. Defterde, A.S’nin annesi hakkında "Annem insanı çok kolay çıldırtma kabiliyetine sahip bir kadındır", "Annemi çok çok korkunç bir biçimde dövdüm", "Gırtlağına öyle sıkı sarılmış duruyordum ki, öldüreyim mi, dedim" şeklinde yazmış olduğu notlar dikkat çekti. Defteri elleri titreyerek inceleyen A.S., kendisine ait olduğunu kabul etti ancak daha sonra beyanda bulunmak istediğini söyledi. Hatıra defteri, mahkeme kasasına alındı.
İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci celsesi görülen duruşmaya, tutuklu sanık A.S. (34) getirildi. Duruşmada tanık olarak dinlenen sanığın babası Haluk S. ise ölen eski eşi Belgin Hızal’ın 2015 Ağustos ayında kendisine bir e-mail gönderdiğini, bu mailde kızlarının şizofren hastası olduğunu, Bodrum’da yaşadığını ve bir yıldır görmediğini belirterek yardım istediğini anlattı. Haluk S. "Ben inanmadığım için yardım etmedim. Aramızdaki özel durum yüzünden yapmadım. Hata ettim. Sonra annesi yanına almış ve korktuğu başına gelmiş. Hem kızım için, hem de eski eşim için üzgünüm. Bundan sonra bana düşen kızıma en iyi şekilde bakmaktır" diye konuştu. Eski eşinin, kızının hasta olduğunu yıllarca kendisinden sakladığını da belirten Haluk S. "Rahmetli, kızımızın uyuşturucu kullandığını söylemişti. Kızım, bana ağır hakaretlerde bulunmuştu. Ben de uyuşturucu yüzünden böyle davrandığını düşünerek kızımdan uzaklaşmıştım. Hasta olduğunu bilseydim farklı olurdu" dedi.
"ANNESİNE KARŞI SALDIRGANDI"
Duruşmada sanığın teyzesinin kızı Cavide Mısra Y. de tanık olarak dinlendi. Olayın nasıl gerçekleştiğini görmediğini belirten Cavide Mısra Y., "Olay günü dedesinin Jandarma tarafından aranması üzerine öldürülen teyzesinin evine gittim. A.S. ’Bir pisliği öldürdüm’ diyordu. Annemi dışarı çıkardım. A.S.’ye sorular soruyorlardı. Sanık bunalımdaydı, genellikle annesine karşı saldırgandı " dedi.
HATIRA DEFTERİ MAHKEMEYE SUNULDU
Şikayetçi Mustafa Suha Hızal’ın avukatı, sanığın hatıra defterini mahkemeye sunarak "Sanık daha önce annesini öldürme noktasına geldiğini yazmış. Bu defterin kasaya alınmasını talep ediyorum" dedi. Bunun üzerine sanık A.S. söz konusu deftere bakmak istedi. Deftere bakan A.S. "Defter benimdir. Ancak ben annemi öldürecek noktaya geldiğim yönünde bir şeyler yazdığımı hatırlamıyorum şu anda. Daha sonra okuyarak beyanda bulunmak istiyorum" dedi. Mahkeme Başkanı Münevver Aksünger, sanığın cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti için yazılan yazıya Adli Tıp Kurumu’ndan cevap geldiğini, cevap yazısında sanık için 5 Ekim’e randevu verildiğini belirterek "Adli Tıp Kurumu’nda yoğunluk var. Ancak işin tutuklu olduğunu belirterek randevu tarihinin öne çekilmesini isteyeceğiz" dedi. Mahkeme heyeti, işin tutuklu olması nedeniyle 5 Ekim’e verilen randevu tarihinin öne alınması için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na yazı yazılmasına hükmetti. Şikayetçiler tarafından sunulan A.S’nin hatıra defterinin mahkeme kasasına alınmasını kararlaştıran heyet, duruşmayı erteledi.
HATIRA DEFTERİNDEN DİKKAT ÇEKEN SATIRLAR...
