İLAB Holding iştirakı Steelorbis tarafından düzenlenen ve 2006 yılından bu yana; 800 farklı firmadan, 3500 farklı temsilciyle Türk çelik piyasasını bir araya getiren SteelOrbis 9. Çelik Konferansı-Küresel Pazarlarda Yeni Ufuklar adıyla İstanbul Asia Mariot Otel’de gerçekleşti.
Uluslararası konuşmacıların sunumları ve global çelik piyasasından önemli oyuncuların katılımıyla gerçekleşen konferansta, küresel pazarları inceleme ve tanıma fırsatı sağlandı. Küresel pazarlara dair beklentilerin irdelendiği SteelOrbis 9. Çelik Konferansı - Küresel Pazarlarda Yeni Ufuklar adlı konferansta sektörle ilgili önemli değerlendirmelerde bulunuldu.
Uluslararası çelik piyasasının buluşma noktası olan konferansa, aralarında AA Middle East Fze, AMDS Rozak, ArcelorMittal International Celik Dis Tic., Athader, Bamesa Çelik, Borçelik, Ekinciler Demir Ve Celik Sanayi, Gökmetal Sac Sanayi, Interfer Demir Celik, Kandil Steel, Marubeni-Itochu Steel, Metinvest International SA Istanbul Branch Office, Mitsubishi Corporation, Ramat Marketing & Distribution Co., Samsung C&T Corporation, Solb Steel Company, Tata Steel Ticaret A.S., Voestalpine Eurostahl GmbH, Vtorinvest S.A., Yücel Boru gibi çelik sektörünün saygın firmalarının temsilcilerinin yanı sıra 500’ün üzerinde temsilci katıldı.
İstanbul’da düzenlenen 9. SteelOrbis Çelik Konferansı’nda konuşan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, Türkiye’nin 2014 yılını 34 milyon mt ham çelik üretimiyle kapatmasını beklediklerini açıkladı. Bu miktar önceki yıla göre yüzde 1,9 düşüşe işaret ediyor. Sunumunda Türk çelik sektöründeki iniş çıkışlara değinen Veysel Yayan, “2000’li yıllarda bir çelik baharı yaşadık ve ham çelik üretimimizi 16,5 milyon mt ‘dan 36 milyon mt’a yükselttik. 2012-2013 yıllarında da dünyadan ham çelik üretimini en fazla artıran ülke olduk. 2013 yılında üretimimizde yaşanan yüzde 3,4’lük düşüşün geçici olmasını temenni ettik ama bu yıl cevher ve hurda fiyatları arasındaki farkın daha da açılmasının da etkisiyle çelik üretimimizi yüzde 1,9 düşüşle kapatacağımızı öngörüyoruz. Kapasite kullanım oranlarımıza baktığımızda ise, yüzde 85’leri gördüğümüz 2006 yılından beri görülen dalgalanmaların ardından kapasite kullanım oranımız bu yıl yüzde 67 seviyesinde kalacak görünüyor” dedi.
Türkiye’nin çelik ticaretindeki yavaşlamaya da dikkat çeken Veysel Yayan, 2009 yılın 5,9 milyon mt olan Türkiye’nin net çelik ihracatının bu yılın ilk dokuz ayında 1,4 milyon mt’a gerilediğini belirterek, bu durumun Türk çelik üreticilerinin uluslar arası piyasada rekabetçiliğinin gerilediğinin bir göstergesi olduğunu ifade etti.
Global çelik ticaretinde Çinli üreticilerin payı da Yayan’ın dikkat çektiği konulardan biriydi. Yayan, “2014 yılının temmuz ayında çelik tüketiminde düşüş yaşayan Çin, hızlı bir şekilde dünya piyasalarına girmeye başladı ve 111 milyon mt civarındaki üretim fazlasının 85 milyon mt’unu ihraç etti. Böylelikle çelik ihracatını 2013 yılına göre yüzde 37,1 artırmış olması bekleniyor. Çin’deki üreticilerin dünya piyasalarına bu şekilde tahrip edici giriş yapamayacaklarını bilmeleri gerekiyor. Zamanla önlerine gelen koruma önlemleri ve soruşturmaların da bunu hatırlatacağını düşünüyorum. Türkiye henüz bu tür soruşturmalara başvurmayan bir ülke ama bu sürdürülebilir bir durum değil” şeklinde konuştu.
Yayan, Türk çelik sektörünün içinde bulunduğu zor durumdan yüksek katma değerli ürünler üreterek ve farklı ürünlere yönelerek çıkabileceğini de sözlerine ekledi.
28 Kasım’da İstanbul’da gerçekleşen SteelOrbis 9. Çelik Konferansı - Küresel Pazarlarda Yeni Ufuklar’da konuşan Metal Strategies genel müdürü Christopher Plummer, halihazırda sert bir düşüşte olan demir cevheri fiyatının 2015 yılında 65$/mt seviyesinde olacağını, 2020 yılında ise geçici bir süre için 60$/mt seviyesinin altına inmesinin beklendiğini ifade etti.
Plummer, son üç yıl içinde ham madde fiyatlarında gerçekleşen keskin ve büyük ölçüde sürdürülebilir düşüşlerin, aslında çelik sektörü için iyi haber olduğunu söyledi. Plummer, söz konusu düşüşler elektrik ark ocaklı üretim yapan üreticilerden çok, kendi demir cevheri madenleri bulunmayan entegre çelik üreticilerinin işine yaradığını belirtti.
Metal Strategies genel müdürü, rekabet açısından dezavantajlı durumda olsalar da elektrik ark ocaklı üretim yapan çelik tesislerinin gelecek 10 yıl içinde ve sonrasında kapasitelerini artırmaları bekleniyor. Alternatif demir üretimi hakkında da bilgi veren Plummer, doğrudan indirgenmiş demir (DRI) üretiminin 2030 yılına kadar iki katın üzerinde artış göstereceğini, bunun da hurda fiyatları üzerindeki baskıyı azaltarak Türkiye’deki elektrik ark ocaklı üreticiler için olumlu bir gelişme olacağını belirtti. Plummer, ayrıca İtalya’nın biri Cezayir, biri de Lucchini’nin eski tesisi Piombino’da olmak üzere iki DRI tesisi kurması olasılığından bahsetti.
Plummer, Türkiye’nin hurda öz yeterliliğinin bugün yüzde 45-50 seviyelerinde olduğunu ve bu oranın önümüzdeki yıl %60-65’lere ulaşmasının beklendiğine işaret ederken, Türkiye’nin hurda maliyetinin azalan navlun fiyatlarına bağlı olarak düşeceğini söyledi. 2013 yılında, Türkiye, 19,7 milyon mt ile en büyük hurda ithalatçısı olmuştu.
Konferans’ta söz alan ekonomist-yazar Prof. Asaf Savaş Akat ise Türkiye ve dünya ekonomisindeki beklentiler hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Çelik işinin modern toplumun bel kemiği olduğuna dikkat çeken Akat “Krizde sert bir darbe yedi ülkemiz fakat çok sertde bir çıkışı oldu. Türkiye sanayileşmede ne başarılıdır nede başarısızdır. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi dönüşümü çok mesafe kat etti fakat kazanımları korumak için önümüzde zor bir uyum süreci var. Riskler var ama başarı şansı da mevcut ben iyimser cephede yer alıyorum’’ dedi.
Konferansın son oturumunda ise UEFA Hakem Komitesi Başkanı Pierluigi Collina’nın “Baskı altında karar vermek” isimli sunumu ise konferansta renkli görüntülere sahne oldu.