Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Ekim ayı Olağan Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı İzzet Bayar’ın başkanlığında yapıldı.
ATSO Meclis Salonu’nda gerçekleşen toplantıda gündeme ve ekonomiye dair açıklama yapan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak, “Ekonomi maalesef Türkiye’de gündemin birinci maddesi olması lazımken, ne yazık ki hiç gündeme gelmiyor" dedi.
Türkiye’de gündemi takip etmenin çok zor olduğunu anlatan Budak, şöyle konuştu: "Her gün farklı bir gündem içerisinde yaşıyoruz. Geçen Meclis Toplantısı’ndan bugüne kadar ülke olarak çok ciddi gerginlik yaşadık. Türkiye’nin dengeleri bu gerginlikten dolayı büyük zarar gördü.” Kökleri belli olmayan bu eylemlerin bazı çevreler tarafından manipüle edildiğini belirten Budak, şunları söyledi: “Yapılanlar bu kişilerin yanına kalmamalı. Ağır ve caydırıcı ceza verilmeli. Olayların Antalya’ya yansımasında kapalı yol üzerinde iş yeri olan birçok arkadaşımızın iş yerleri tahrip edildi. Büyük şehirlerde bayrak indirme olayları oldu. Bunlar manipüle edilmiş ve provokatif hareketler. Bu tip olaylar her zaman vurguladığım ülke imajını da riske atıyor. 2013 yılının Mayıs ayından bu yana ülke olarak istenmeyen olaylarla karşılaştık. Yurt dışında bana sizin ülkede ne oluyor dediklerinde cevap vermekte güçlük çekiyorum.”
“İŞ ADAMLARI ÇABA GÖSTERMELİ”
Ülke imajını güzelleştirmek için ilk olarak iş adamlarının çaba göstermesi gerektiğini kaydeden Budak, ekonomi gelişince ülkenin de zenginleşeceğini vurguladı. Siyasilerden artık itidalli ve uzlaşmacı bir dil kullanmalarını beklediklerini belirten ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye, Irak, Ukrayna ve bütün sınırlarımız bir ateş çemberinde. Ülke olarak öyle bir konuma sahibiz ki bizim tam bir barış adası olmamız gerekiyor. Güneyimiz, doğumuz kısacası her tarafımız ciddi sıkıntılarla çevrelenmiş durumda. Etrafımızda bunlar olurken biz birbirimize düşmemeli ve el ele tutuşmalıyız.”
ANKETİ DEĞERLENDİRDİ
Geçen hafta yapılan anketi de değerlendiren Budak, şunları söyledi:
”Anketimize göre, satışların geçen yıl ve önceki aylara göre durumu yüzde 60 daha kötü diyor. En önemli sorun olarak durgunluk görülüyor. Kredi kullanmada artış görüyoruz, alacak tahsilatı iyiye değil, kötüye gidiyor. Arkadaşlarımızın yüzde 77’si maliyetlerin enflasyonun üzerinde arttığını söylüyor. Gelecek aylarda en büyük risk nedir sorusuna yüzde 60 siyasi gerilim yanıtını veriyor. Demek ki, Türkiye’de seçimler bitiyor ama siyasi gerginlik kaygısı bitmiyor. Türkiye’de önce barış ortamı tesis edilmeli. Seçimler biter gerilim biter dedik ancak iki seçim atlattık gerilim hâla bitmedi.”
TÜRKİYE EKONOMİSİ
“Türkiye ekonomisine bakıldığında 9 ayda kredi artış oranı yüzde 9, kredi kartı bakiyesi yüzde 12 azaldı” diyen Budak, sözlerine şöyle devam etti:
”Düşük büyüme ile enflasyon ve işsizlik çift hane sınırında 9 ayda dahilde alınan KDV artışı yüzde 1, ÖTV artışı yüzde 4.4 Eylül ayı bütçe açığı 9.3 milyar, 9 aylık açık 12 milyar. Mayıs ayından itibaren sanayi ve inşaat sektörü istihdamında azalma ve durgunluk görülüyor."
