Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Giresun’da

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Giresun’da düzenlenen Türkiye Ziraatçiler Derneği Karadeniz Bölge Toplantısı’na katıldı. Kılıçdaroğlu, çiftçilere eleştirilerde bulunarak "Çiftçi doğru tercih yapmayacak, sonra bana ’mahvoldum’ diye şikayet edecek. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutulmaz" dedi.
Türkiye’de tarımın kalmadığını savunan Kılıçdaroğlu "Tütünümüz, sigaralarımız vardı bir ara. Milli sigaralarımız, tütün kaldı mı? Pamuk kalmadı. İki Trakya büyüklüğünde alan şu anda ekilmiyor. 3 yıl önce tarım politikası sonucu ’saman ithal ederiz, deseydiniz’ inanmazdınız. Ama bugün saman ithal eder hale geldi. Çiftçi doğru tercihini kullanmayacak, sonra bana şikayet edecek, ‘Ben mahvoldum’ diye. Futbol kulübü tutar gibi siyasi parti tutulmaz. Senin çıkarını savunmuyorsa desteklemeyeceksin. Fındık üreticisi kime destek veriyor. Kendi alın terini peşkeş çeken kesime destek veriyor. Olmaz yanlış var bu işte. Sakarya ovası gibi bereketli topraklarda fındığın ne işi var? Stratejik ürün denen bir kavram vardır. Bu ürünlerle ilgili devletlerin özel politikaları olur. O zaman toplumun refah seviyesinin artışıyla birlikte o ürünü üretenlerin de refah seviyesini artırmanız lazım. Veraset yoluyla bütün arsalar parçalandı, bölündü. Fındık ana ürün olmaktan çıktı, tali gelir kaynağı oldu. Önlemi devlet alacak ama almıyor. Aşama aşama ürün yok oluyor" diye konuştu.
Çiftçi gibi esnafın da siyasi tercihini yanlış yaptığını vurgulayan Kılıçdaroğlu " ’Esnaf arkadaşlarım mahvoldum’ diyor. Oyu kime verdin? İktidara verdin. O da AVM yapıyor. Ne demek bu? ‘Esnafı ezecem’ diyor, sen de oy veriyorsun, kendi ayağına kurşun sıkıyorsun. Oturup düşünmemiz lazım. Milli politikalar üretmemiz lazım. HES yapılsın mı? Yapılan yapılmayan yer de olur. Eğer doğayı bozmuyorsanız elbette enerji elde edebilirsiniz. Doğayı tahrip edip can suyu vermiyorsanız, yeşili tahrip ediyorsanız kusura bakmayın olmaz bu. STÖ’ler var Karadeniz’de. Dağlarına derelerine sahip çıkıyorlar. O insanlara şükran borçluyuz. Biz de onların mücadelelerine kısmen de olsa destek vermeye çalışıyoruz. Enerji ihtiyacımız var ama HES’ler bunu karşılamaz. Niye yapıyoruz o zaman? Çevre önemlidir. Tabiat, ağaç önemlidir. Oturun bir ağacın altında bakalım huzura eriyor musunuz ermiyor musunuz. İnsanın doğasında olan neyse biz o doğayı korumak zorundayız. Zeytin ağaçları, başka ağaçlar kesiliyor. Türkiye’nin sorunları çok fazla. Ama bunlar çözülemeyecek sorunlar değil. Bu sorunların tamamı çözülür. Türkiye’de bir tek ağaç için kanun vardır. Zeytin ağacı için. Zeytin bölgesinin 3 kilometre ötesinde ancak zeytinyağı üreten fabrika kurabiliyorsunuz. Kanun böyle. Biz şimdi söküyoruz oraya termik santral yapacağız. Gidin Yatağan’ı görün. Termik santralin ne olduğunu köylülere sorun oradaki. Organik tarım, çok önemli. bunun da devlet politikası olması lazım.Biz Güney Kore’den önce otomobil üreten bir ülkeydik. Markası Anadol. Bizim bugün otomobilimiz yok. Güney Kore’nin dünya çapında 3 markası var. Siz yeni icra dairelerini açan hükümete ne dersiniz? Akıl tutulması yaşıyoruz. Düşünmeye ve silkinmeye ihtiyacımız var. Batağa doğru gidiyoruz. Bütün dünya bunu görüyor, bizim de görmemiz lazım. Eminim Türkiye karamsar tablonun içinde olduğuna inanmıyoruz. Kendi sorunumuzu çözeriz. İnsan birikimimiz var. Entelektüel birikimimiz, üniversitelerimiz sivil toplum örgütlerimiz var. Sorunların üstesinden geliriz. Yeter ki doğru tercihlerde bulunalım" ifadelerini kullandı.
"Sorunlarımızın temel nedeni siyasetçilerin halkı değil, kendilerini ve yandaşlarını düşünmesinden kaynaklanıyor" diyen Kılıçdaroğlu "Sorunların sebebi biziz. Siyaset yapanlardır. Atama bekleyen 300 bin öğrenci var. Kendinize bin odalı saray yapana kadar bin derslik yapsaydınız ya. O parayla en az 20 bin derslik yapılırdı. Yazık günah değil mi? Bun para sizlerin parası. Dünyanın başka ülkelerinde bir ülkede yolsuzluk yapan siyasetçi o kurumda barınamaz. Bizim ülkemizde yolsuzluk yaptığın sürece büyüyorsun daha üst makamlara geliyorsun. Bizim kültürümüzde, inancımızda böyle bir şey yok. Kul hakkı yemenin en büyük günah olduğunu öğrettiler bize. Biz en büyük günahı işleyenleri en büyük yerlere getiriyoruz. Tekerleği bulmak için insanoğlu 3 milyon yıl uğraşmıştır. Şimdi her saniyede birden fazla buluş var. Soru şu? Türkiye’de bin kişiye kaç buluş düşüyor? Sadece 9. Güneş Kore’de bin kişiye 549. Neden Güney Kore otomobil üretiyor, neden Samsung gibi bir markası var daha iyi anlaşılıyor. Bilgi ekonomisi. Treni kaçırırsak bir daha yakalayamayız. Treni kaçırmamak bizim elimizde. Tercihlerimizi, eğitim sistemini değiştireceğiz. Eğitim sorgulama üzerine inşa edilmek zorundadır. Bizim insanımız yaratıcıdır, zekidir. Yeter ki onu doğru tercihlere yönlendirelim" şeklinde konuştu.

Haberleri