İşte Ayşe Arman'ın o yazısı:
Olayı biliyorsunuz. Her iki tarafın görüşlerini aktardım. Tecavüzle suçlanan Profesör H.B.’yle konuşmak istedim, olmadı. Avukatı onun yerine kendi açısını aktardı.23 yaşındaki veteriner hekim Ç., ailesiyle önce karakola gidiyor. Rapor alması için çevre hastanesine sevk ediliyor. Orada aldığı raporda, sperme benzeyen morfolojik hücreler tespit ediliyor... Zaten H.B. bunun üzerine tutuklanıyor. Sonra devreye avukatı Erol Yılmaz Aras giriyor, adli tıp raporu alınıyor. Bu ikinci raporda sperme rastlanmıyor. Ama kızın o gece giydiği pantolonundaki DNA örnekleri hocanınkiyle eşleşiyor. Anlattıkları aşağıda, okuyun siz karar verin...
- 23 yaşındaki veteriner hekim Ç. hangi gerekçeyle hocayla dertleşmek istemiş? Ne konuşmak istemiş?
“Ailemle problemlerim var. Buradakiler de beni aşağılıyor. Bir de ekonomik sıkıntılarım var!” demiş. Aylık maaşı 2800 liraymış, zam istemiş. O da “S. ile konuşurum, para pul işlerini o düzenliyor. 6 ayın sonunda sana bir düzenleme yaparız!” demiş. Bütün konuşma bu. Hoca’ya defalarca sordum, “Hocam, savcının yanına gidiyorum. Eğer bu kızla aranızda cinsel bir ilişki olduysa söyle!” dedim. “Çünkü ben seni adli tıpa göndereceğim, delillerin toplanmamış!” O da “Benim bir tek kızım var ve onun üstüne yemin ediyorum, cinsel ilişkiye girmedik. Hiçbir şey olmadı aramızda!” dedi.
- Kameralarda Profesör H.B. ile S., genç veteriner hekim Ç.’nin başında görülüyor, kıza serum mu, kokteyl mi artık neyse bir şey verirken...
Evet.
- O sırada Hoca hani kusmuştu, hani kötüydü? Hangi ara iyileşti?
Ayşe Hanımcığım, önce Hoca’ya serum verildi, Hoca kendine geldi.
- Kız o sırada neredeydi?
İkisi aynı katta. Bu arada kamera kaydının dökümü yapılmış. Uzman bilirkişi bütün hepsini tek tek resimlemiş ve sonunda vardığı sonuç şu: “Ne cinsel saldırı ne tehdit ne de tecavüz eylemine rastlanmamıştır!”
- Görünen kısımda rastlanmamış olabilir tabii...
Ama kızın bir çığlığı, bir feryadı da yok. Bu nasıl tecavüz? Ç., ilk ifadesinde S.’den şikâyetçi. “Ailemi aramama izin vermedi!” diye...
- Söyledi bana. Sonra savcılığa gidiyor, “Ben baygındım, S. de bana tecavüz etmiş olabilir!” diyor...
Bu neden biliyor musunuz? 3 tane avukat değiştiriyorlar. Her biri, kızın ifadelerindeki mantıksızlığı kavradıkça, içini doldurmak için senaryoda değişiklik yapıyor.
- Peki niye yapıyorlar sizce bunu? Hoca’yla alıp veremedikleri ne var?
Ayşe Hanımcım, dünya çapında biri Hoca. Jetle alıp Dubai’ye götürüyorlar. Veteriner Derneği’nin de fakültenin de bu işi fırsat bilip Hoca’nın peşine düşmesinin nedeni bilimsel kıskançlık...
- Peki sabah ne oluyor?
S., Hoca’ya telefon açıp diyor ki “Hocam bu kız, ‘İç çamaşırımda kan gördüm. Hoca ben baygınken bana tecavüz etmiş olabilir. Zaten hakkında da cinsel istismar dedikoduları olan biri’ diyor...” Hoca da kliniğe geri geliyor.
