Seyfi Dursunoğlu: İlk soruyu sen sorma. Ben başlamak istiyorum röportaja. Nükhet’i kızken tanıdım.
Kaç yaşındaydı?
Nükhet Duru: 14-15 yaşlarımdaydım.
S.D: Bayılırsın kendini 5 yaş küçültmeye. O zamanlar Füsun Önal’la bu benim vokalistimdi. Bir buna, bir de Füsun’a takılırdım. Ama Füsun komplekslidir. Bir gün “Bana sahnede laf etme” dedi. “Kim ipler be seni” dedim. Başladım Nükhet’e laf atmaya, orada b.k gibi kalınca “Bana da biraz laf atar mısın” diye döndü tabii.
Hep mi hazırcevaptınız?
S.D: Akıl baliğ olduktan sonra başladı. Önceleri kantolar söyler, çarliston yapardım. Zamanla müşteriler tarzımı anladı. Bir gün hep bir ağızdan “Fincanı taştan oyarlar balam, oyarlar. Virjin’e böyle...” diye tempo tuttular. Hemen cevap verdim: “Sayın izleyiciler size pez.......ler korosunu getirdik.” O gün gülmekten yer yerinden oynadı. Mekânın sahibi Günay geldi ve “Bundan sonra sen seyirciye de laf at” dedi.
N.D: Beni ne aşağılıyordu! Ben de zevkten ölüyordum. Mazoşist miyiz acaba?
Neyse! Huysuz’dan duyduğunuz en ağır laf neydi?
N.D: Karyola bacaklı karı!
10 GÜNDE BİR SEKS YAPIYORUM
Biriniz aşkı ti’ye alıyor. Diğeriniz şarkılarda aşk anlatıyor...
S.D: Aşk falan değil sahnede seksi işliyorum.
Bu işe başladığınız zamanlarda seks daha da büyük tabuyken neden konu olarak seçtiniz?
S.D: Siyaset, din ve sporla ilgili espri yapmam. O konuların fanatikleri fazladır. Ama seks insanların rahatlıkla gülebildiği tek konu.
Peki şovlarda seks işlemek size ne öğretti?
S.D: Üniversitede profesörlük yapacak kadar bilgim oldu. Mesela hiç duvarda seks yaptın mı?
O nasıl oluyor?
S.D: Cam sileceklerini eline alıyorsun... (İşin inceliklerini anlatıyor ama o bende kalsın.)
Peki seksin yaşı var mı?
S.D: Olmaz mı? Ben 10 günde bir seks yapıyorum. Sıkıysa bunu yaz bakalım!
Maşallah 83 yaşındasınız... Formunuzu korumak için yediğiniz yeşillikler mi işin sırrı?
S.D: Sen yarın yeşillik yemeye başlarsın.
Birbirinizi seksi bulur musunuz?
S.D: Hıyar! Git tedavi ol. Neredeyse ‘büyük mü küçük mü’ diye soracaksın!
BİR KOLORDU DOLUSU AŞK
İlişkilere gelelim... Yaşadığınız birliktelikler karşı cinsi çözmenizi sağladı mı?
N.D: İki şahane evlilik yaşadım. Birbirine yaşam alanı bırakılmadığı için bıkıldığını gördüm. Bence insanlar karşısındakini hazırlandıktan sonra görmeli. Mesafeli durmalı.
S.D: Bu her adama “Canım yandı” dedi. Bu yaşa gelmiş kadın “Canım yandı” der mi?
Sahnedeki cilveli kadın ilişkilerde de var mı?
N.D: O özele giriyor ama hak edene diyeyim.
S.D: Nereye gidiyor bu sohbet? Oldu olacak yatın bari!
Siz, Nükhet Hanım’ın ‘mesafeli ilişkiler’ önerisine katılıyor musunuz?
S.D: Evlilik monotonlaştığında çiftler birbirlerinin fikirlerini beğeniyorsa olay devam ediyor. Sırf sekse bağlıysa sürmüyor. 18 yıl süren beraberliğim oldu. Her an biteceğini bildiğim için canlı canlı geçti. Evlenseydik 20 sene sürmezdi.