Türkiye’de Mayıs ayından itibaren inşaat sektörünün hareketlendiğini anlatan Budak, şunları söyledi: "Buna rağmen inşaat ve sanayi istihdamında azalma ve düşüş görünüyor. Geçen günlerde orta vadeli planla ilgili ekonomi yönetimi bir açıklama yaptı. Burada OVP hedefler revize edilmiş. Şimdi daha gerçekçi bir durum var. 3,3 büyüme hedefi var 2014 yılında. 2017’ye kadar yüzde 4-5 arası büyüme hedefi var. 2023’te dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi olacaksak bu büyüme gerçekçi olmaz. 2023’de ilk 10 olmak çok zor. Bunun gerçekleşmesi için çok şey yapılması lazım. Bu büyüme Türkiye’yi kesmez. Petrol fiyatlarının geri gitmesinin ekonomiye büyük faydası oldu. 10 dolarlık bir düşüşte 5 milyar dolarlık bir ekonomik rahatlama yaşıyoruz. OVP ile ilgili son sözüm şu olur. Her zaman söylediğim yapısal reformlar hayata geçmez ve yeni bir ekonomik program yapılmazsa tablo ya bu ya da bundan kötü olur. Biz bugünkü halimizle devam edemeyiz. Nano ve biyoteknoloji gibi alanlara yatırım yapılmalı. İlk olarak büyük bir hamle eğitime yapılmalı."
Ülke olarak kaliteli iş gücümüzü kullanacak bir alan oluşturamadığımızı anlatan Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk çocukları silikon vadisinde büyük işlere imza atıp önemli programların altına isimlerini yazıyor. Ancak merkezi hükümet bu atılımlar için 2015 seçimlerine kadar idare edip seçimlerden sonra reformları hayata geçirmeyi düşünüyoruz derse bu çok büyük bir zaman kaybı olur.”
IMF TAHMİNLERİ
IMF tahminlerinin daha gerçekçi olduğunu gördüklerini belirten Budak, “IMF 2019 yılına kadar enflasyon rakamları yüzde 5’in altına inmeyecek ve işsizlik çift haneli rakamlarda kalacak diyor. Cari denge, yani cari açığımız 2019’a kadar devam edecek. Bu da döviz ihtiyacımız devam edecek demek oluyor. Yani 4,5 milyar dolar civarı sıcak para Türkiye’ye girmeli. Bu durum devam ederse ülke olarak her krizden ve dalgalanmadan etkileneceğimiz anlamına geliyor” dedi.
İŞSİZLİĞE DİKKAT ÇEKİLMELİ
Yüksek işsizliğe dikkati çekmek gerektiğini belirten Budak, şunları kaydetti:
“Mayıs ayından bu yana inşaatta ciddi bir duruş var. Bu da işsizliğe yansıyor. Şimdi turizm sezonu ve tarım sezonu bitecek, dönemsel işsizlik ortaya çıkacak. Yine bir işsizlik dalgası gelecek. Bu da genele yüzde 1-2 oranında yansıyacak. Bu kayıtlı olan. Bir de iş aramaktan vazgeçen vatandaşlarımız var. Çift haneli işsizliğe gidiyoruz. Bunun yanında bir de genç işsizlik problemi var. Bu oranda yüzde 20. Bu gençler mesleksiz. Bu konuya sadece ekonomik yönden değil aynı zamanda sosyal olarak da bakmak lazım. Gençlerin örnek aldığı kişiler: Acun Ilıcalı ve Arda Turan."
GENÇLER OKUMUYOR
Bonzai ve uyuşturucu belasının gençlerimizi etkilediğini anlatan Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gençlik okumuyor ve eğitilmiyor. Türkiye Genç İş Adamları Konfederasyonu (TÜGİK) yaptığı araştırmada gençlere örnek aldıkları kişileri sormuş. Çıkan cevaplar Acun Ilıcalı ve Arda Turan. Gençler kolay yoldan zengin olmak istiyor. Gençlerimiz gazete okumuyor, spor yapmıyor. Gazete okuyanlar da ya magazin ya da spor sayfalarına bakıp kapatıyor. Yapılan araştırmada çıkan sonuçlardan bir diğeri de bu gençlerden yüzde 80’i fiziksel şiddet gördüğünü söylüyor. Buraya dikkat bu gençlerin yüzde 78’i Türkiye’de yaşamak istemiyor. Bu bir araştırma kuruluşunun yaptığı araştırma. TUİK’in yaptığı çalışmaya da baktım ancak o bu çalışmanın yanında çok sınırlı kalıyor.”
