Sinem Öztürk "Şiddetin en eğrını gördüm"

Fettan kadın rollerinin aranan ismi, televizyonun yeni kötüsü olarak anılırken yaşadığı boşanma uzun süre magazin gündemini meşgul eden Sinem Öztürkboşanmasının perde arkasına her şeyi anlatttı.

Sosyal medyada size yerden yere vuruyorlar...

- O kadar çok hakaret geliyor ki. “Ağzını asfalta sürmek istiyoruz”, “ishal ol tuvaletten çıkama” diyen de var, “Gerçekte iyi bir insan mısın?” diye soranda. Galiba bedduaları da tutuyor. Şu sıralar başıma kötü şeyler geliyor.

Ekranda kötü karakter olmanın cazibesi ne?

- Kötü ister istemez daha seksi, kadınsı ve fetiş oluyor.

Sizin için de bu geçerli mi?

- Kötü ya da iyiden ziyade, kadın yaş aldıkça daha dişi oluyor. Normal hayatta bazen erkek çocuğu gibiyim. Dolayısıyla rol sayesinde kadınsı olmak hoşuma gidiyor. Aslında ben de kadınlığımı son dönemde canlandırdığım kötü karakterler sayesinde yeniden keşfettim diyebilirim.

Seks konuşmak sizin için tabu mu?

- Hayır. Seks hayatın içinde doğal bir şey. Aşkla da bir bütün. Hem kafanın hem de gönlünün bir olması zor da olsa yakalanabiliniyor. Benim için daha çok eğlenmek ve huzur ön planda. Huzuru bulunca da vücut ritmin kendini buluyor.

ŞİDDETİN EN AĞIRINI GÖRDÜM

Bir sene önce boşandınız. Sonrasında sebeplerini konuşmadınız. Söylendiği gibi şiddet mi gördünüz?
- Evet. Sözlü şiddet gördüm. Bu durum fiziksel şiddetten de bazen daha ağır olabiliyor.

Boşanma nedeni bu muydu?

- Evet ilişki içindeki sözlü şiddetler. Aslakaldıramayacağım tek şey saygısızlık. Tabii sabırlı davrandım ve bir daha olmaması için uyarıda bulundum. Ama onun tarzı buydu. Hep düzelir diye düşünüp bahaneler buldum. Ama emin ol kimse düzelmiyor. Sonra bir sabah kalkıyorsun ve ‘ben neredeyim bu hayatımı yaşayacağım’ diye düşünüyorsun. Kalp atışların hızlanıyor ve kaçmak istiyorsun!
Bu yaşadıklarınız erkeklere güveninizi etkiledi mi?
-Tabii daha zor güveniyorum artık. Hemen adım atmamaya çalışıyorum. Kendi yalnızlığımı sevmeye başladım.

İki evlilikten sonra bir daha evlenmeye tövbeli misiniz?

- Hayır. Hayatımda kimse yok ama eğer doğru insan olursa yarın evlenebilirim. Yaşadıklarıma üzülmektense kendime yaşam tecrübeleri çıkarıyorum.

Yıllardır başrolünde olduğunuz işlerin ana teması aşk. Çözdünüz mü aşkı?

- Aşk karşındankinin seni sevdiğinden emin olana kadar geçen o heyecanlı süre. Mazoşist bir şey. Acısı bile özlenen tek duygu. Mesala ben hayatımda benim olmayan birini çok sevdim. Onun beni sevip sevmemesinin hiç bir önemi yoktu. Hayatımızı farklı yaşamayı seçtiğimiz için de şu an dostum.

‘Kiralık Aşk’taki gibi artık aşklar kiralık mı?

- Evet. Artık gerçek aşk az, kiralık aşk çok. İnsanlar mutlu görünüyor ama içlerine girdiğinde gerçekler görüyorsun. Kimse sorumluluk almak istemiyor. Her şey kiralık.

GERÇEK AŞK AZ KIRALIK AŞK ÇOK

Eskiden aşkı kiralayan erkeklerdi şimdi roller değişti mi?

- Evet artık erkek ve kadın yer değiştirdi. Kadınlar erkekleşti. Saf duygular bitti. Her şey menfaate döndü.

Siz kiralık bir aşk yaşar mısınız?

- Hayır. Aşk gelir ve esir alır. Tamamen aşkın elindeyiz bizim ona yapacağımız bir şey yok.

BEŞ YIL REJİ YAPTIM

Mudurnuluyum ama İstanbul’da doğdum. Babam serbest meslekle ilgileniyor, annem ressam. Bir erkek kardeşim var. Ortaokul yıllarımda voleybol oynuyordum. Sonra babam arkadaşının tiyatro grubundan bahsetti. Ve orada başladım. Ardından Marmara Güzel Sanatlar’da sinema okudum. Beş yıl reji yaptım. Televizyonda ‘Arka Sıradakiler’ de beş yıl rol aldıktan sonra sırasıyla ‘Huzur Sokağı’, ‘Hayat Yolunda’ ve ‘Kiralık Aşk’ geldi.

Kendimde en çok omuzlarımı ve bacaklarımı beğeniyorum.

Hiç tek gecelik ilişkim olmadı. Tercih meselesi, insanlar nasıl mutlu oluyorlarsa öyle yaşamalı...  

Diğer Haberleri