Yapılan ölçümlere göre ülkemizdeki değerlerin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği rakamların iki kat üstünde çıktığına işaret eden Nurhayat Altaca Kayışoğlu, kirlilikle mücadele konusunda araştırma önergesi hazırladı. CHP grubunda en az 20 milletvekilinin imzalamasından sonra TBMM Başkanlığına sunulacak olan önergenin gerekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“İçinde bulunduğumuz yüzyılda, çevre ve hava kirliliğinin yanı sıra elektromanyetik kirlilik de insan sağlığını doğrudan etkilemekte ve gelecek nesiller açısından tehdit oluşturmaktadır. Baş döndürücü hızla ilerleyen teknolojik gelişmelerden kaynaklı elektromanyetik kirlilik; yaşadığımız alanlarda bulunan elektrik akımı taşıyan kablolar, frekans dalgaları yayan radyo ve televizyon vericileri, cep telefonu baz istasyonları, yüksek gerilim hatları, trafolar, mikrodalga yayan ev aletleri vb.nin ortaya çıkardığı, elektromanyetik alanlar olarak tanımlanmaktadır. Elektromanyetik kirlilik genel olarak iki grupta değerlendirilmektedir. Birinci grupta 50 Hertz frekanslı yüksek gerilim taşıma hatları etrafında oluşan manyetik alan, GSM vericileri, Tv vericileri gibi cihazların ürettiği yüksek frekanslı elektromanyetik dalgaların oluşturduğu kirlilik yer alırken, diğer grupta ise evde veya işyerlerinde kısa sürelerde kullanılan elektrik veya elektronik cihazlara bağlı kirlilikler bulunmaktadır. Elektromanyetik kirliliğin en temel özelliği, insan iradesi dışında bir kaynaktan üretilmesi ve sürekli yaşam ortamında bulunmasıdır. Sigara, cep telefonu veya diğer isteğe bağlı olarak kullanılan sağlığa zararlı maddeler gibi kişiye özel değildir. Manyetik alan oluşturarak elektromanyetik kirliliğe neden olan yüksek gerilim iletim hatlarının insan sağlığına zararları konusunda bilimsel çalışmalar tamamlanmış ve özellikle akciğer hastalıklarının oluşmasına veya gelişmesine neden olduğu net olarak tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalara göre baz istasyonları ve cep telefonları kaynaklı elektromanyetik kirlilik, geleceğin en önemli çevre sorunlarından birisi olacaktır. Gün içerisinde sıkça kullanılan ve elektromanyetik radyasyon yayan araçlar yaşamımıza kolaylık sağladığı gibi sağlığa da zararlı etkiler yapabilmektedir. Nitekim Dünya Sağlık Örgütü cep telefonu ve baz istasyonlarının kullandığı RF frekanslı radyasyonu ‘2B sınıflı kanserojen’ olarak web sayfasında duyurmaktadır.
Öte yandan, baş ağrısı, migren, beyin hücrelerinin ölümü, hafıza kaybı gibi birçok olumsuzluklara, düşük dozlarda da olsa uzun süreli maruz kalınan radyasyonun etkisinin olduğu kabul edilmektedir. Bu bağlamda Alzheimer, Parkinson gibi birtakım hastalıklarla beyin tümörü vakalarındaki artışların da söz konusu elektromanyetik kirlilikle bağlantılı olabileceği vurgulanmaktadır. Bu nedenle günlük yaşamda sıklıkla kullanılan aletlerin yaydığı manyetik alanlara sınırlamalar getirilse de, sınır değerlerinin altında olsa da uzun süreli elektromanyetik radyasyona maruz kalan insanlarda ne gibi sağlık sorunlarının görüleceği ciddi bir tartışma konusudur. Bu nedenle son zamanlarda bölgesel bazda elektromanyetik kirliliği belirlemek ve ciddi bir problemin olduğu bölgelerde bu kirliliği uygun bir yöntemle kontrol altına almak amacıyla elektromanyetik kirlilik haritaları oluşturulmaya başlanmıştır. Bu doğrultuda Nilüfer Belediyesi ve Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Çerezci’nin yürüttüğü projede elde edilen veriler, ülkemiz geneline yönelik sonuçlar açısından bilimsel kongrelerde ve çalıştaylarda ciddi bir tartışma konusu oluşturmaktadır.
Söz konusu proje kapsamında bu yıl yapılan 73 ölçüm sonucunda elde edilen veriler Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa ortalamalarına göre yüksek seviyelerde çıkmıştır. Yüksek gerilim hatları ve trafolarla ilgili incelemelerde maksimum 5.2 manyetik alan seviyesi tespit edilmiştir. Nilüfer'de 2019 ölçüm değerlerine göre ortalama seviye 1.32 iken Avrupa da bu oran 0.07’dir. Ayrıca Nilüfer'de baz istasyonlarıyla ilgili yapılan incelemelerde 2019 yılı ortalama seviye 1.12 V/m'dir. Bu da Avrupa'ya göre 2 kat yüksek seviyede olduğunu göstermektedir.
Elektromanyetik kirliliğin insan ve canlılar üzerinde sebep olduğu etkilerin asgariye indirgenmesi için ülkemiz genelinde düzenli ölçümler yapılması, kirlilik verilerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği değerlere çekilmesi için önlemler alınması, bu konudaki bağımsız araştırma ve ölçümlerin desteklenmesi, okullardan başlayarak toplumu bilinçlendirmeye yönelik adımlar atılması ve insan sağlığı açısından koruyucu ve kollayıcı bir eylem planı hazırlanması amacıyla Anayasanın 98 inci, iç tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.”