Anketlerden çıkan sonucun gençlerin karamsarlık içerisinde olduğunu gösterdiğini belirten Budak, “Gençlerin karamsarlığı bir gelecek tehdididir. Bu gençler ileri de ülkeyi yönetecek kişiler. Yaşadıkları büyük bir duygu kırılmasıdır. Okusak ne olur, okumasak ne olur seviyesine gelmişler. Umutsuzlar” diye konuştu
TURİZMDE PAZAR ÇEŞİTLENDİRİLMELİ
Turizmde büyüme olduğunu ancak pazar çeşitlendirilmesi gerektiğini de anlatan Budak, şöyle konuştu: “Turizmde geçen yılın ilk 9 ayına göre yüzde 5,3 büyümüş görünüyoruz. Antalya turizmini iki pazar şekillendiriyor. Rusya ve Almanya’dan gelen turist sayısına baktığınızda toplam turist sayımızın yarısından fazla. Tek taraflı pazar büyük bir tehdittir. Geçmişte olduğundan daha fazla tanıtım yapmak lazım. Devlet başta olmak üzere her kurum elini taşın altına koymalı. Antalya’nın direği turizmdir ve turizm tamamen keyfe değer bir iştir. İnsanlar en ufak bir risk hissettiklerinde rota değiştirir. Biz bunun olmasını engellemek üzere imaj çalışması yaparak Antalya’yı ve ülkemizi anlatmamız lazım”
TURİZM YATIRIMLARI DEVAM EDİYOR
Turizm yatırımlarının devam ettiğini de söyleyen Budak, sözlerine şöyle devam etti:
”Milyar doların üzerinde teşvikleri doldurmuşuz. Bu yatırımlar devam edecek. Bu hem milli servet hem ülke zenginliğidir. Ancak burada önemli olan kaliteli hizmet verebilmek. Tesis olmazsa turist çekemeyebilirsiniz, doğru, fakat, bir gelen müşteriyi 10 kişiyle geri getirecek şekilde tesisler ve hizmet kalitesi olmalı. Fiyatları geri çekerseniz, kâr üretemezseniz de hizmetiniz aksar. Bu da kalitesizliğe yol açar. Bunu önlememiz ve kalitemizi artırmamız lazım."
Antalya turizmiyle ilgili olarak genelde gelen yabancı sayılarının verildiğini anlatan Budak, şöyle konuştu: "Yerli ve transit sayılarını bilmiyor, sadece tahmin ediyoruz. İlgili bakanlıklar girişimci bilgi sistemi adı altında bir çalışma yapmışlar. Antalya’ya ilişkin sonuçlar da çok enteresan. Türkiye’de şirketlerin 2013 yılı net satışları 3.7 trilyon TL yarısını İstanbul şirketleri gerçekleştiriyor. Antalya’da işyerleri 100 milyar TL satış yapmıştır ve Antalya 6. sıradadır. Antalya’ya kayıtlı şirketler ise 72 milyar TL satış yapmıştır. Antalya, Kocaeli, Adana’da satışların yaklaşık yüzde 30’u diğer illerin ’İstanbul ve Ankara’ şirketleri tarafından yapılıyor. Tekirdağ yüzde 62, İzmir’de yüzde 22, Bursa’da yüzde 19, Gaziantep pozitif, Kayseri, Konya dengeli. Bu durum ilin ekonomik faaliyeti ile net refahı arasındaki farka işaret ediyor. Antalya’da işyerleri 45 milyar alım yapmakta, 100 milyar TL satış yapmaktadır, satışların 33 milyarı firmalara satıştır. Firmalar en fazla Antalya’daki firmalardan 17 milyar, ikinci sırada İstanbul’dan alım yapmaktadır 16 milyar. 3.7 trilyon satışın 1.5 trilyonu ticaret sektörü, 900 milyarı imalat sektörü yapıyor. 7 bin büyük şirket, şirketlerin binde 3’ü, toplam cironun yarısını gerçekleştirmektedir. 2.7 milyon mikro ölçek ise 436 milyar TL, yani şirket başına 161 bin TL ciro gerçekleştirmektedir. Biz hep söylüyoruz. Antalya’nın katma değeri Antalya’da kalmıyor. Antalya’da üretilen bu büyük güç Antalya’ya dönmüyor. Antalya’ya dışarıdan satış yapanlar bu katma değeri ve vergiyi kendi kentlerine götürüyorlar.”
