Çifte Kayıt Skandalının Mağduru İha’ya Konuştu

Mersin’de bir işadamı ve polis müdürü ile ilgili olarak Ulusal Yargı Ağı Projesi’ne (UYAP), daha önceki bir esas numarası üzerinden sahte bilgilerle haklarında ’adli uygulama’ olduğuna ilişkin bilgilerin girildiği ileri sürüldü. Taraflar konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
İddiaya göre, UYAP’taki ’çifte kayıt skandalı’, bir dönem MHP’de Merkez Yönetim Kurulu üyeliği de yapan işadamı Ahmet Barış Sanal ile polis müdürü S.P.’nin kullandıkları silahlara ait taşıma ruhsatlarını yenilemek amacıyla Emniyet Müdürlüğüne yaptıkları başvuruda ortaya çıktı. Her iki kişiye verilen ’hakkınızda adli yargılama var’ şeklindeki yanıt sonrası yapılan araştırmada, işadamı ve polis müdürü için daha önceki bir esas numarası üzerinden UYAP’a sahte bilgilerle haklarında adli yargılama varmış gibi gösterildiği belirlendi. Konunun ortaya çıkmasının ardından olay taraflarca Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.
Konuyla ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Ahmet Barış Sanal, 2009 yılının Haziran ayında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği karara istinaden kendisine yönelik bir gözaltı işlemi uygulandığını belirterek, kendisini bir anda ’silahlı suç örgütü kurarak anayasal düzeni bozmak ve çete kurmak’ suçlamasıyla hiç tanımadığı insanlarla bir arada bulduğunu söyledi. Bu sürecin sonrasında dosyanın Özel Yetkili Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne intikal ettirildiğini anlatan Sanal, "Bunun sonucunda 4,5 yıl boyunca niye yargılandığımızı bile bilmeden yargılandık. Bunda tabi çok ciddi mağduriyetler yaşadık. Terör örgütlerinin hedefi haline geleceğimiz noktalara kadar iş götürüldü. Bunun sonuncuda 2013 yılının sonunda hüküm olmadığından, hiçbir delil olmadığından dolayı beraat ettik" dedi.
O dönem MHP’nin Merkez Yönetim Kurulu üyesi olduğunu hatırlatan Sanal, beraat ettikten sonra ’beraat kararı’nı alıp Emniyete götürdüklerini ve fişlerinin düşürülmesini talep ettiklerini ifade eden Sanal, "Çünkü bu kayıtlar her yerde karşımıza çıkıyor ve olumsuz yönde etkiliyordu. Zaten bunlar toplumdaki itibarımızı düşürmek için yapılmış hareketlerdi. Bu düşümü verdiğimizde bizim ikinci bir dosyamızın daha olduğunu ve bu dosyamızın da getirilmesi söylendi. Ben de bu dosyanın ne olduğunu bilmediğimi ilettim. Araştırdığımızda, 2009 yılının Ağustos ayında yine Cumhuriyet Başsavcılığı’nın sistemi UYAP’a girerek tefecilik suçundan fiş açıldığı ve sanki bu suçtan işlem görmüşüm gibi bir açık dosyanın olduğu karşımıza çıktı. Gittik adliyeye, çeşitli zorluklarla karşılaştık. Sonucunda dosyaya ulaştığımızda bu dosyanın böyle bir suçla hiç alakası olmayan, farklı bir dosya olduğunu fakat UYAP kaydının farklı bir maddeden açıldığını öğrendik. Bunla ilgili suç duyurusunda bulunduk, bu fiş kaydını açanlar hakkında. Bu süreçte bir tek bize yapılmadığını tahmin ederekten, diğer insanlara da bu durumlarına bakmalarını söyledik. Birçok tanıdığımız devlet memuru, üst düzey bürokrat arkadaşımız da hayali fişlerle karşılaştı. Kimisinin hiç yargılanmadığı bir çeteden fişi çıktı. Mahkemeden yargılanıyor gözüküyor ama o suçla alakası yok. Bunların UYAP sisteminde ’çiftte kayıt’ mantığıyla yapılmış olduğunu anladık. Bu konuda suç duyurularında bulunduk ve suçluların cezalandırılması istedik. Ancak çok bir birine entegre yapı ile karşı karşıya olduğumuz için hemen bizim fiş kayıtlarımız ’yanlışlık yapmışız’ denilerekten düzeltildi ancak sorumlular hakkında işlem yapılmayıp, olayın üstü örtüldü, takipsizlik kararı verildi. Biz hukuksal mücadelemizi devam ettirip, Anayasa Mahkemesi’ne kadar giden bir süreçte hakkımızı arıyoruz. Çünkü burada yapılan uygulama tamamen bir fişleme operasyonudur. Çünkü sizin bilginizin dışında hiç işlemediğimiz bir suçtan, hiç yaşamadığımız olaylardan dolayı fiş kayıtları açılıyor. Bunlar sizle beraber gidiyor" diye konuştu.