- Bu arada söyler misiniz, Hoca hakkında neden sürekli bu tür haberler çıkıyor? Kardeşi meslekten men ediliyor. Kendisi hakkında da bu tür cinsel istismar suçlamaları var, o para cezasıyla yırtıyor... Bu da mı bilimsel kıskançlık?
Bakın, o haberleri ben de okudum. İftira onlar! Birkaç kere bu konuda şikâyetler olmuş ama yargısal bir sonuca ulaşmamış...
- Yargısal sonuca gitmemesi hepimiz biliyoruz ki olmadığını göstermiyor. Bir de şunu anlamıyorum: Kızın annesi arıyor. Hoca konuşuyor telefonda, “Ameliyatta” diyor. Neden yalan söyleme gereği hissediyor? Neden “Kızınızla alkol aldık, ikimiz de çok fena olduk, şu anda baygın kızınız, serum veriyoruz” demiyor? Doğrusu buysa...
O konuda kızın beyanı farklı, hocanın beyanı farklı, S.’nin beyanı farklı.
- İyi de orada bir kız var. Kızın annesi kızına ulaşmaya çalışıyor. Ulaşamıyor. Kız telefonunu istiyor. Neden annesiyle konuşturmuyorlar? Neden alıp kızı evine yollamıyorlar? Neden hastaneye göndermiyorlar? Bana tuhaf geliyor.
Bunların tuhaf gelmesi kadar normal bir şey yok. Ama aslında her şey doğal akışında gelişmiş. Daha önce de söylediğim gibi, serum verildikten sonra kız, zaten gece nöbetçi diye hastanede kalıyor. Onu alıkoyan yok... Kızın ailesi baskıcı bir aileymiş. Belki kızın başının derde girmemesi için annesine söylememiş olabilir. Bunları müvekkilimle konuşmadım.
- Sabah ne oluyor peki? Neden bu kızı jinekoloğa götürüyor?
Jinekoloğa gitmek isteyen kendisi. Kimse onu zorlamıyor... Kızın talebi doğrultusunda hoca, jinekoloğu arıyor. Acilen saat 10 buçuğa randevu alıyor. Arabasıyla kızı götürüyor. Hakkında söylentiler olduğu için kız durumdan şüpheleniyor, hoca da bu işin aydınlanmasını istiyor.
- Nasıl yani? Ç. “Siz bana tecavüz etmiş olabilirsiniz! Bu iş aydınlansın diye bir jinekolog tarafından muayene edilmek istiyorum!” mu diyor?
Evet. Talep kızdan geliyor.
- Ben bir mantık bulamadım bu söylediklerinizde...
Valla 12 saat niye orada kaldığının cevabını da bulamıyorsunuz. Bu olayda hiçbir noktada doğru düzgün mantık yok ki bu noktada bulasınız...
- Siz şunu mu demek istiyorsunuz: “Kız alkolü fazla aldı. Bir tür içki koması gibi bir şeye girdi. Bunlar da onu uyandırmak için serum verdi. Kızın paranoyak bir yapısı var. Dedi ki ‘Ben baygınken bana ne yapıldığını bilmiyorum, tecavüz etmiş olabilirsiniz!’ Adam da diyor ki ‘Hayır kardeşim ben sana dokunmadım bile!’...” Bu mu?
Evet. “Eğer böyle bir iddian varsa, gidelim doktora muayeneni yaptıralım!” diyor. Muayene de hemşire odadayken yapılıyor. Muayene bitiyor, jinekolog doktor, “Her şey normal. Hiçbir şey yok!” diyor.
- Ben jinekolog olsam derim ki “Şikâyetiniz nedir? Bana neden geldiniz?” Kız ne diyor? “Bu adamın bana tecavüz edip etmediğini bilmiyorum. Beni bir muayene eder misiniz?” mi diyor?
