Başbakan Davutoğlu Kahramanmaraş’ta

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’yi çevresindeki ülkelerin kaos kıskacı ve girdabına sokamayacağını söyleyerek, "Bu konuda kararlayız " dedi.
Davutoğlu, sivil toplum kuruluşlarıyla biraraya geldiği kahvaltıda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Yüksekova’da şehit olan bir uzman çavuş ve iki er için Türk Silahlı Kuvetlerine ve ailelerine başsağlığı dileyerek başlayan Başbakan Davutoğlu, “Bütün milletimizin başı sağ olsun. O şehadet şerbetini içen kahramanlarımızın emanetini ebediyete kadar koruyacağız" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Kahramanmaraş adının tarihiyle, istiklal aşkıyla kendi halkı tarafından tarihe yazıldığını kaydetti.
Suriye’de yaşananları en çok Kahramanraşlıların anlayacağını ifade eden Başbakan Davutoğlu, "Halep’te yaşananları en iyi Kahramanmaraşlılar anlar, bir şehirle bir milletin kaderinin nasıl bütünleştiğini. Bugün Suriye’de yaşananları en iyi Kahramanmaraşlılar anlar. Halep’in, Humus’un, Hama’nın nasıl direndiğini. Bir şehrin direnmesinin ne demek olduğunu Kahramanmaraşlılar anlar. Herkes bunu bilsin ki, şehir şehir, mahalle mahalle bu vatanı sonuna kadar korumaya ahdetmişiz, and etmişiz. Onun için yine Kahramanmaraşlılar anlar, Kobani olayları bahane edilerek, şehirleri yakanların, gasp edenlerin, şehir ruhunu öldürmeye çalışanların nasıl büyük bir ihanet içinde olduğunu yine Kahramanmaraşlılar anlar. Suriyeli kardeşlerimize kucak açtığı için bütün Kahramanmaraşlılara teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Doğuda, Asya’da ve Avrupa’da Türkiye’de yaşananların kaygıyla izlenidiği yorumunu da eleştirerek, “Tabii doğuya ve batıya, Asya ve Avrupa’ya hiç gitmediği için, oralarda Türkiye hakkında neler düşünüldüğünü bilmez. Myanmar’a, Arakan’da giderek gözü yaşlı birini kucaklarsa, onların gözlerinin içine baksa, ’o gözlerde tek umut ışığımız Türkiye’ diyen gözleri görecek. Ah bir gitse Somali’de bir yetimin başını okşasa, oralarda çadırlara girse ve Somalilerin gözlerine baksa görecek ki ’Somali sanki bir Kahramanmaraşlı gibi aşkla Türkiye’ye bağlıdır. Hiç görmediği Türkiye’yi büyük bir muhabbetle kalbinde beslemektedir. Ama bilmez. Bu millete, Kahramanmaraş’ın istiklal bilincine uzak olanlar, bu vatanın her bir köşesindeki manevi derinliğe sahip olmayanlar, bu milletin dışarıdan nasıl algılandığını bilmez. Gazze’ye bir gitse ve görse ki hemen hemen her bir dükkanın her bir evin camında bir Türk bayrağı asılı. Ben gittim, nasıl bir muhabbetle bağlandıklarını biliyorum. İşte Kahramanmaraşlılar bunu anlarlar. Bu yedi güzel adamı bağrından çıkaran Kahramanmaraşlılar, Filistinlinin ruhundaki Türkiye’ye çok iyi anlarlar. Görmeseler dahi anlarlar. Çünkü, onlar uzakları da görebilecek gönül gözlerine de sahiptirler. Ama bazılarının gönül gözleri kapalı olduğu gibi, bedeni gözleri bile görebildikleri ufkun ötesini göremez" diye konuştu.
