Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) AİDS Çalışma Grubu Dr. Taner Yıldırmak, AİDS vakalarında titiz olmaları gerektiğini belirterek, “Cerrahi branşlardaki hekimler halen hastalığın kendilerine bulaşmasından çekinmektedir” dedi.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) AİDS Çalışma Grubu Dr. Taner Yıldırmak, AİDS’le ilgili açıklama yaptı. Yıldırmak, yaptığı açıklamada AİDS’in en çok erkeklerde görüldüğünü belirterek, “Türkiye’de AİDS hastalığının görülme sıklığı düşük olmasına rağmen, yeni olgu sayısı her yıl artıyor. 1985’ten Aralık 2013’e kadar Sağlık Bakanlığı’na toplam 7 bin 606 HIV/AİDS vakası bildirildi. 2013 ise 1391 ile en çok olgunun ortaya çıktığı yıl. AİDS’ten etkilenen bireylerin yüzde 82’si erkek ve enfeksiyon en sık 30-39 yaş aralığında görülüyor. 2014 yılının ilk 6 ayında, 632 yeni olgu belirlendi olup; bu sayı bir önceki yılın aynı dönem sayılarından daha fazla. Her geçer yıl artış gösteren AİDS hastalığının takip ve tedavisi, hastalığın kontrol altına alınması açısından önem taşıyor” dedi.
Dr. Taner Yıldırmak, HIV enfekte hastaların takibini üstlenecek asistan ve uzmanların eğitiminin önemli olduğunu kaydederek, “Bu kurs infeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji asistanlarına ve HIV infekte hasta takibi üstlenecek uzmanlarımıza becerilerini geliştirebilmeleri için güncel temel bilgilerin aktarılmasını amaçlamaktadır. Hastayla ilk karşılaşmada kendisi ve yakınlarına danışmanlık verilmesi, hastanın hastalığı kabullenmesini, doğru algılamasını ve işbirliğini sağlamak önde gelen zorluklardır” şeklinde konuştu.
Dr. Taner Yıldırmak, AİDS’li tanımı yerine HİV ile yaşayan ya da HİV pozitif kişi denilmesinin tercih edildiğini belirterek, “En önemlisi toplumdaki ayırımcılık, damgalanma ve dışlanmadır Damgalanma ve ayrımcılığın yok edilmesi ile birlikte hastaların erken tanı ve tedaviye ulaşması sadece kendi sağlıklarını koruma değil toplumda infeksiyonunun yayılımını da engelleyeceği için çok önemlidir. Bunların hasta üzerinde yarattığı baskılar tedavi başarısını olumsuz etkileyebilmektedir. Hastalığın teşhis ve tedavisine verilen önem tek başına yetersizdir. Hastalıktan korunma bilincinin topluma aşılanmasında ve yeni kuşakların sistematik eğitilmesinde, hassas ve ulaşılması zor grupların özel proje ve desteklerle korunmasına yeterli önem verilmemektedir ve sorunlar vardır” dedi.
CERRAHLAR HİV’İN KENDİLERİNE BULAŞMASINDAN KORKUYOR
Sadece hastayı takip eden uzmanların değil, her branştan hekimin titiz, yapıcı ve sabırlı bir yaklaşım göstermesi gerektiğini ifade eden Taner Yıldırmak, “Sadece takip eden uzmanların değil her branştan hekimin bilinçli, titiz, yapıcı ve sabırlı yaklaşımı hastanın takip ve tedavi süreçlerinin başarıyla sürdürülmesinde kritik önemdedir. Özellikle cerrahi branşlardaki hekimler halen hastalığın kendilerine bulaşmasından çekinmektedir. Tedavide amaç hasta kanında virüs yükünün baskılanması ile bağışıklık sistemindeki eksikliğin mümkün olduğunca normal düzeye getirilmesidir. Hekim olarak döneme ve çalışılan kuruma göre kendine özgü sorunlar olabilir. Bu hasta grubunun izleyecek hekimlerin güncel bilgileri yakın takip etmesi, özveri ve sabırla davranmaları gerekmektedir” diye konuştu.