Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Türkiye genelinde okunan “Biz kardeşiz” konulu Cuma Hutbesinde yaşanan olaylar karşısında sağduyu çağrısı yapıldı.
Peygamber Efendimiz’in kardeşliğe ilişkin “Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yalnızlığa terk etmez. Kim din kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun kıyamet sıkıntılarından birini giderir” sözleriyle başlanan hutbede; “Yüce dinimizde kardeşlik, aynı anne-babadan dünyaya gelenlere hasredilemeyecek kadar geniştir. Kardeşlik, aynı özden varedildiğimizi bilmektir. Kardeşlik, mümine muhabbet beslemektir. Yağmurun toprağa verdiği hayat misali birbirimize rahmet ve şefkatle yaşama sevinci taşımaktır. Peygamberimizden gelen bir vefadır kardeşlik. Birbirimiz için sığınılacak bir liman olabilmektir kardeşlik. Zor zamanlarda gönül alıcı bir söz, mütebessim bir yüz sunabilmektir. Kardeşlik, huzur ve mutluluğu paylaşmak, hüzün ve kedere, acı ve ızdıraba ortak olmaktır. Kardeşlik, mesafeleri, sınırları, engelleri ortadan kaldıran gönüller arası ülfet köprüsüdür. Renkleri, dilleri, kökenleri farklı da olsa yürekleri bir kardeşler, birbirlerinin hüznüne, uğradıkları zulüm ve şiddete, akan kan ve gözyaşlarına asla duyarsız kalamaz. Kardeşlik duygusu, ayrı bedenlerin aynı kalbi hassasiyetleri paylaşabilmesidir” denildi.
PROKATİF OLAYLARA DİKKAT
İyilik ve takvada yardımlaşanlardan bütün insanlığa örnek bir kardeşlik toplumunun meydana getirilebildiğine işaret edilen hutbede, “Müslümanlar olarak, Allah Resulü’nden devraldığımız bu ulvi mirası yüzyıllarca yaşattık. Asırlarca yeryüzünün muhtelif coğrafyalarında bu kardeşlik anlayışını diri tutarak bu günlere geldik. Dünyevi çıkarların, güç mücadelelerinin, Kutlu Nebi’nin, ardında bıraktığı bu örnek toplumu zedelemesine fırsat tanımadık. Bu gün de kardeşlik duygularımızın ve gönüllerimizin onulmaz yaralar almasına izin vermemeliyiz. Yüz yıllarca gönülleri bir, zihinleri bir, gayeleri bir kardeşlerin arasına ayrılık-gayrılık girmesine asla müsaade etmemeliyiz. Birbirine ülfet, muhabbet, samimiyet, ünsiyet beslemesi gereken gönüller, hırs, menfaat, bencillik, kin ve intikam ateşiyle kavrulmamalıdır. Yüreklerimizi dağlayacak, birlik ve dirliğimizi bozacak fitne ve fesat ateşleri körüklenmemelidir. Yüce Rabbimiz, biz Müslümanlara hakikatin yolunda olmayı, hakkın peşinden koşmayı emretti. Kendimizi hakikatin yerine koymayı, hakkı yalnız kendimize has kılmayı emretmedi. Hepimiz hakikatin yolunda hizmet etmekle emrolunduk. Hiç kimse ‘hakikat bende’ dememeli, ‘hakikat benimle’ diye iddia etmemelidir. Müslümanlar olarak, ‘Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin’ ilahi emri gereği yıkıcı değil yapıcı; ayrıştırıcı değil, birleştirici olmalıyız. Fitneyi değil, ıslahı esas almalıyız. Bizi biz yapan değerlere sımsıkı sarılarak birliğimizi ve dirliğimizi korumalıyız” ifadelere başladı.