çok yapı gibi, siyasette kurduğu yapı da yıkılmıştır. Bunlar son oyunlar, son taktikler. Amaç CHP ile MHP'yi tek çatı altında birleştirmek. Bu durum, CHP ve MHP arasındaki tarihsel ve ideolojik çatışmanın sona erdiği bir barış iklimiyle ambalajlanıyor. Şimdiden çatı adayın ağzından düşmeyen huzur lafından da bu sonucu çıkarabilirsiniz. ‘Biz havluyu attık, idealimizden vazgeçtik, yerine yeni bir yapı kurduk’ diyecekler. Ama ilkeler ne olacak, milletin bu oyunlara itibar etmemesi karşısında yaşanan hezimet nasıl izah edilecek? Bu yapı da tutmayacaktır. Çünkü bir yapıya çatıdan değil, temelden başlarsınız. Çatı en son kurulur, burada tersi yapılıyor. 2015 senaryosu yazanlar tepede bir ittifakı sağlayabilirler ama her iki partinin de içi boşalacak, özü kuruyacak.”
“ESKİ TÜRKİYE BEKÇİLERİ HANGİ YOLU DENERSE DENESİN ZAFER AK PARTİ’NİNDİR”
Fındıklı, “Siyaset milletle birlikle yapılır. Türkiye’de artık medya manipülasyonuna dayanan, ayak oyunlarıyla şekillendirilen siyaset yok olup gitmeye mahkumdur. Çünkü artık millet oyu ile neleri başarabildiğini gördü, oyunun değerini anladı. Bu da millet Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti ile sağlandı. Artık millet daha özgürlükçü, adaleti ve refahı ölçü alan siyasetçiye teveccüh gösteriyor. Eskinin enkazından çıkarılan malzemelerle, medya üzerinden zihin bulandırma göz boyama taktikleriyle kurulan çatılarla bir yere varılamaz. Hepsinin aklını başına alıp Yeni Türkiye'nin gereklerine göre siyaset yapacaklar, ya da bu her denemede çöken çatılarla yola devam edecekler. Dolayısıyla gerek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerekse 2015 seçimleri için Eski Türkiye'nin bekçileri hangi yolu denerse denesin, işe yaramayacak zafer yine AK Parti'nin, onun kurucu lideri Tayyip Erdoğan'ın ve aslında milletin olacak” şeklindeki ifadeleri kaydetti.
“İLK TURDA YÜZDE 55 ORANIYLA ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI”
AK Parti Malatya Milletvekili Fındıklı, açıklamasında, “Başından beri, şahitler huzurunda inanarak ifade ettiğim şu: Muhalefet partilerinin tümü, yani çatı adayı destekleyenler ve HDP'nin alacağı oyların toplamı yüzde 45'i geçmeyecek. Sayın Başbakanımızın artı, eksi 1 yanılma payı ile yüzde 55 oranıyla birinci turda seçileceğini söylüyorum. Türkiye 12 yıldır önemli bir değişim yaşıyor, bundan sonra da devam edecek. Bu dönüşümün temelinde hem bağımsızlık, hem içeride hem dışarıda kavga etmeden dik durma, adaletten yana tavır alma, mazlumun hakkını koruma var. Ekonomik büyüme, üretimi ihracatı artırırken, bunu sosyal adaleti tesis ederek sağlayan bir Türkiye var son 12 yıldır. Bu siyasetin mimarı millettir. AK Parti'nin ‘milleti yaşat ki devlet yaşasın" düsturu, daha önceki dönemlerin temenni ve sırt sıvazlamadan öteye geçmeyen kuru sloganlarından biri değildir. Bütün kararların, büyük reformların temelinde bu anlayış var. Aslında yaşadıklarımız bir tür halk devrimidir. Devleti milleti ezen ceberut bir varlık olmaktan çıkaran, millete hizmetkar kılan bir anlayıştır. Bunu sağlamış olan bir Türkiye'nin refahını ve dünya çapındaki etkisini genişletmesi de doğal olarak beraberinde gelecektir. Sayın Başbakanımızla birlikte Yeni Türkiye bütün Ortadoğu coğrafyasının, mazlum halkların, medeniyeti horlanan coğrafyanın küllerine üflemiş ve altındaki koru ortaya çıkarmıştır. Bir can suyu haline gelmiştir. Sayın Başbakan'dan ve Türkiye'den duyulan rahatsızlık da zaten buradan kaynaklanıyor. Tüm ezilenlere mazlumlara bir ümit, bir ışık ve kimliğini, kişiliğini koruyarak var olma anlamında bir ilham sağlamıştır, yol göstermiştir. Bu Türkiye'nin sinerjisini yükseltirken, halklar nazarında Türkiye'yi özel bir yere taşıyor. Çok değil 30 yıl önce dönemin Başbakanı Bülent Ulusu'nun, ‘İsviçre'den 1 milyon Dolar yardım aldık maaşları ödeyebiliriz’ diye televizyonlarda müjde verdiği Türkiye'den yıllık 5 milyar Dolar yardım yapan bir Türkiye'ye geldik. Bunun çevremizde yarattığı etkiyi göz ardı etmemek lazım” ifadelerini kaydetti.
