Sözcü’den Özgür Cebe’nin haberine göre, Ömer Yazıcı tedavi olmak yerine eşi Hediye'ye “Boşanırsan seni öldürürüm” diyerek tehditlerini sürdürdü. Takip ettiği eşi Hediye'yi sokakta sıkıştıran Ömer Yazıcı, kadının önce boğazını kesti, ardından 9 yerinden bıçaklayarak kaçtı. Yoldan geçen vatandaşlarca ilk müdahalesi yapılan kadın “Beni kocam bıçakladı, çocuklarım var. Ölmek istemiyorum” dedi, ancak kanaması durmayan genç kadın yolda hayatını kaybetti.
Aynı hastane bu kez “Akıl sağlığı yerindedir” raporu verdi
Bu kez eşini öldürmekten ikinci kez tutuklanan Ömer Yazıcı, önceki rapora güvenerek, “Ben daha önce de eşimi bıçakladım, akıl sağlığım yerinde değil, beni hastaneye yatırın” dedi. İkinci kez Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilen Ömer Yazıcı'ya daha önce akıl sağlığı yerinde değil diye rapor veren hastane bu kez “Akli dengesi yerinde olup, cezai sorumluluğu tamdır” raporu verdi. Sanık ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı.
Aynı hastaneden iki farklı çelişkili rapor
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, sanığın eşine karşı cinayet öncesi yaralama suçundan aldığı akıl sağlığı raporu ile ikinci kez öldürme suçundan aldığı akıl sağlığı raporları arasında ciddi çelişki bulunduğunu, üstelik iki raporun da aynı hastane tarafından aynı kişi için verilmiş olduğundan öncelikle bu çelişkinin giderilmesi gerektiğini belirterek verilen mahkûmiyet hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğunun altını çizdi.
Yargıtay sanığın İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek Gözlem İhtisas Dairesi mütalaasıyla birlikte 4. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkiyi giderecek şekilde yeniden rapor aldırılması gerektiğine vurgu yaptı.
Mahkemede yalvardı
İstanbul Adli Tıp Kurumu sanığın, “İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağı ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı” yönündeki inceleme sonucunda akıl sağlığının yerinde olup, cezai sorumluluğunun tam olduğunu rapor etti.
Rapora karşı son sözü sorulan katil koca, “Adaletinize sığınıyorum. Uzun zamandır tutukluyum. Perişanım, Allahtan başka kimsem yok. Cezaevinde dilencilik yapıyorum. Üç çocuğum mağdur. Onlara babalık yaparak eğitimlerini tamamlamaları istiyorum” dedi.
Mahkeme sanığın, eşini daha önce de yaraladığı için suça eğilimli kişilikte olması, cinayet sonrası pişmanlık göstermemesi nedeniyle ikinci kez indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi. Yargıtay sanığa verilen mahkûmiyet kararını ikinci kez akıl sağlığına dikkat çekerek bozdu. Yargıtay, bu kez de sanığın Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden alınan iki rapor arasında çelişki giderilmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek rapor alındı. Raporda akıl ve ruh sağlığının yerinde olduğunu belirtilmiş olsa da, bu raporun Gözlem İhtisas Dairesince alındığı, oysa bir önceki bozma kararında İstanbul Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan çelişki giderecek şekilde rapor aldırılması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen sadece gözlem ihtisas dairesi raporunca yetinilerek mahkûmiyet hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtti. Yargıtay, sanığın gözlem altına alınarak yargılama dosyası ile birlikte “işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağı ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı”nın tespiti için ATK Genel Kuruluna sevk edilip buradan çıkan rapor doğrultusunda hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiğini ifade etti.