Ayılar Yaşam Alanları Azaldığı İçin İnsanlara Saldırıyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şağdan Başkaya, ayı saldırıları yüzünde her yıl bir veya iki insanın öldüğünü belirterek, “Son yıllarda ayıların yaşam alanları bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de iyice azalmaktadır” dedi.
Başkaya, bu yıl 30 Nisan tarihinde Giresun, Alucra, Çamlıbel kırsalında, 28 Temmuz tarihinde de yine Alucra ilçesinin Kamışlı Köyü’nde bir kişinin ayı saldırısı yüzünden hayatını kaybettiğini ifade ederek, “Ayı saldırıları yüzünden her yıl bir veya iki insanımız maalesef ölmektedir. Bu durum Türkiye’yi ayının yaşam alanı olan ABD, Kanada, Norveç, İsveç ve Finlandiya gibi bütün gelişmiş ülkeler arasında ilk sıraya yerleştirmektedir. Geçen yıl Sapanca ve Şavşat’ta iki insanımız ölürken, bu yıl da bugüne kadar iki insanımız hayatını kaybetti” ifadelerini kullandı.
YABAN HAYATI MÜHENDİSLERİNE İHTİYAÇ VAR
Yaban hayatı ile ilgili bir üniversite mezunu mühendis bulunmadığını kaydeden Başkaya, “Ayı saldırısı olduğunda birkaç gün gündemde kalan ve daha sonra unutulan bu konuyu sürekli gündemde tutacak olanlar Yaban Hayatı Uzmanları ve bu konuda çalışanlardır. Ancak maalesef ülkemizde henüz doğrudan Yaban Hayatı ile ilgili bir Üniversite mezunu Mühendis bulunmamaktadır. Ülkemizde henüz bu konuda sadece KTÜ Orman Fakültesi, Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü 3. Sınıf öğrencilerine eğitim-öğretim vermektedir” şeklinde konuştu.
NEDEN SALDIRIYORLAR?
Ayıların, insanlar ile karşılaşma ihtimalleri ne kadar çok ise, ayıların insanlara saldırma ihtimallerinin de o kadar arttığını vurgulayan Başkaya, “Yaşam alanları bozulan, buralardaki besin kaynakları kendilerine yetmeyen ayılar artık hergün insanlarla karşılaşmaktadır. İnsan-Ayı çatışmasının en yoğun yaşandığı yerlerin başında, ayıların yaşam alanları ile insanların yaşadıkları alanların en çok örtüştüğü yerler gelmektedir. Son yıllarda ayıların yaşam alanları bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de iyice azalmaktadır. Bütün bunlara bazı alanlardaki ayıların artan popülasyon yoğunlukları da eklendiğinde, insan-ayı çatışmasının yoğunluğu da artmaktadır” diye konuştu.
BİR AYI HANGİ DURUMLARDA İNSANLARA SALDIRMAKTA
Ayı sadırılarınınn bilinen birçok nedenlerinin yanısıra, bilinmeyen ve halen araştırılan birçok nedenlerinin mevcut olduğuna işaret eden Başkaya, “Yaşam alanlarına olumsuz insan etkileri, hızlı besin azalması, sığınakların tahribi, diğer yırtıcıların baskısı gibi değişik nedenlerle yoğun baskı altında kalan ayıların saldırganlaşma ihtimali artabilmektedir. Bununla birlikte, ayının inine yaklaşıldığında veya girildiğinde, ayının üzerine gidildiğinde, herhangi bir şekilde ayıya saldırıldığında veya ateş edildiğinde, kızışma (çiftleşme) döneminde, yanında yavruları olan bir dişi ayıya yaklaşıldığında veya karşılaşıldığında, dişi ayıların etrafta bulunduğunu bilen bir erkek ayı ile karşılaşıldığında, daha önceden kendisi veya ailesinden birisi olan dişisi, erkeği veya yavruları herhangi bir şekilde zarara uğratılmış bir ayı gördüğü kötü muamelenin intikamını almaya çalıştığında, ayı yaşlanmış, dişleri iyice aşınmış ve ete alışmış ise insanların beslediği hayvanlara dadanabilir ve böylece insanlarla rastlaşma olasılığı artarak insanlara da bir şekilde saldırabilir, artık avlanamayan veya avlamakta zorluk çeken bireyler saldırganlaşabilir, hastalıklı bireyler de insanlara saldırabilir” dedi.
AYI SALDIRILARININ ÖNLENMESİ İÇİN DOĞAL BİTKİLERİN EKİMİ YAPILMALI
Ayı saldırılarının önlenmesi için ayıların en sevdiği doğal bitkilerin ekim ve dilimlerinin yapılması gerektiğini belirten Başkaya, “Yerine göre, çok özel çözüm yollarının geliştirilebileceği unutulmadan, öncelikle İnsan-ayı çatışmasının yoğun olarak yaşandığı bölgelerde, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Kırsal alanlarda yaşayan insanlarımızın bile ihtiyacı olan bu eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının yazın artan ve kırsal alanları, köyleri, yaylaları kullanan yazlıkçı insanlarımıza çok acil bir şekilde verilmeye başlanılması gerekmektedir. Uyulması gereken kurallar belirlenmeli ve insanların bunlara uymasına çalışılmalı, ayılara karşı fiziksel vd. engeller kullanılmalıdır. Ayıların yaşam alanlarındaki azalan ve hatta çoğu yerde yok olmuş olan, ayıların en sevdiği doğal bitkilerin ekim ve dikimi yapılmalı. İnsan-Ayı çatışmasında alınması gereken bütün tedbirleri alırken, yasal çerçevesi düzenlenmiş olan tazminat uygulamalarına da yer verilmeli, ayı zararına karşı önlem alan ve çatışmayı azaltıcı çalışmalara destek olan insanlar ödüllendirilmeli. Ayı popülasyonlarında, taşıma kapasitesinin üzerindeki ayılar, planlı ve kontrollü yani yasal bir biçimde avlattırılmalıdır. Bunun uygulanabilmesi için ayıların popülasyon durumlarının bilimsel yöntemlerle, sayım (envanter) çalışmaları ile tespit edilmesi gereklidir. Taşıma kapasitesinin üzerindeki hayvanların avlattırılmasının yanı sıra, sürekli sorun çıkardığı tespit edilen, sorunlu bireylerin yakalanarak uzak bir alana yerleştirilmesi, bakım merkezleri veya hayvanat bahçelerinde esaret altına alınması yoluna gidilebilir. Sürekli bir izleme programı yürütülmelidir. Ayıların biyoloji ve ekolojileri ile zarara uğrayan insanların yaşam ve davranış biçimlerine yönelik bilimsel araştırmalara destek olunmalı ve bu konularda araştırma yapılması için çaba sarf edilmelidir” ifadelerini kullandı.
"AYI SAYIMLARI VE AYI YÖNETİM PLANLARI YAPILMALI"
Ayı sayımları ve ayı yönetim planlarının yapılması gerektiğini kaydeden Başkaya, “Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çok güzel işlerden birisi olan ayı sayımları ve fotokapanla izleme çalışmalarının kesintisiz yapılmasına özen gösterilmelidir. Son yıllarda ciddiyet kazanan bu çalışmalarda Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Rize Bölge Müdürlüğü ile KTÜ Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölümü işbirliği yaparak birlikte çalışmakta ve sürekli Ayı Sayımları gerçekleştirmektedirler. Bu sayımların da ötesinde artık her yöre için ayrı ayrı Ayı Yönetim Planları yapılmalıdır” diye konuştu.

Haberleri