Küçükçekmece Gölü’ndeki balık ölümleri pazartesi akşam saatlerinde görüldü. Özellikle Mimar Sinan’ın 1560 yılında inşa ettiği Taş Köprü çevresinde görülen toplu balık ölümleri mahalle sakinlerini tedirgin etti. Bazı vatandaşlar göldeki balık ölümlerini cep telefonları ile görüntüleyerek sosyal medya hesaplarında paylaştı. Balık ölümlerinin artması üzerine göle salı sabahı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Hizmetleri Müdürlüğü Kıyı Temizleme Ekipleri sevk edildi. Sabah erken saatlerinde göl kenarında ve tarihi köprü çevresinde ölü balıkları ellerindeki uzun saplı filelerle toplayan ekipler, öğle saatlerinde temizleme işlemini büyük ölçüde tamamlayarak Küçükçekmece Gölü’nden ayrıldı.
Göldeki toplu balık ölümleri üzerine inceleme yapan İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay, göldeki sudan numuneler alarak birtakım analizler yaptı. Yapılan analizlerde gölde bulunan ve su içindeki organizmalar için de önemli unsurlardan biri olan oksijen seviyesi en az 7 olması gerekirken 4 çıktı. Ayrıca ölen balıkların gümüş, kefal, kaya balığı ve deniz iğnesi gibi türlerden oldukları bildirildi. Küçükçekmece gölündeki kirlilik kötü koku ve toplu balık ölümlerine rağmen bazı vatandaşlar gölde olta ve misina atarak balık avlamaya devam ediyor. Göl çevresindeki bazı çocukların da kıyıya vuran ölü balıkları elleri ile toplayarak bir poşet içine koydukları görüldü.
“GÖZÜMÜZ GİBİ BAKMAMIZ GEREKEN BİR YERİ BİZ ATIK DEPOSU OLARAK GÖRMÜŞÜZ"
Göldeki kirlilik ile artan balık ölümlerinin ilişkili olduğunu belirten Albay, “Küçükçekmece Gölü, Küçükçekmece ve Avcılar ilçeleri arasında yer alıyor ama aslında birçok ilçe atıklarını yıllarca buraya vermiş. Çok ihmal edilen bir göl aslında. Gözümüz gibi bakmamız gereken bir yeri biz atık deposu olarak görmüşüz. Her yıl aşağı yukarı bu ölümler görülüyor. Oksijensizlik ve ne yazık ki atık deposu haline getirdiğimiz göl, bizden öcünü alıyor. Balık ölümleri de gördüğümüz kadarıyla en fazla gümüş balığı. Aslında bu balık, kirliliğe göreceli olarak dayanıklı bir balık. Gümüş balığı öldüğü zaman düşünmeliyiz. Bu ne demek. Demek ki halk sağlığı açısından gölde cidden bir sıkıntı var. Etraftan balıkları toplayan çocuklar var. Bunları eğer satıyorlarsa büyük önlem almak lazım. Halk sağlığı bakımından da tehdit oluşturabilir. Bu toplanan balıkların halka gitmesi de olası" şeklinde konuştu.
“HEM SU KALİTESİ HEM DE BİYOÇEŞİTLİLİK BAKIMINDAN GÖL BİTMİŞ DURUMDA"
Kontrolsüzce atıkların göle verildiğine şahit olduklarını belirten Albay, “Bunları artık durdurmak lazım. İstanbul’un ortasında bir bomba diyorum ben bunlara. Bu su 4. sınıf kalitede bir su. İstanbul’un ortasında böyle bir suyu tutmak, restore etmemek risk. Bizim yaptığımız bir çalışmaya göre, bundan sonra başka atık gelmese bile 30 yıl süresince bu gölü besleyecek miktarda dipte azot fosfor var. Bunu iyileştirmek lazım. İstanbul’un ortasında böyle bir su kütlesi bize hakikaten yakışmıyor. Halk sağlığı açısından her yıl tehdit oluşturuyor. Bunu bir şekilde çözmemiz lazım. Kentin ortasında bir göl burası. Başka bir yerde olsa herhalde bu golün etrafında çok güzel şeyler olur ama biz buna bakamıyoruz. Hem su kalitesi hem de etraftaki biyoçeşitlilik bakımından göl bitmiş durumda. Bakın bitmek üzere demiyorum. Göl bitmiş durumda. Bu gördüğünüz balıklar da kirli suya dayanıklı türler olduğu için biraz daha tahammül etmeye çalışıyor onları bile öldürüyoruz" ifadelerini kullandı.
“UÇAN KUŞLAR VE YÜZEN BALIKLAR GÖRMEK İSTİYORUZ"
Küçükçekmece Gölü’nün ayrıca kuşların göç duraklarından biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Meriç Albay, “Burası kuş göçü olan bir yer. Kuşlar burada konaklıyor ve ürüyor. Onları da mahvediyoruz. Su kalitesi bozulunca ekosistem çökmüş oluyor. Oysa ki uçan kuşlar ve yüzen balıkları görmek istiyoruz. Bunu yapmak lazım. Bu da çok zor değil. Bir restorasyon çalışması ile golü 5 - 10 yıl içinde eski haline döndürebiliriz. Gölde maalesef balıkçılık yapıldığını da görüyoruz. Bunu mutlaka tarım il müdürlüğü önlem alıp balıkçılığı durdurması lazım. Hatta gölün detaylı bir şekilde inceleyip gerekirse yıl boyunca balıkçılığa yasaklamak lazım. Çünkü su kalitesi açısından sıkıntılı bir göl ve balıkçılık bakımından da gerçekten izlenmesi gerekiyor" dedi.
“BALIK ÖLÜMLERİNE KİMSE ENGEL OLAMIYOR"
Semt sakinleri de balık ölümleri nedeniyle tedirgin... Aynur Konakçı, “Gölün kirliliğinden her zaman her sene büyük balık ölümleri oluyor. Genelde temizlikleri yapılıyor ama yine de bu balık ölümlerine kimse engel olamıyor. Herkes üzülüyor, ben daha çok üzülüyorum. Eski hali daha güzeldi, her şey çok güzeldi. Şu anda daha ağırlık veriliyor temizliğine. Ben değil herkes rahatsız balık ölümlerinden. Ne de olsa o da bir can taşıyor" diye konuştu.
“YETKİLİLERDEN RİCA EDİYORUZ. ŞU İŞE BİR ÇARE BULSUNLAR"
Çevre sakinlerinden Necati Sağlam da, “Mutlu değiliz. Huzurlu değiliz. Bizim zamanımızda buradan turna balıkları çıkardı. O balıklar şimdi yok. Şu an üzüntü duyuyoruz bakın şu görüntüye. Balıklar zehirlenerek ve oksijensiz kaldıkları için ölüyor. Bu göl şimdi Avrupa’da olsaydı, süper yaparlardı burayı. Eskiden burada yarışlar yapılırdı. Şimdi hiçbiri yok. Yetkililerden rica ediyoruz. Şu işe bir çare bulsunlar" şeklinde konuştu.