Dijital İle Birlikte Tamamen Antika Olan Gramafonlar Hurdaya Düştü

Eskilerin bir tutkusu olan, geçmişten günümüze taşıdığı seslerle geleceğe çok büyük bir miras bırakan müziklerin seslendirildiği gramofonlar hurdaya düştü. Bir zamanlar deyim yerindeyse servet ödenen ve evlerin başköşesinde yerini alan gramofonlar şimdi hurdacıların el arabasında eski gözüyle bakılan evlerden meraklıların mekanlarına yol alıyor.
Zeki Müren, Yaşar Özen, Ajda Pekkan gibi ünlü isimlerin seslerinin kayıtlı olduğu her biri yarım asra aşkın anıları taşıyan plakların seslendirildiği gramofonlar hurdacılar tarafından sahiplerinden 15-20 liraya alınırken, meraklılarına 300 TL ile 1000 TL arasında fiyatlara satılıyor.
Hamiyet Yüceses, Muzaffer Akgül, Radife Erten, Semra Atalay, Mualla Mukadder hatta Zeki Müren gibi bir çok ünlünün adeta bütünleştiği gramofonların tarihçesi de oldukça ilginç. Sesleri tel, plak, bant gibi herhangi bir cisim üzerine kaydedip, daha sonra bunları dinlemek için kullanılan cihaz olarak tanımlanan gramofonun tarihi 1877’de Edison’un keşfettiği aletle başlar. Bu aletle bir diyafram, iğne ve iğnenin üzerinde gezdiği kalay yaprağı kullanıldı. Kaydetme ve dinleme işleri için iki ayrı sistem vardı. Bu zamana kadar fonoğraf olarak adlandırılan alet, 1885’te telefonun kaşifi Bell’in kaydetmede balmumu kullanarak geliştirdiği makina ile birlikte grafofon adını aldı. İlk defa Graham Bell’in kullandığı silindir disk üzerinde çalışan Alman Berliner, kaydetme sistemini geliştirerek plak üzerindeki çizintilerin derinliğine değil de yanlamasına olmasını sağladı. Berliner’in bu alanda kullandığı plakların ilkleri, üzerlerine balmumu sıkılmış çinko plaklardı. Grafofonun adı Berliner tarafından gramofona çevrilerek bu isimle patenti alındı. Berliner’in gramofona getirdiği yeniliklerin en önemlisi sadece bir plağa kaydedilebilme problemini ortadan kaldırarak kopyalanabilen plakları bulmasıdır.

Haberleri