Milliyet'ten Elif Altın'ın haberine göre 8 Eylül 2018 sabahı müşteki Berna. E. köpeği ‘Hamur’u dışarıya saldı. Öğlen evin bahçe kapısından baktığında Hamur’un yerde yattığını ve bir kişinin yanından koşarak uzaklaştığını gördü. Berna E., Hamur’un yattığı yerde kan olduğunu, hayvanın ayağa kalkamadığını ve arka bölgesinin kanlı olduğunu gördü. Hamur’u veterinere götürdü. Veteriner, köpeğe tecavüz edildiğini söyledi. Berna E. şüpheli kişiden şikâyetçi oldu. Polisin araştırması sonucunda köpeğe tecavüz eden kişinin Selim Ö. olduğu tespit edildi. Selim Ö. ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
'MALA ZARAR VERME'
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “mala zarar verme” suçundan soruşturma başlattı. Suç uzlaşmaya tabi olduğu için dosya, uzlaşma bürosuna gönderildi. Berna E.’ye şüpheli ile uzlaşmak isteyip istemediği soruldu. Berna E. de şüpheli, sokak köpeklerine dağıtılmak üzere 50 paket mama alırsa uzlaşacağını söyledi. Selim Ö. durumunun kötü olduğunu ancak 25 paket mama alabileceğini söyledi. Berna E.’nin kabul etmesi üzerine Selim Ö. genç kadına banka yoluyla 2 bin 500 TL mama parası yolladı. Bunun üzerine taraflar uzlaştı. Şüpheli Selim Ö. hakkında dava açılmadı.
'VİCDANEN KABUL EDİLEMEZ'
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Koordinatörü Avukat Yasemin Babayiğit, kararı şöyle değerlendirdi: “Mala zarar verme suçu uzlaşmaya tabi. Bu suçla ilgili dava açılabilirdi. Dava açılmış olsaydı, sanık 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacaktı. Maalesef bizim kanunumuzda hâlâ, hayvanlar sahipli ya da sahipsiz olmalarına göre kategorize ediliyor. Bu ayrım sebebiyle onlara uygulanabilecek yaptırımlar değişkenlik gösteriyor. Bu köpek sahipsiz olsaydı ve tecavüze uğrasaydı dava dahi açılmayacaktı. Çünkü hayvana ait bir karne yok. Dava açılmayıp sadece 900 TL ceza verilecekti. Bu gibi durumlarda bizim dava yoluna gitme hakkımız var. Sanıklar 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabiliyor. Bu olayda da hayvan sahibi uzlaşmaya gitmeyebilirdi. Bu aslında hayvan sahibinin kendini o hayvanın yerine koyamamasından kaynaklanıyor. Normal koşullarda bir adli para cezası ile yargılansaydı ya da en azından adli para cezasına eşdeğer bir ücret alınsaydı! Ancak burada çok cüzi bir para cezası söz konusu. Neredeyse bir idari yaptırım gibi. Hukuk bu imkanı sağlayabilir ama bunu sahibinin kabul etmesi vicdanen kabul edilir değil. Avrupa’daki birçok ülkede hayvanların, duyguları olduğu ve bizler gibi hissedebilen canlılar olduğu kabul edilmiş. Türkiye’nin de artık örnek olabilecek doğru bir kanun çıkarması gerekiyor. Bu yasa tasarısı, hayvan hakları alanında çalışan hukukçular tarafından hazırlanmalı.”