Aynen öyle. Hoca diyor ki “Hanımefendinin kafasında böyle bir kuşku var. Olup olmadığı konusunda kendisine bakın ve cevap verin!” Söylenen bu.
- Sonra?
Tedaviden sonra hiçbir şey olmamış gibi çıkıyorlar. Hoca, 300 lira tedavi masrafını veriyor, kıza da 50 lira da taksi parası verip gönderiyor.
- Kız eve gidiyor, uyuyor. Sonra annesi ve babasıyla şikâyetçi oluyor...
Evet. Benim iddiam şu: O geçen 9 saat içinde kız, ceza hukuku bilen birileriyle buluştu. Ve bir senaryo yazdılar. Kız ondan sonraki süre içerisinde, 3 avukat grubu değişiyor. Çok acemice bu şikâyeti planlıyor.
- Peki neden yapsın kız bütün bunları? Kendi de zor duruma düşüyor...
Çok açık değil mi? Para için! Cezaevindeyken avukatı geliyor. “Biz bu kızla konuştuk, ona inanmadık. Eğer bize yüksek para verirseniz sizi beraat ettiririz!” diyor hocaya. Tabii ki para için Ayşe Hanım. Akademik çevre, hocaya bilimsel kıskançlıktan dolayı saldırıyor. Kızın da gayesi para! Başka ne olabilir?
- Kız para için “Bana tecavüz etti!” diyor yani...
Kesinlikle evet! Aklımıza gelen başka bir şey yok.
- Peki o zaman şunu nasıl açıklıyorsunuz: Kız ailesiyle karakola gidiyor, sonra çevre hastanesine... İlk raporda sperme benzeyen morfolojik hücreler tespit ediliyor...
Bakın, ondan sonra de bir adli tıp raporu var. O raporda da sperme filan rastlanmıyor! Üstelik o, bir heyet raporu. Çevre hastanesindeki ise bir tek doktorun raporu. Zaten o raporla, Hoca, adli tıpa gönderilmeden tutuklanıyor. Aslında burada haksızlığa uğrayan Hoca! Mutlaka adli tıp doktorundan teyidinin alınması lazımdı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın en tecrübeli kadın savcılarından birine düştü dosya. Gittim ona, “Resmen infaz edilmiş Savcı Hanım” dedim, “Benim müvekkilim adli tıbba gitmemiş. Kızın raporundaki bulgu sağlam değil!” Ekledim, “Kızın kamera kaydında da cinsel saldırı yok!” deniyor.
- Siz bütün bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burada bir kasıt var. Burada bu adama karşı kurulan aleni bir tezgâh var.
- Peki Ç.’nin o gece giydiği formanın üzerinden alınan örneklerde hocanın DNA’sıyla uyuşma vardır deniyor. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Bakın efendim, bunlar oturmuş içki içmişler, bir saat sohbet etmişler. Konuşan iki insanın bile tükürükleri birbirine geçebilir. Hoca’nın DNA’sının kızın pantolonunda çıkması cinsel saldırı işareti değil. Aralarında zaten bir temas var, bunların bir saat birlikte olup içmişler.
- Tükürdüler mi yani birbirlerine? Nedir o sperm değilse, tükürük mü?
Olabilir efendim! Coşkulu konuştu tükürdüler, sarıldılar, resim çektiler, selfie yaptılar biz onu bilemeyiz ki...
- Ben hâlâ müvekkilinizle konuşmak istiyorum...
Müvekkilimin bu konuda daha önce yaşadığı acılar var. Şu anda da devam eden soruşturmada, riskimiz devam ediyor. Takipsizlik kararını henüz almadık. Şu aşamada müvekkilim basına konuşamaz. Ama biz sizinle muhatap olup, kamuoyunda da aklanmasını istiyoruz.
- Ben kimseyi ne aklarım ne tersini yaparım. Ben sadece insanların bana anlattıklarını aktarıyorum...
Elbette! Biz müsamaha istemiyoruz. Merhamet istemiyoruz, sadece adalet istiyoruz.