Davutoğlu, 2 yıl önceki Gazze ziyaretini hatırlatarak, “Bir resmi daha size hatırlatmak isterim. Dışarı çıktığımızda, Gazzeli bir topluluk, Türk bayraklarıyla bizi hastane önünde bekliyordu. Yukarıdan hala İsrail uçakları geçiyordu. Kucakladılar, sarıldılar, o al bayrağı bütünüyle nasıl benimsediklerini ortaya koydular. Bir taraftan ’nereden bir saldırı gelir’ diye etrafta sağa sola bakarken, diğer taraftan elimi tuttu. Hiçbir zaman unutmayacağım şu sözleri söyledi bana: ’Ondan kısa bir süre önce Arakan’daydım. Sizi Arakan’da gördük. Ne olur onları yalnız bırakmayın, Gazze’yi yalnız bırakmadığınız gibi onları da yalnız bırakmayın” şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu Türkiye’nin son 12 yılda büyük bir mesafe kat ettiğine işaret ederek, “IMF kapılarında çok küçük miktarlar için uzun müzakerelerin yapıldığı bir Türkiye’den geçen sene Mayıs ayında IMF dosyasını tümüyle kapatan bir Türkiye inşa edildi. İstanbul’un hemen yakınında, Adapazarı’nda olan bir depremde, ülkenin Başbakanın, deprem mahalline bir kaç gün gidemediği bir Türkiye’den, Van’da bundan 1 yıl önce deprem olduğunda 1 yıl geçmeden 17 bin 894 konutu yapıp, Van’ı yeniden inşa eden kudrette bir Türkiye geldi. 12 yıl önce, dış borç için çaba sarf eden ve ’nereden birkaç milyon dolar kaynak bulabilirim’ diyen Türkiye’den bugün dünyanın en fazla yardım yapan ve dış yardımlarda en yüksek oranı tutturarak birinci olan bir Türkiye geldi. Kendisine derman olamayan bir Türkiye’den, Nuri Pakdil üstadın, ifadelerini ve atıflarını biraz daha geliştirerek, Bağdat’a, Trablusgarb’a, Somali’ye, Myanmar’a, Haiti’ye, Filipinler’e, herhangi bir felakette hemen ulaşabilen bir Türkiye geldi. Müşfik ve kudretli bir Türkiye geldi. Mahcup ve muhtaç Türkiye’den, müşfik ve kudretli Türkiye gelmemizin temel sırrı milletimizin devletiyle buluşmasıdır. Derin milletin, kendi devlet felsefesini inşa etmesinin adıdır AK Parti hareketi. Onun için her bir şehrimizin bizim ruhumuza hitap ettiği bir yönü var" şeklinde konuştu.
Hakkari’de 3 askerin şehit edilmesinin ardından olayın faillerinin cezalandırılması için ilgili birimlere talimat verdiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Kobani olayları sonrası ortaya çıkan tabloya açık net tavrımızı koyduk. Önce kamu düzeni şart. Maske takan, molotof atanlarla ilgili olarak kesin tedbiri alacağız. Çözüm süreci milli birlik ve beraberlik adımıdır. Bu durum kamu düzensizliğine zemin teşkil etmiyor. Çözüm sürecini kararlılıkla sürdüreceğiz derken sadece terör örgütüyle irtibatlı kuruluşları muhatap alacağımız anlamına gelmemeli. Yeni bir aidiyet bilinci oluşturacağız. Dün gerçekleşen şehadetlerden sonra kararlılığımızı vurguluyorum; kimse devletin meşru güvenlik güçleriyle teröristleri aynı zeminde göremez. ’Şurada teröristlere dönük operasyonda 3 terörist öldürüldü’ diye misilleme mantığını kabul etmemiz mümkün değil. Eğer teröristler eylem içindeyse güvenlik görevlisinin görevi onları ne surette olursa olsun durdurmaktır. Saldırı planlaması içinde olan olursa, ülke huzurunu bozmak isterse hak ettiği cevabı alacaktır. Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanımız ve Hakkari Valisi ile defalarca görüştüm ve aynı talimatı verdim. Haince eylemi gerçekleştirenler takip edilecek ve bunun için her çalışma yapılacak ve hak ettiği cezayı bulacaklar. Kimse Türkiye’yi çevredeki ülkelerin kaos kıskacına, girdabına sokamaz, sokmaya da cesaret edemeyecek. İç barışı temin edeceğiz, kamu düzenini teminat altına alacağız, çözüm sürecini de kararlılıkla sürdüreceğiz."