Ben bir röportajınızda “Aseksüelim” dediğinizi hatırlıyorum...
S.D: Bir muhabir kadın zorla söyletti. Öyle bir şey yok!
Çocuk sahibi olmayı istediniz mi hiç?
S.D: Memurken düşündüm. Bir birlikteliğim vardı. Yan yana çalışıyorduk. Ama Huysuz Virjin işi çıktı. Para kazanmam lazımdı. O da daha önce evlenip ayrılmıştı ve hak verdi.
Sonra?
S.D: Evlenmeye niyet ettiğim tek kişi oydu. Ama sonra bir kolorduyu doldurmaya yetecek kadar aşk yaşadım!
‘NÜKHET HANIM TEYZE’
Birbirinize baktığınızda ne görüyorsunuz?
S.D: ‘Nükhet Hanım Teyze’ görüyorum. 83 yaşımdayım. O da herhalde benden birkaç yaş küçüktür!
N.D: Ben bakınca bir abide görüyorum.
S.D: Bak ya. Bu Nükhet beni sever. Evinde davet yapar, bir sürü pastalar börekler yapar. Artanları atmaz. Bana getirir. Sarhoş kusmuğu gibi bir tabak yapar. O derece bir sevgi!
N.D: Artanları değil canım. Ayrı bir tabak yapıyorum. Yemezsin diye o kadar koyuyorum.
İkiniz de yıllardır hep aynısınız. Nedir genç ve enerjik kalmanın sırrı?
N.D: İşimize olan aşk.
S.D: Her şey boğazdan geliyor. Beni evde görsen ya koyun ya kuzu dersin. Yeşilliğin bütün çeşitlerini yerim. Bir de hareket etmek lazım.
YAPTIĞIM İŞ GÜNAH DEĞİL
90’larda kliplerde lezbiyenlik işleniyordu. Şimdi Huysuz Virjin, RTÜK’ü rahatsız ediyor. Muhafazakârlaşıyor muyuz?
S.D: Orası kesin.
Peki bu, işlerinize nasıl yansıyor?
S.D: Muhafazakâr bir ailede büyüdüm. Ama yaptığım işin günah olduğunu düşünmüyorum. Bir izleyici “Kanserim ve bunu unuttuğum tek yer senin şovun” diye telefon ediyor. Bundan güzel bir laf olabilir mi?
N.D: Muhafazakârlaşsak da biz çizgisi değişmeyen artistleriz. Bunca yıl ne kıyafetim, ne duruşum değişti.
Gelinen nokta sizi korkutuyor mu?
N.D: Sadece üzüyor. Sanat yasaklarla icra edilemez.
Umudunuz var mı?
S.D: Fazla umutlanmaya yaşım müsait değil. Sadece “Allah iyi etsin” diyorum. Ben insanları dertlerinden uzaklaştırmayı görev edindim. Bu programı da “70-80 kişi ekmek yiyecek” dediler diye kabul ettim.
HANDE ATAİZİ ESPRİ YAPMAZ, DANS ETMEZ
Hande Ataizi sizinle birlikte jürideydi. Onun yerine Nükhet Hanım’ı istediğiniz doğru mu?
S.D: Nükhet bir arkadaşından borç almış. Çok üzüldüm. Durumu iyi değil diye düşündüm. Yardımcı olmak istedim! (Gülüyor)
Hande Ataizi’ni istemediniz mi yani?
S.D: Şekerim sen işin iyice b.kunu çıkardın! İstemedim diye bir şey yok. Ama Hande Ataizi espri yapmaz, dans etmez, şarkı söylemez... Şık giyinen güzel bir kadın olarak oturur. Biz jüride başka şeyler istiyoruz.
Jüri patlamasında sizin farkınız ne olacak?
N.D: Jüri olmak bilgiyi ve donanımı gerektirir. Bizde durum farklı. Üzerine oynanan bir yarışmacı varsa sesi karga gibi dahi olsa, jüri “Tüylerim diken diken oldu” diyebiliyor.
S.D: Ona da “Git ağda yap tüylerini o zaman” derler.