İnsan Hakları Derneği (İHD) Malatya Şube Başkanı Servet Akbudak, cezaevlerine yapılan operasyonun üzerinden 14 yıl geçmesine rağmen, cezaevi şartlarında iyileşme olmadığını iddia ederek, cezaevi şartlarının düzeltilmesini istediklerini bildirdi.
Cezaevlerinde 19 Aralık 2000 tarihinde yapılan operasyonların yıldönümü nedeniyle dernek binasında yaptığı basın açıklamasında, cezaevi şartlarının iyileştirilmesini istediklerini bildiren İHD Malatya Şube Başkanı Servet Akbudak, “Türkiye ve dünya kamuoyu,19 Aralık 2000 tarihinde büyük bir şaşkınlık ve üzüntü içinde Türkiye’de 20 cezaevine yapılan operasyonu izlemişti” ifadelerini kullandı.
Akbudak, “ Kasım 2014 itibariyle cezaevlerinde toplam 155 bin 858 kişi bulunmaktadır. Bunun 133 bin 223’ünün hükümlü, 22 bin 635’inin tutukludur.
Bu sayı 2013 yılında 140 bin 716 idi. AKP iktidara geldiğinde ise 59 bin 429 idi.
Cezaevlerindeki çocuk tutuklu/hükümlü/hüküm özlü kişi sayısı 1984’tür. Bu sayı 2013 yılında bin 878 kişi idi.
2014 yılının ilk 11 ayında cezaevlerinde intihar, işkence ve kötü muamele, kaza, ihmal, hastalık, mahkûmlar arası kavga vb nedenlerle en az 38 kişi yaşamını yitirmiştir” diyerek, taleplerini özetle şöyle sıraladı:
F Tipi Cezaevi ile genelde tecrit uygulamasından vazgeçilmelidir. Hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı ya da cezalarının infazları yeniden sağlıklarına kavuşasıya kadar ertelenmelidir.
"Tek kişilik izolasyon yada üç kişilik küçük grup tecridine ilişkin rejimler mahpusların fiziksel- psikolojik-sosyal bütünlüklerini bozmaktadır. Bu nedenle tecride dayalı infaz rejimi, uygulayanların inisiyatifine bırakılamaz derhal kaldırılmalıdır.
Uluslararası standartlar ile yasaklanan zincir, demir gibi kısıtlama araçlarının kullanılması önlenmeli, kısıtlama araçları cezalandırma amacıyla kullanılmamalıdır.
Mahpusların muayeneleri mahremiyete uygun şekilde, yalnız ya da en azından kimsenin duyamayacağı bir ortamda yapılmalıdır. Bu ortamın sağlanamadığı durumlarda, muayene sırasında bulunan kişilerin kimlik bilgileri rapora mutlaka yazılmalıdır.
Cezaevi hekimi ve tıbbi personelinin İstanbul Protokolü eğitimi almaları sağlanmalıdır. Cezaevinde sağlanan tıbbi bakım hizmeti, cezaevi dışındaki olanaklarla eşit hale getirilmelidir.
Mahpusların yeterli düzeyde sağlıklı yaşam koşullarına ve tıbbi bakıma erişimi sağlanmalı; sağlık hizmetleri ve mahpusların hekimle görüşme talepleri gereksiz gecikme olmaksızın karşılanmalıdır.
Adli ve idari mekanizmalar, yapılan başvuru ve şikâyetlerle ilgili etkin soruşturma yürütmelidirler.
Avukatlarla görüşmenin ve yazışmaların mahremiyeti sağlanmalıdır.
Resmi kurumlar ve avukatlarla yapılan yazışmaların denetime tabi tutulması engellenmelidir.
Aile ve dış dünya aile temas hakkı engellenmemelidir.
Yemekler, yeterli ölçüde besin değerine sahip ve makul çeşitlilikte olmalıdır. Sağlık sorunu olan mahpuslara hekim kontrolünde özel diyet yemeği verilmelidir.
Kantinde satılan ürünler yeterli çeşitlilikte ve fiyatlar cezaevi dışındaki ürünlerle eşit düzeyde olmalıdır.
Cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanmalı , cezaevleri devletten bağımsız sivil toplum kuruluşlarının denetimine açık hale getirilmelidir.“