KONGRELERİN KONGRESİ
Antalya’nın ülkenin zenginleşmesinde bir lokomotif olduğunu da söyleyen Budak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Antalya Türkiye’nin vitrinidir. Türkiye’yi layıkıyla temsil ediyor. ICCA, G20, B20, EXPO Antalya’da düzenlenecek ama heyecan yok. Antalya’da çok sayıda etkinlik yapıyoruz. 6. Uluslararası Gerontoloji Sempozyumuna ev sahipliği yapıyoruz. Birçok bilim insanı böyle kongrelerle Antalya’ya geliyor. Antalya’nın bundan haberi yok. 1 Kasım’da Antalya’ya getirmek için çok mücadele verdiğimiz Dünya Kongre Birliği’nin (ICCA) kongresi başlayacak. Bu çok önemli bir organizasyon, kongrelerin kongresi. Dünyanın en büyük kongrelerini yapanların genel kurulu Antalya’da yapılacak. Bu, turizmin çeşitlenmesi için çok önemli. Antalya’nın kongre merkezi yok. 3 sene önce bu etkinlik alındığı zaman hiç olmazsa yeni bir kongre merkezi için temel atalım dedik. Bu bir vizyondur. Bu kente kazandırılacak bir yatırımdır.”
DÜNYA LİDERLERİ ANTALYA’YA GELECEK
Antalya’nın kongre merkezi olmadığını belirten Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Otellerin içerisinde 500-1000 kişilik salonlar var. 10 bin kişinin aynı anda hizmet alacağı bir merkezimiz yok. Biz, ICCA’yı Belek’te iki otelde yapacağız. Ancak bir merkezde yapamıyoruz. Biz bu tip organizasyonları getirmek ve Antalya’nın marka değerini artırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ancak bizim sesimizi de duysunlar. Bizler şehri ve insanlarını zenginleştirmek istiyoruz. Antalya’da büyük iki organizasyon daha yapılacak. G20 ve B20 toplantıları bunlar. Bunun değerini bilmemiz gerekiyor. Bu tip organizasyonlar bir daha 40 sene sonra belki gelir. Obama’dan Merkel’e, Putin’e kadar dünya liderleri Antalya’ya gelecek. Ancak bu kişiler Antalya’ya gelirken ne ile karşılaşacaklar? Uçak inişe geçtiğinde sanki yeni bombalanmış gibi duran taş ocakları, sonra gün ısı tarlasını görecekler. Bilmeyenler çatılarda hurda yığınları var zannedecek. Gelenler bunları görecek.”
KENTİ GÜZELLEŞTİRECEK PROJELER
Antalya’yı güzelleştirecek çalışmaların bir an önce yapılması gerektiğini vurgulayan Budak, “Hani Bakanlar bir yere gittiğinde orası nasıl temizlenir, boyanırsa, dünya liderlerinin gelmesi vesile olsun, biraz temizlik yapalım, biraz kendimize çeki düzen verelim. Antalya’yı güzelleştirecek çalışmalar bir an önce yapılsın. Antalya için bunlar bizim taleplerimiz” diye konuştu.
Budak, Antalya’nın bu yatırımları hak ettiğini sözlerine ekledi.