Başbakanlık Kamu Güvenliği Teşkilatı eski Başkanı Doç. Dr. Ulvi Saran, Türkiye’nin, Avrupa güvenliğinde kilit bir konuma sahip olduğunu söyledi.
İstanbul Aydın Üniversitesi ve Avrasya Üniversiteler Birliği (EURAS) işbirliği ile düzenlenen, “Avrupa’nın Güvenliğinde Türkiye’nin Rolü” isimli sempozyum gerçekleşti.
İstanbul Aydın Üniversitesi ve Avrasya Üniversiteler Birliği (EURAS) işbirliği ile düzenlenen, “Avrupa’nın Güvenliğinde Türkiye’nin Rolü” konulu sempozyuma; Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) uzmanları, Avrasya Üniversiteler Birliğinden çok sayıda öğretim üyesi ve devlet yetkilisi katılırken, sempozyum STK’lardan da büyük ilgi gördü.
Başbakanlık Kamu Güvenliği Teşkilatı eski Başkanı Doç. Dr. Ulvi Saran’ın konuşmasıyla başlayan oturumda Saran, “Son yıllarda meydana gelen savaşların etkisinin tüm dünyada hissedildiğini ve terörle mücadelenin global bir sorun olduğunu belirterek, “Türkiye, Avrupa güvenliğinde bu sebeple kilit bir konuma sahiptir ve bundan sonra da bu konumunu sürdürecektir” dedi. Doç. Dr. Ulvi Saran, “Dünya’nın en problemli bölgesinde yer alan Türkiye, yaklaşık otuz yıldır kendi içinde de terör olayları yaşamasına rağmen bunu aşmayı başarabilen tek ülkedir. Dolayısıyla Türkiye’nin bu tecrübeleri ve işbirliği Avrupa’nın güvenliği için kilit özellik taşır” değerlendirmelerinde bulundu.
Sempozyumda konuşmacı olarak yer alan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı ve Avrasya Üniversiteler Birliği Başkanı Dr. Mustafa Aydın, “Türkiye’nin ekonomik, kültürel, tarihi ve coğrafi olarak dünyanın merkezinde olduğunu görüyoruz. Bunun için bazı sorumluluklar üstlenmek zorundayız. Avrupa, kendi güvenliği ve huzuru açısından Türkiye’nin bu coğrafyadaki yerinin farkında ancak farkında değilmiş gibi davranıyor. Türkiye’nin güvenlik bölgesi talebine olumsuz yaklaşan Avrupa, Suriye’ye komşu olsaydı nasıl bir tutum sergilerdi? Davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Türkiye, bu coğrafyadaki ülkelerle hem tarihi, hem siyasi, hem de değerleri bakımından ortaklık kuran tek ülke. Bu sebeple etrafındaki bütün olayları, olumsuzlukları absorbe etmek durumunda kalıyor. Yani amortisör görevi yapıyor. AGİT’in kurucu üyesi Türkiye, Avrupa’nın güvenliğine sigorta olurken, nedense Avrupa ile entegrasyona gelince dışlanıyor. Oysa güçlü bir Türkiye, Avrupa’nın tek güvencesidir” ifadelerinde bulundu.
AGİT akademisyenlerinin önemli isimlerinden ODTÜ Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ise sempozyumda, “Türkiye sağına baktığında Asya, soluna baktığında Avrupa’yı görüyor. Avrupa’nın güvenliğinde bu açıdan iki önemli ülke vardır. Biri Türkiye diğeri ise Rusya. Bu iki ülkenin yanlış yöne gitmesi Avrupa’nın güvenliğini yok eder. Dolayısıyla bu iki ülkeyi dışlamak, Avrupa’nın en ciddi sorunudur” sözlerini kullandı.
European Security Dergisi Editörü Prof. David J. Galbreath ise Avrupa’nın; Ortadoğu ve Kuzey Afrika konusunda bir yönü olmadığını, Arap Baharıyla ilgili nasıl bir politika geliştirmesi gerektiğini bilmediğini, Mısır’daki darbeyle ilgili kafasının karıştığını, İsrail-Filistin ve Suriye sorunu gibi konularda politika geliştiremediğini belirterek bu çerçevede Türkiye’yi doğru şekilde konumlandırmak gerektiğini söyledi.
Sempozyumda ayrıca AGİT Başdanışmanı-Büyükelçi Prof. Dr. Friedrich Tanner, İstanbul Aydın Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özüm Sezin Uzun, AGİT Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Dr. Frank Evers ve Kırgızistan AGİT Akademisi Başkan Yardımcısı Dr. Shairbek Juraev gibi önemli isimler de yer aldı. Uluslararası alanda AB ve NATO’nun nüfuz alanının genişlemesiyle AGİT’in etkisinin azaldığı anlatılan sempozyumda; Avrasya Bölgesinin jeopolitik konumundaki değişiklikler ile Rusya’nın reddedici ve inatçı tutumunun Türkiye’nin konumunu daha da önemli hale getirdiği belirtilirken, Türkiye’nin bölgedeki çatışmaları bitirmek ve barışı sağlamak konusunda çok aktif ve etkili olduğu da konuşuldu.