İzmir Üniversitesi İşletme Bölümü Başkanı Doç.Dr. Emin Akçaoğlu, "Üniversitelerin endüstri ile entegrasyonunu artıracak, araştırma geliştirmeye daha fazla kaynak ayrılmasını sağlayacak yeni sektörlerin gelişmesine ihtiyacımız var” dedi.
Merkezi Londra’da bulunan CEBR (Center for Economics and Business Research) tarafından yayımlanan Dünya Ekonomi Ligi Raporu’na göre, dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olma konumu iki basamak gerileyen Türkiye’nin 2023 hedefini değerlendiren İzmir Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Doç. Dr. Emin Akçaoğlu, ekonominin rekabet gücünün ancak üniversite-sanayi işbirliğini geliştiren ve daha fazla kaynağı araştırma geliştirmeye yönlendiren bir yapısal dönüşüm sonrasında mümkün olabileceğini söyledi.
İzmir Üniversitesi İşletme Bölümü Başkanı Doç.Dr. Emin Akçaoğlu, Dünya Ekonomi Ligi Raporu’na göre 2014 yılında 17’nci sıradan 19’uncu sıraya gerileyen Türkiye ekonomisinin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alma hedefini değerlendirdi. Türkiye ekonomisinin yapısal dinamiklerinin 2023 hedefine elverişli hale getirilmesi gerektiğine vurgu yapan Akçaoğlu, “Dünya ekonomisi bağlamında rekabetçi bir konum elde etmek, önde gelen ekonomilerden biri olmak istiyorsak daha çok yaratıcılık gerektiren ve yüksek teknolojiye dayanan endüstriyel sektörlerinin gelişmesine ihtiyaç var” dedi.
Milli gelir bakımından Türkiye’nin dünya ekonomi liginde iki basamak gerilemesini son dönemde liranın dolar karşısındaki değer kaybının bir sonucu olarak değerlendiren Akçaoğlu; bununla birlikte 2023’te ilk 10 ekonomiden biri olma hedefi için Türkiye ekonomisinin üretken kapasitesini artırıcı önlemlerin alınması gerektiğini söyledi. Bu hedefe erişme sürecinde, inşaat sektörünün lokomotif pozisyonuna dayalı geleneksel yapının yetmeyeceğine; büyümenin ancak yaratıcılığa dayanan yeni sektörlerle desteklenmesi gerekliliğine dikkat çeken Doç. Dr. Akçaoğlu, “Üniversitelerin endüstri ile entegrasyonunu artıracak, araştırma geliştirmeye daha fazla kaynak ayrılmasını sağlayacak yeni sektörlerin gelişmesine ihtiyacımız var” dedi.
EKONOMİK DİNAMİKLERDEKİ DEĞİŞİM İSTİHDAMI ARTIRIR
Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisi içindeki konumunu belirleyen temel bileşenlerin dünya standartlarında yetiştirilen mühendis ve teknisyen sayısı gibi kriterlerle belirlendiğini hatırlatan Akçaoğlu, “Kore gibi dünyada öne çıkan ekonomilerin başarılarını bu yöndeki çalışmalara dayandırdıklarını görüyoruz. Sadece bir yılda alınan patent sayısındaki farka bakılması bile bu konuda fikir verici olabilir” diye konuştu. Akçaoğlu, üniversitelerden mezun olan gençlerin uzun süre işsiz kalmasının temelinde ise ekonomik büyümeyi sağlayan unsurların istenilen düzeyde istihdam yaratmaya elverişli olmamasının yattığını dile getirdi.
TEKNOLOJİK ATILIMI GERÇEKLEŞTİRECEK BİR EKOSİSTEM OLUŞTURMALI
Türkiye’nin 2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelebilmesi için teknolojik atılımı mümkün kılacak bir ekosistemin oluşturulması zorunluluğunu vurgulayan Akçaoğlu, “Üniversiteleri, endüstriyel tesisleri, araştırma laboratuvarları ve mantalitesi ile kendi kendisini besleyen ve her parçasının sağladığı katkı nispetinde karşılığını alabildiği bir ekosistem yaratmalıyız. Bunu yapamazsak, sadece münferit çalışmalarla Türk ekonomisini dünyanın en önde gelen ekonomileri arasına sokmak çok mümkün gözükmüyor. Bunun için de çok iyi organize olmalı ve Uzakdoğu Asya ülkeleri gibi örneklerden yararlanmalıyız” dedi.