China Morning Post gazetesinin haberine göre, aylardır hükümet karşıtı protestolara sahne olan Hong Kong'da, yerel seçimler tarihinde ilk kez tüm oy kullanma merkezlerinin çevik kuvvet ekiplerinin teçhizatına sahip emniyet görevlileri tarafından korunacak.
Bölgede pazar günü yapılacak belediye meclisi seçimlerinde 600'den fazla noktadaki oy verme işlemi sırasında herhangi bir kesinti veya şiddet olayının önüne geçmek için çok sayıda emniyet gücü görev yapacak ancak halk arasında korkuya sebebiyet vermemek için "asgari düzeyde görünecek".
Üst düzey bir polis yetkilisi, seçim günü sıkı bir güvenliği mümkün kılmak için, 3 bin çevik kuvvet polisinin yanı sıra tüm emniyet birimlerinin görevinin başında olması gerektiğini söyledi. Yetkili, her oy kullanma merkezinde, güvenlik görevlilerine ilaveten çevik kuvvet üniforması ve ekipmanlarına sahip polisin görev yapacağını belirtti.
Başka bir yetkili de polis memurlarının, emniyet güçlerine yapılan bir dizi saldırı üzerine kesici aletlerle yapılabilecek olası saldırılara karşı koruyucu yelek ve boyunluk kullanacağını bildirdi.
Hong Kong'da salı günü son bulan şiddet olayları, dün yerini barışçıl protestolara bırakmıştı.
PROTESTOLARDA ŞİDDET DALGASI
Hong Kong'da yaz başından bu yana devam eden protestolarda, son haftalarda protestocular ile polis arasındaki çatışma ve şiddet olayları artmıştı.
Göstericiler, geçen hafta başında üniversite kampüslerini ve kent merkezlerini işgal etmişti.
Güvenlik güçleri, öğrenci ve protestocuların işgal ettiği 10'dan fazla üniversite kampüsünün çoğunda kontrolü ele almış, işgal sadece Polytechnic Üniversitesinde devam etmişti.
Geçen hafta başında başlayan üniversite işgalleri nedeniyle birçok üniversite, 2019'un son iki ayında ders yapılmayacağını duyurmuş, yüzlerce yabancı öğrenci Hong Kong'dan ayrılmıştı.
Resmi verilere göre, kentte hazirandan bu yana yaklaşık 5 bin protestocu gözaltına alındı.
PROTESTOLARIN GELİŞİMİ
Hong Kong yönetimi, "Şüphelilerin Çin ana karası, Çin'in Makao Özel İdari Bölgesi ve Tayvan'a iadesini kolaylaştıran" yasa tasarısını 3 Nisan'da parlamentoya sunmuştu.
Tasarının, Hong Kong'un özerk yönetim yapısı ve yargı bağımsızlığını zedeleyerek kenti, Çin merkezi yönetiminin güdümüne sokacağını düşünen muhalefet, haziran başında kentte büyük kitlesel protestolar başlatmıştı.
Protestoların gün geçtikçe şiddetini artırması üzerine Hong Kong Baş Yöneticisi Carrie Lam, temmuzda tasarının "öldüğünü" açıklamış, gösterilerin sürmesi üzerine 4 Eylül'de tasarının geri çekileceğini duyurmuştu.
Tasarı, 23 Ekim'de resmen geri çekilmesine rağmen protestocular, "demokratik reform" talepleriyle eylemleri sürdürme kararı almıştı.
Göstericiler, tasarını geri çekilmesi ile birlikte protestoların "ayaklanma" olarak adlandırılmasına son verilmesini, polis şiddetinin soruşturulması için bağımsız komisyon kurulmasını, tutuklanan protestoculara af çıkarılmasını ve kentte siyasi reform sürecinin yeniden başlatılmasını içeren beş talep öne sürüyor.