Eskişehir Birlik Vakfı’nın düzenlediği "Pazartesi Konuşmaları" etkinliği devam ediyor.
Etkinliğin bu haftaki konuğu Bolu İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cağfer Karadaş, “Dinde Otorite Kimdir” konulu bir konferans verdi. Prof. Dr. Karadaş, dinde otoritenin, dinde hüküm koyma yetkisine sahip olan demek olduğunu söyledi. Karadaş, "İslam uleması, hak dinini “Akıl sahiplerini kendi hür iradeleri ile hayırlı olana yönlendiren ilahî kanundur” diye tarif ederken, dinin “ilahî kanun” olması hususuna özellikle vurgu yaparlar. Bunun anlamı, dinde hüküm ve kanun koyma yetkisi sadece Yüce Allah’a aittir. Peygamberler dahi böyle bir yetkiye sahip değildirler. Nitekim ayetlerde Kur’an’ı Allah’ın indirdiği, korumasının ve açıklamasının dahi Yüce Allah’ın iradesinde bağlı olduğu açıkça belirtilmektedir. Hz. Peygamber’e yönelik “Sana düşen sadece tebliğ etmektir, hesabı görmek bize aittir” ayetiyle Hz. Peygamber’in görev sınırı belirlenmiştir. Bu anlamda Hz. Peyamber’in tasarrufları ismet sıfatı gereği Yüce Allah’ın koruması ve denetimi altındadır. Nitekim bazı kararları dolayısıyla Hz. Peyamber’in Kur’an’da uyarılması, bu koruma ve kontrolün varlığını ve gerçekliğini göstermektedir. Müctehid, alim, veli, mürşit ve benzeri konumdaki kişilerin dini hüküm ve kanun koyma gibi bir yetkileri söz konusu değildir. Onların ortaya koyduğu hükümler, içtihat ve yorum olmaktan öteye gidemez. Onların yorum ve içtihatlarının dinin esasına tekabül etmesi ve kesin bağlayıcılığının olması da söz konusu değildir. Sözgelimi İmam Ebû Hanife’nin içtihatlarına tabi olan bir Müslüman diğer müctehitlerin ortaya koyduğu ictihatlara tabi olmamaktadır. Diğerlerine tabi olanlar da Ebû Hanife’nin ictihatlarına tabi olmamaktadırlar. Bu yüzden hiçbir Müslümana isyankar ya da günahkar denilemez. Dileyen İmam Ebû Hanife’ye, dileyen İmam Şafiye veya İmam Malik ya da İmam Ahmed B. Hanbel’in içtihatlarına tabi olabilir. Bu durum mezhep imamlarının dinde otorite değil, içtihat ehli olduğunu gösterir" dedi.