Serdar Öztürk 1994’te Kuzey Irak sınırında yürütülen operasyon sırasında tuzaklanmış mayına bastığında üsteğmen rütbesindeydi. İki hafta komada kaldı, iki yıl tedavi gördü. Terör, bir gözünü ve bazı iç organlarını, tutkuyla bağlı olduğu üniformasını ondan almıştı. Bakanlar Kurulu kararıyla Cumhurbaşkanı tarafından Devlet Övünç Madalyası ve beratıyla ödüllendirildi.
Gazi Serdar Öztürk’ün önünde yeni bir hayat vardı. Hukuk fakültesini bitirdi, avukat oldu. Ergenekon soruşturmaları sırasında tutuklanan emekli Albay Levent Göktaş’ın avukatıydı. Müvekkilinin haklarını savunurken kamuoyuna da ‘bu operasyonların kumpas olduğunu, Fetullahçı polis ve yargı mensuplarınca yürütüldüğünü’ söylüyordu. Haziran 2009’da Serdar Öztürk de gözaltına alındı. ‘Ergenekon Terör Örgütü üyesi’ olduğu iddia ediliyordu. Terörle savaşmış bir gazi olarak suçlama ona çok ağır geldi. Tutuklandığında ilk yaptığı, kendisine verilen Devlet Övünç Madalyası’nı ve beratını Cumhurbaşkanlığı’na iade etmek oldu. Bir de not yazdı:
“Bir insan, hem devletinin övüncüne mazhar olmuş bir kahraman, hem de terör örgütü üyesi olamaz. Yaptığım hizmet, feda ettiğim gençliğim ve sağlığım devletime helaldir. Ancak bu çelişkinin giderilmesi maksadı ile Sayın Cumhurbaşkanlığı’nca tarafıma verilen övünç madalyasını makamınıza iade etmek zorunluluğu doğmuştur.”
İLK BAŞVURU SİLİVRİ’DEN
Serdar Öztürk, Silivri Cezaevi’nde 2 yılı tek başına hücrede olmak üzere 4 yıl 9 ay tutuklu kaldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de ilk başvurusunu cezaevindeki ilk yılında, 2010’da yaptı. O gün avukatı Demet Reçber aracılığı ile yaptığı başvuruda şöyle dedi:
“Emniyet İstihbarat teşkilatı ve yargı içerisinde yapılanmış kökten dinci bir oluşum (Fetullahçılar) kökten dinci polisler, bazı kökten dinci savcılarla işbirliği yapmaktadır. Muhalif olan ve hedef seçilen kişilerin ev ve işyerlerinin aranması esnasında, bu mahallere içeriği suç teşkil eden dijital veri depolama aygıtları bırakılarak veya el konulan dijital veri depolama aygıtlarının kopyaları kanuna aykırı olarak teknik yetersizlik gerekçesi ile şüphelilere verilmeyip sonradan içeriğine konusu suç teşkil eden veri yüklenmek sureti ile bu muhalif ve laik yapıları ile tanınan aydın kişilerin tutuklanmaları sağlanmaktadır.”
Serdar Öztürk’ün haklılığı yıllar sonra ortaya çıkacaktı. 2014’te tahliye edildi. Ergenekon soruşturmalarının FETÖ kumpası olduğu anlaşıldı. Sonrasında da beraat etti.
Avukat Serdar Öztürk, 2016’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne tekrar başvurdu. Bu başvurusunda da cezaevinde geçirdiği 4 yıl 9 aylık ‘haksız tutukluluğunun tazmini’ için Türkiye’den 500 bin Euro maddi, 500 bin Euro manevi tazminat istedi.
500 EURO’LUK LÜTUF HAKKI
Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanı Dr. Hacı Ali Açıkgül imzası ile Türkiye’nin cevap yazısı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki dosyaya girdi. Türkiye, barışçıl bir çözüme gidilmesini istedi. Gazi Avukat Serdar Öztürk’e, ‘lütuf hakkı’ kapsamında davasından vazgeçmesi için 500 Euro önerildi. Avukat Serdar Öztürk, bu teklifi kabul etmeyeceklerini söyledi.