"Recep arkadaşımla birlikte saat 07.00'de rutin olarak balığa çıkmıştık. Biraz mesafe kat ettik. Yaklaşık 7 mil açıklarda turuncu renkli bidonu fark ettik. Çevreye daha dikkatli bakınca can yelekli insanları gördük. Yanlarına gittik, tekneye aldık. Sahil Güvenlik ekiplerini de aradık. Tekne ağırlaşınca yakınımızdaki bir trol teknesinden yardım istedik. Kurtardığımız bu kişileri trol teknesine aktardık. Mültecilerin batan teknede çoluk çocuk daha fazla insanın bulunduğunu söylemesi üzerine başka birileri var mı diye çevreyi aramaya başladık. Avlanmaya çıkarken denizde sıkça can yeleklerine rastlıyorduk. Denizden topladığımız kaçaklardan 1.5 mil mesafede denizde yine can yeleği gördük. Recep arkadaşımla can yeleğine ilerledik. Yaklaştıkça gördük ki içinde bebek var. İlk etapta öldüğünü sandık. Ne olursa olsun Ölü ya da canlı alacaktık tekneye. Elimizdeki takıçla can yeleğini kendimize doğru çekmeye başlayınca bebek inleme sesi geldi."
O an çok farklı duygular içine girdiğini söyleyen Gümran, "Sevinmenin çok ötesinde. O an panikle birlikte ne yapmam gerektiğini düşündüm. Hemen üzerindeki kıyafetleri çıkardım" dedi. Cenal Gürman sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü hipotermiye bağlı donma tehlikesi geçirdiğini anladım. Yan yatırmaya çalıştım, ağzında su vardır diye. Bütün elbiselerini çıkardıktan sonra temiz bir battaniye sardım. Ardından ısınması için kaptan köşküne götürdüm. Bu arada Sahil Güvenlik geldi. Ekiplere teslim ettik. Ölümlerin en acısı boğulmadır. Bir çocuğu kurtarmanın verdiği mutluluk hiçbir şeye değişilmez. Recep arkadaşımla çok mutluyuz, gururluyuz. 16 canı kurtardığımız için mutluyuz. İnşallah bu da bir daha tekerrür etmez son bulur."