Devletin sembolünün ağaç olduğunu da belirten Başbakan Davutoğlu, “Bizim türkülerimiz, kavağı anlatır bize. Bizim, şiirlerimizde ağaç esastır. Bizim ruhumuzda tabiata sevgi vardır. Çünkü, Yunus Emre gibi sarı çiçekle konuşuruz biz. ’Sordum sarı çiçeğe’ diyerek. Biz, tabiatla konuşuruz. Doğuya doğru her gittiğimde Erciyes ile selamlaşmadan gökyüzünde yola devam etmezdim. Batıya doğru gittiğimizde Uludağ ile kuzeye doğru gittiğimizde Ilgaz’da her bir taş ile selamlaşırız biz manevi olarak bu ülkenin. Ama ağacı bahane ederek, Gezi olayları ile Türkiye’nin 12 yıllık başarı hikayesini durdurmak istediler. Durdurmak istedikleri şey, aslında AK Parti iktidarı değildi, durdurmak istedikleri şey Kahramanmaraş’ta ekilen İstiklal tohumuydu. Kahramanmaraş’ta ekilen onur ve vakar mücadelesiydi. İstediler ama durduramadılar, aksine 30 Eylül’de Sayın Başbakanımız o zaman yeni bir demokratikleşme paketini açıkladı. Demokratikleşme paketi ile devletle daha da derinden buluşmanın adımları atıldı" şeklinde konuştu.
Konuşmasının bir bölümünde Türkiye’de yaşanan başörtüsü sorununa da değinen Başbakan Davutoğlu, “Sütçü İmam’ı bilen Kahramanmaraş bir kez daha iftihar etti ki 30 Eylül’den sonra bir Maraşlının da içinde bulunduğu 4 hanım kardeşimiz, TBMM’ye başörtüleriyle vakar içinde girdiler ve Erdem Beyazıt’ın rüyası Sevda Hanım’la gerçekleşti. Bir şehrin kurtuluşunun meşalesini yakan, bir şehrin kurtuluşunun meşalesi ile milletin kurtuluşunun önünü açan Kahramanmaraşlılar, geçen sene bunun Türk siyasetine yeniden damga vurduğunu gördüler. Haddini bilmeyen kimse de Sevda Hanım’a ve diğer kardeşlerine, başı açık başı örtülü bütün kardeşlerine ’dışarı, dışarı’ diye tempo tutamadı. Çünkü, Ankara’da artık milli irade vardı. Diktacılar, darbeciler vesayetçiler yoktu ve olmayacak. 28 Şubat’ın diktacılarının ve darbecilerinin vesayet dönemlerinde, onların aleti olan siyasetçilerin tuttuğu ’dışarı, dışarı’ temposu, artık anlamını yitirdi ve bir daha bu ülkenin evlatlarına hiç kimse dışarı diye bir tempo tutamayacak. Ne kamu dairelerinden, ne orta öğretimden, ne üniversiteden, ne diğer alanlardan ne de TBMM’den bir daha Sütçü İmam’ın torunlarına kimse kıyafeti dolayısıyla ’dışarı’ diye tempo tutamayacak. Ondan rahatsız oldular" dedi.
Başbakan Davutoğlu, 17 ve 25 Aralık sonrasına da işaret ederek, “30 Mart tarihinde aziz milletimiz, ’Hayır, bir daha o vesayetçi günlere dönülmeyecek’ diye her yerden gür bir sesle seslendi. Bu seslerden biri de Kahramanmaraş’tan geldi. Allah sizden razı olsun” diye konuştu.

Haberleri