Doğal kaynak türleri açısından mutlaka Tabiat Parkı yapılması gereken Koçak Kanyonu’ndan sonra, İmamköy’de bulunan Narlıdere Kanyonu da doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından Aydın’ın en önemli yerlerinden biri olarak ön plana çıkmaya başladı.
Paşa Yaylası’ndan akan sularla oluşan ve adını içindeki lezzetli nar ağaçlarından alan Narlıdere yaz kış akarak geçtiği bölgeye hayat vermekte ve zengin biyolojik çeşitlilik oluşturuyor.
Yöre halkı tarafından pek bilinmese de, geçmişte Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın “aşk iksiri” ve parfüm olarak kullandığı yağın çıktığı Sığla ağacının Narlıdere Kanyonu’nda da yetiştiği görülüyor. Dünyada 2 yerde olduğu söylenen bu ağaç türünün, ülkemizde Köyceğiz, Marmaris, Fethiye yörelerinde dağılım gösterdiği ve bugüne kadar yapılan araştırmalarda kuzeydeki son noktasının Çine Çayı Vadisi ve Latmos’un güneyindeki Kandak Çayı olduğu belirlenmişti. Bu önemli ağacın, özgün bir klima oluşturan Narlıdere Kanyonun’da da olduğu ve 20 metreye yaklaşan uzun boyları ve yeşilin en güzel rengiyle hemen dikkat çektiği görülmektedir. Hemen her mevsim farklı çiçeklerin açtığı Narlıdere Kanyonu’nda, Sonbaharın en güzel çiçeklerinden biri olan sıklamenlerin harika renklerini sergilediği görülüyor.
Özellikle bahar aylarında çiçek bahçesine dönen Narlıdere Kanyonu, özgün klimasıyla sonbaharda da zengin türlere ev sahipliği yapmaktadır. Salep denilen orkide türlerinin bölgede zengin dağılım göstermesi, birçok salep toplayıcısını da bölgeye çekmektedir. Orkidelerin toplanması, belki de endemik türlerin yok olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ilginç ve endemik türlerin bulunduğu kanyondaki bitki çeşitliliğinin bir üniversite tarafından araştırılması ve bölgenin korunma altına alınması gerekir. Suyun getirmiş olduğu canlılık kanyondaki yaban hayatının da gelişmesine ve tür çeşitliliğinin çoğalmasına neden olmuş. Kızıl Şahin, Yılan kartalı, Atmaca, Gökkuzgun, üveyik, Tahtalı Güvercini gibi birçok kuş türünün varlığının tespit edildiği vadinin hemen yanındaki Kurudere’de tek Karaleylek kolonisinin yıllardır üreme yaptığı biliniyor.
Narlıdere Kanyonu sadece bitki açısından değil aynı zamanda kültürel zenginliklerin bulunduğu önemli bir alan. Yöre insanlarının mağara dediği, dış yüzeyinde ilginç sarkıtların oluştuğu alanda birçok girinti ve çıkıntılar bulunuyor. Ayrıca, Tek kişinin geçebildiği mağara girişlerinden içeri girildiğinde, geçmişte yaşam izlerine rastlanıyor. Muhtemelen Bizans Dönemi’ne ait bu yaşam yerinde bazı küçük galerilerin olduğu görülüyor. İçerideki küreklerden ve alandaki tahribatlardan bölgeye çok sayıda kaçak kazı yapanların geldiği anlaşılmaktadır. Yapılan kazılarla duvarların yıkıldığı, tavandaki birçok bölümünün kırılarak hazine arandığı ortaya çıkıyor.
Bölgede inceleme yapan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, “Muhtemelen bir manastırın olduğu bu alanın pek çok yerinde, taze kazılarında yapıldığı ve birçok tahribatın yaşandığı görülmektedir. Alanda Antik bir ılıca yapısı bulunmakta ve suyu hala sıcak akmaktadır. Bölgenin bakir olması ve doğal açıdan pek çok zenginliğe sahip olması, aynı zamanda sıcak ve soğuk suların bir arada bulunmasından, geçmiş dönemlerde burada yaşayanların burayı tercih ettiği anlaşılmaktadır. Yüzlerce yıllık bu kültürel miraslar gerekli ilgiyi ve korumayı göremediklerinden, bir yandan kaçak kazı yapanlar nedeniyle, bir yandan bakımsızlıktan duvarları göçmekte ve bir tarih yok olmaktadır“ dedi.
Aydın’ın hemen yanı başındaki bu doğal ve kültürel açıdan zenginliklerle dolu alanın bir an önce ilgi gösterilerek korunma altına alınmasını isteyen Kuşadası EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “ Bu alan koruyarak kullanılmalıdır. Son yıllarda doğa yürüyüşçülerinin keşfettiği bu alana, kısmen de piknikçilerin de geldiği görülmektedir. İlgili Kamu Kurumları, Üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinin işbirliğiyle, Narlıdere Kanyonu’nda bölgenin korumasını sağlayacak projeler geliştirilmeli, araştırmalar yapılmalı aynı zamanda bölge halkının da sosyal ve ekonomik gelişimine katkı yapacak eko-turizm faaliyetlerinin koruma-kullanma dengesi çerçevesinde yapılması sağlanmalıdır. Aksi halde Aydın çok önemli doğal ve kültürel zenginliklerin olduğu bir alanı kaybedecektir“ diye konuştu.