"2009 YILINDAN BU YANA TEFECİLİKTEN KAYDIM BULUNUYORMUŞ"
2013 yılında Emniyete, silah ruhsatını yenilemek için gittiğinde 2009 yılından beri tefeci olduğunu öğrendiğini söyleyen Sanal, şöyle devam etti:
"2014 yılında da Mersin’de yine böyle bir tebligatsız dosyanın açık bırakıldığını fark ettik. Adana’da yapıldığını anladık. Bunlarla ilgili de bir şekilde yargı-polis arasında gerçekleşen bir olay. Çok ciddi boyutlara varan ciddi bir olay olduğu için hep üstü kapatılmaya çalışıldı. Biz bu konuda tüm evraklar elimizde. Makamlara defalarca bu uygulamanın olduğunu söyledik. Hatta sizi yargıladığını zannettiğiniz savcının yanına gittiğiniz zaman ’ben seni yargılamıyorum’ diyor. Kendi sisteminde sorgulama yapıyor ’hayır sen bu suçtan yargılanmıyorsun’ diyor, fakat ekranı biraz kaydırıp başka butona bastığında bir anda karşınıza sizin hakkınızda açılmış fiş kayıtları ve dosyalar çıkıyor. Bu tabi birbirine entegre bir yapı. Bir tek bana değil birçok polis müdürüne de bu fişler açılmış. Onların da hukuksal süreçleri devam ediyor. Genelde sonuç alma şansımız olmuyor. Bir yapı sizi bir yerde mutlaka engelliyor, tehdit ediyor."
Sanal, bu konunun emniyetteki ’paralel yapı’ ile ilgisinin olup olmadığı yönündeki bir soruya ise şu yanıtı verdi: "Paraleli, diki, üçgeni bu yapının adını bilmiyorum ama ciddi manada güçlü ve organize bir yapı. Sonuçta bunun kararını verecek olan Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleridir. Biz hukuk sistemine ve mahkemelere güvenmek zorundayız. Elimizden geleni bu konuda yapıyoruz. Sonuç alma kısmında ciddi engellemelerle karşılaşıyoruz. Çünkü bu işin duyulmamasını istiyorlar. Bundan dolayı birçok insan farkında olmadan mağduriyetler yaşadı. Bunlar siyasi itibarsızlaştırmak diyebileceğiniz pozisyonlar. Bunlar günümüzde yeni konuşulmaya başlandı fakat biz bunları 2009 yılından beri yazılı bir biçimde mücadelesini veriyoruz. Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’na birçok dilekçe, şikayet var. O günlerde tabi fazla itibar görmedi. Türkiye’de bir şeyler hızlı değişiyor. Bu değişen süreçte biraz daha önem kazandı. Fakat bunların çok ciddi hak ihlalleri ve mağduriyetleri olduğuna inanıyorum. Ben 4,5 yıl niye yargılandığımı bile bilmeden özel mahkemelerde yargılandım."
"BERAAT ETTİĞİNİZ HALDE SUÇLU OLMADIĞINIZI İSPAT EDEMİYORSUNUZ"
Bu süreçte çok büyük mağduriyetler yaşadığını da anlatan Sanal, toplumdaki algı konusuna vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı: "Bir defa ’ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ mantığıyla bir mahalle baskısı vardı. En yakınlarınıza bile bunu anlatmakta güçlük çekersiniz. Toplumda önyargı var. Suçlu insana bakış açısı farklıdır. Ancak suçlu olmadığınız ispat etmek çok zordur. Beraat ettiğiniz halde ispat edemezsiniz. Çünkü insanlar başına gelmediğinde anlayamazlar. Bundan dolayı sosyal hayatta, iş hayatında kayıplar yaşarsınız. Hak mağduriyeti yaşarsınız. Özel yetkili mahkemelerde ceza almanıza gerek yok. Yargılanıyor olmanız bile sizin birçok hakkınızın elinden alınması demektir. Size suçluymuş muamelesi yapılıyor. Ayrıca bu tür mahkemelerde yargılandığınız zaman başka kutuplara aleni hedef ediliyorsunuz. Sizin her şeyiniz ortaya konuluyor ve dosya bilerek kapatılmıyor. Yani dosyanın kapatılması için tebligat yapılması lazım. Ancak her iki dosyada da aynı sorunu yaşadım. Size dosya tebligatı yapılmıyor ve dosya açık kalıyor. Birde UYAP’a düşülen kayıt başka yargılandığınız dava başka. Özellikle açılan fişler katalog suç dediğimiz ciddi suçlar üzerine açılıyor."

Haberleri