ABD’de eğitim gördüğü belirtilen A.S’nin mahkemeye sunulan hatıra defterinde, annesiyle yaptığı bir kavgayı anlattığı satırlar dikkat çekti. İngilizce yazıların da bulunduğu defterde A.S., "Annem insanı çok kolay çıldırtma kabiliyetine sahip bir kadındır" diye başlayan sayfada, "Annem bir gün evime gelip beni hala uyuşturucu kullanmakla suçlamaya başladı. Ben de o kadar çok spor yapıyordum. Adrenalin patlaması anlayacağınız, o benim üzerime geldi. Sonunda ben de kontakt bir attı. Ben annemi çok korkunç bir biçimde dövdüm. Hem de öyle böyle değil. Kavga bitip de annemi evden attığımda bizim bütün sokak pencerelere çıkmış bizi dinliyordu. Düşünün yani ne canice bir kavga. Hatırlıyorum bir ara annemin üstünde gırtlağına öyle sıkı sarılmış duruyorum ki, bir an hatta birkaç an düşündüm, öldüreyim mi A. dedim kendi kendime. ’bütün derdin biter’. O zaman anladım cinnet geçirmek neymiş diye. İnsanlar nasıl bütün bir aileyi öldürüyorlar anladım. Bir anlık bir kararla..."
Defterde bir tedavi merkezine yatırılmasına da şöyle değinmiş: "Birkaç gün sonra beni kandırarak ikinci kez tımarhaneye yatırdılar. Bu sefer hem de uzun kaldım ama baya da bir sakinledim o Allahın cezası yerde. Neyse fıttırdığım aslında başka bir kaç hikaye var ama onlar önemsiz. Gelelim sadede bu vukuatlarım yüzünden hem Amerika’da, hem Türkiye’de hemen hemen bütün arkadaşlarımı kaybettim.Çok çok yalnız kalmama ümidi ve hayalimi kesmedim."
Bir başka sayfada ise "2 sene evvel çok uyuşturucu ve uykusuzluktan şizofren bir dünya yarattım kendime. Sonunda bir gün okul benim bu uyuşturucu ve uykusuzluğumu duydu ve beni hastaneye kapattı" şeklindeki yazıları dikkat çekti.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca hazırlanan iddianameye göre, 26 Aralık 2015 tarihinde sanık A.S’nin annesini boğarak öldürdükten sonra 155’i arayarak polise teslim oldu. Olay yerine giden jandarma, A.S.’yi kendilerini beklerken, annesi Belgin Hızal’ı da mutfakta yüzüstü yerde yatar vaziyette buldu. Adli Tıp Kurumu’nca annenin boğma sonucu öldürüldüğü belirlendi. Tanık olarak dinlenen Belgin Hızal’ın teyzesi Cavide Y., Aslı Sönmezler’in ABD’de üniversite bitirdiğini, kendisinin akıl hastası olduğunu ve hastanede tedavi gördüğünü belirtti. Belgin Hızal’ın ablası tanık Elvide H. de kız kardeşiyle A.S’nin arasında çoğu zaman tartışmalar yaşandığını, tartışmaların nedenin kızının ruhsal rahatsızlığından kaynaklandığını ifade etti. Elvide H., sanığın kendisine verilen ilaçları kullanmadığını da anlattı. Cinayetten sonra İstanbul Adli Tıp Şube Müdürlüğü’ne sevk edilen sanığın "Bipolar affektif bozukluk (duygudurum bozukluğu)" rahatsızlığı bulunduğu belirtildi. Aynı şekilde sanığın avukatı da 5 profesörün imzaladığı 10 Şubat 2016 tarihli, müvekkilinin cezai ehliyeti olmadığına dair raporu savcılığa sundu. Psikiyatrist Prof.Dr. M.Özkan Pektaş’ın hazırladığı raporda sanığın "kronik psikotik bozukluk" denen hastalık bulunduğu belirtildi. İddianamede sanığın akıl hastalığının etkisiyle öz annesini boğarak öldürdüğünü ifade edilerek ceza verilmeyip tedavi altına alınması talebiyle hakkında dava açıldı. A.S. ilk celsede öz annesini, kaybolan kedisinden ötürü öldürdüğünü, değerli eşyalarının da onun varlığında kaybolduğunu anlatmıştı.