“YENİ TÜRKİYE’DE ÇIKAN CESUR SESTEN RAHATSIZLIK DUYUYORLAR”
Fındıklı, “Sayın Başbakanımız içerideki statüko ile mücadelenin bir benzerini de dünya politikasındaki statükoya karşı veriyor. BM Genel Kurulunda ‘Dünya beşten büyüktür" diyerek, mevcut sistemin bu haliyle devam edemeyeceğini ifade etmiştir. Mazlumlar ve büyük balık tarafından tutulma tehdidi altında yaşayanlar için dünyanın cesur seslere ihtiyacı var. Sayın Başbakan bu sestir. Uluslararası statükonun kendisinden rahatsızlık duymasının nedeni de Yeni Türkiye'den bu aykırı ve cesur sesin halklar üzerinde yankı bulması etkili olmasıdır” dedi.
“BAŞÖRTÜSÜ SORUNUNUN ÇÖZÜLMESİ BİR DEVRİMDİR”
Fındıklı, şunları söyledi: “Sayın Başbakan 40 yıldır siyasetin içinde yoğrulmuş biri. Halkın değerleri ve kültürü ile yetişmiş ve her zaman halkın iktidarını tasavvur etmiş bir kişi olarak yakın arkadaşlarıyla bir parti kurdu. Bir dava adamı olarak hem devrimciydi, hem reformcuydu hem çalışkandı. Her yeniliğe ‘olmaz’ diyen itiraz eden zihniyetin karşısına daima ‘neden olmasın’ diye çıktı ve atılan her adıma öncülük etti. Benim Sayın Başbakandan öğrendiğim ve örnek aldığım en önemli şey, diklenmeden dik durmaktır. Bunun için cesaret ve iman lazım. Hak’tan ve halktan başka bir makama eğilmedi. Yapılan ve hala da devam eden boyun eğdirme çabalarına göğüs geriyor. Diklenmeden dimdik durunca, halkın hizmetkarı olup, Hakk'a teslim olduğunuzda Allah yar ve yardımcınız oluyor. Sayın Başbakan bize bunu gösterdi. Rahmetli Erbakan kendi kimliğinizi muhafaza ederek siyaset yapılabileceğini göstermişti. Hak'tan ve halktan başka kimsenin önünde eğilmemeyi Başbakan'dan öğrendim. Sayın Başbakan bu nedenle devrimleri gerçekleştirirken yolundan geri dönmedi, tehdit ve itirazlara rağmen tereddüt göstermedi. Rahmetli Ecevit'in ‘başörtülü vekil Meclis’e giremez’ diye haykırdığı, kızlarımızın üniversite kapılarından kovulduğu günler uzak değil. Bugün başörtülü kardeşlerimiz Mecliste, üniversitelerde, kamuda. Bu devrim değilse nedir? Türkiye'nin kanayan yarasını durdurmak, o yarayı sarmak için her şeyi göze almak devrim değilse nedir?”
“TARİH BİR GÜN SAYIN BAŞBAKANI YENİ TÜRKİYE'NİN KURUCUSU YAZACAKTIR”
Fındıklı, “Kara, hava, deniz yollarında büyük reformlar gerçekleşmiştir. En ücra yerlere kadar ambulansların sağlık hizmeti vermesi devrim değilse nedir. Hatırlayın sosyal karlar içinde hastaneye taşınırken can veren insanlarımızın haber olduğu günleri, filmlerde görüp iç geçirdiğimiz uçak ambulansları. Bunların hepsi vatandaşımızın hizmetinde. Bu, devrim değil midir? Şimdi, eski statükonun temsilcileri, onları idare eden güçler ve Pensilvanya gibi dış güdümlü statüko temsilcileri, Yeni Türkiye'de de vesayet kurma gayretindeler. Sayın Başbakan en büyük mücadeleyi bunlara karşı veriyor. Yeni Türkiye'de hiçbir vesayete yer yoktur. Yeni Türkiye'nin kurucu lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Daha bugünden 2023, 2053, 2071 hedeflerini koymuş bir liderdir. Tarih bir gün Sayın Başbakanı Yeni Türkiye'nin kurucusu yazacaktır, AK Parti ile birlikte. Bu hareket bir misyon hareketidir. Kökleri çok derinlerde olan çok büyüm bir medeniyetin yeniden filizlenip büyük bir ağaca dönüştüğü bir harekettir. Bu hareketin, bu davanın kökleri Osmanlıdır, Selçukludur, Selahattin Eyyübi'dir, Peygamberimizdir. Bu hareketin lideri Cumhurbaşkanı da olsa, çok uzun yıllar da geçse tartışmasız Tayyip Erdoğan'dır. Ben de bu hareketin bir parçası olmaktan, bu çorbada tuzumun bulunmasından çok büyük bir memnuniyet duyuyorum” ifadelerini kaydetti.
“CUMHURBAŞKANINI HALKIN SEÇMESİ ADI KONMAYAN YARI BAŞKANLIK SİSTEMİDİR”
Fındıklı ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “AK Parti hareketi bir misyon hareketi. Her önemli karar il, ilçe teşkilatları, MYK, MKYK üyeleri, milletvekilleri ve Bakanlarla uzun istişareler yapılarak alınır. Sürekli yapılan araştırmalarla halkın değerlendirmesine başvurulur. Bu usulle çalışan bir partide kim gelirse gelsin gelenek değişmeyecektir. Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi Türkiye'de yarı başkanlık sistemini fiilen hayata geçmesi demektir. Zaten bugüne kadar Ahmet Necdet Sezer dönemi dahil bütün cumhurbaşkanları Bakanlar Kurulunu onaylar, üçlü kararnameleri imzalar, üniversite rektörlerini, YÖK üyelerini seçer, YAŞ kararlarını onaylarken yetki tartışması yapmak saçmadır. Elbette Yeni cumhurbaşkanımız da bu yetkileri kullanacak. Farklı olan şu; halkın seçtiği cumhurbaşkanı 2023, 2053 ve 2071 hedeflerini koymuş bir liderin halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı olarak halkın beklentilerini titizlikle takip edecek bir Cumhurbaşkanı olacağı aşikar değil mi? Vatandaşımız cumhurbaşkanımıza oy verirken şunu söylüyor:, ‘12 yıllık hizmetin için Allah senden razı olsun. Ben insan olduğumu anladım. Büyük işler yaptın, cumhurbaşkanlığı hakkındır. Seni seçiyorum, bugüne kadar yaptığın gibi bundan sonra koyduğun hedefleri takip edeceğine inanıyorum, güveniyorum.’ Bu da adı konmasa da yarı başkanlıktır. Millet hem parlamentoda hem cumhurbaşkanlığında temsil edilecek. Başbakan olarak kim seçilirse seçilsin siyaset çizgisinden sapmayacak, gerçek ve değişmez liderinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu unutmadan yoluna devam edecektir. Bizde her isim, tüm kurucu isimler değerlidir. Takım oyununda herkes üzerine düşeni en iyi şekilde yapacak.
Bundan sonra AK Parti'de ne olacak şeklindeki endişeler, Sayın Başbakanımızın da belirttiği gibi Uhud savaşındaki okçuların yanlış değerlendirmelerine benzer. İlk işimiz birinci turda cumhurbaşkanımızı seçmek. Sanki bu seçim olmuş bitmiş gibi enerjimizi başka bir alana harcamak yanlış olur. Daha sonra parti organları bir araya gelip kiminle yola devam edeceğimize karar verilir. 7 Ağustos' ta Sayın Başbakanımızı ağırlayacağız. Hem mitingde hem 10 Ağustos'ta seçimlerde Malatya her zamanki gibi en büyük destekçilerinden biri ve inşallah birincisi olacaktır.”