Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile birlikte mutabakat muhtırasına tepki gösteren Yunanistan ve Mısır dışişleri bakanları, izleyecekleri ortak stratejiyi ele aldılar. Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Mısır’ın başkenti Kahire’ye hareketinden önce Yunan To Vima gazetesine demecinde, deniz yetki alanlarının sadece komşu ülkeler arasında belirlenebileceğini, Türkiye ile Libya’nın komşu ülke olmadıklarını, dolayısıyla da söz konusu mutabakat muhtırasının uluslararası hukuka ve özelikle deniz hukuku sözleşmesine aykırı olduğunu iddia etti. Dendias, mevkidaşı Sami Şükrü ile görüşmesi sonrasında ise, “Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj’ın böyle bir mutabakatı imzalamak için gerekli hukuki yetkiye sahip olmadığı kanısındasıyız” dedi.
ATİNA NATO’YA TAŞIYOR
Yunanistan Başbakan Kiriakos Miçokatis, Türkiye-Libya mutabakatını yarın başlayacak NATO Zirvesi’nde gündeme getireceğini belirtti. Miçotakis “NATO, bir üyesinin bir başka üyenin aleyhinde uluslararası hukuku ihlal etmesine seyirci kalamaz” dedi. Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ise AB’nin “hukuki açıdan dayanaksız” olduğu gerekçesi ile söz konusu mutabakat muhtırasını ihbar etmesini istedi.
‘TÜRKİYE’DEN ŞAH MAT’
Bu arada, Türkiye-Libya mutabakatının içeriği hakkında Yunanistan’da belirsizlik sürüyor. Mutabakatın nihai bir anlaşma mı, yoksa anlaşma yolunda bir adım mı teşkil ettiği tartışılıyor. Yunan Demokratia gazetesi mutabakat hakkında, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de şah mat hamlesi” diye yazdı. Etnos gazetesi “Atina uykuda yakalandı” ifadesine yer yerdi. Kathimerini gazetesi Yunanistan’ın 45 yıldır hiçbir ülke ile deniz yetki sınırlarını belirlememiş olmasını eleştirdi. To Vima ise “Türkiye, eğer bu mutabakat muhtırasını BM’ye ilan ederse, durum daha da ciddi olacak” dedi.
LİBYA ELÇİSİNİ TEHDİT ETTİ
Yunan Dışişleri Bakanı Dendias Libya’nın Atina Büyükelçisi’ne, “Ya perşembe gününe kadar mutabakat muhtırasının içeriğini bize açıkla, ya da seni sınır dışı ederiz” şantajı yapmıştı. Dendias, Türkiye’yi “düşman” sayan Libya’nın doğusundaki güçlerin lideri Halife Hafter’e yakın Tobruk’taki “Temsilciler Meclisi” Başkanı Akile Salih’i Atina’ya davet etmeyi planlıyor. Mısır’daki Abdulfettah el Sisi yönetimi Hafter’i destekliyor.
DIŞİŞLERİ: HUKUKA UYGUN
Yunanistan ve Mısır’ın Türkiye-Libya anlaşmasının hukuksuz olduğu yönündeki açıklamalarına ilişkin soruya yazılı yanıt veren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “Bu, başta uluslararası hukuk içtihatlarını oluşturan mahkeme kararları olmak üzere, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri dahil, uluslararası hukuka uygun olarak imzalanmış bir anlaşmadır” dedi. Aksoy, gerçekte tüm tarafların, “Türkiye’nin kıyı projeksiyonunun adalarla kesilmeyeceğinin, iki anakara arasındaki ortay hattın ters tarafında kalan adaların karasuları dışında deniz yetki alanı yaratamayacağının ve deniz yetki alanları hesaplaması yapılırken kıyıların uzunluklarının ve yönlerinin hesaba katıldığının” farkında olduğunu ifade etti.
6 MADDEDE TÜRKİYE’DEN İYİ HAMLE
TÜRKİYE ile Libya’nın Akdeniz’de deniz yetkilendirme alanına ilişkin mutabakat muhtırası imzalaması dünyada büyük yankı uyandırdı.
Bu muhtıraya en büyük tepkiyi, Türkiye’yi Akdeniz’de devre dışı bırakma planları suya düşen Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi ve Mısır ile İsrail gösterdi. Türkiye, Libya ile imzaladığı mutabakat muhtırasını TBMM’de onayladıktan sonra BM’ye bildirecek. Böylece muhtıra resmen yürürlüğe girmiş olacak. Libya ile varılan mutabakatın ne anlama geldiğini altı maddede şöyle sıralamak mümkün:
NEREYİ KAPSIYOR
1) Türkiye ilk defa KKTC dışında Akdeniz’e kıyıdaş bir ülke ile anlaşma imzaladı. Bu anlaşmayla ülke içinde muhalif kesimden gelen, “Akdeniz’de hiçbir ülkeyle neden anlaşma imzalanmıyor” sorusuna yanıt verilmiş oldu.
2) Türkiye ile Libya bağlayıcı bu anlaşma ile Akdeniz’in batısında kendi münhasır ekonomik bölgesini belirledi ve yaklaşık 41 bin kilometrekarelik alanda söz sahibi oldu.
3) Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum kesimi, Mısır ve İsrail dörtlü işbirliği yaparak, Akdeniz’de Türkiye’yi Antalya Körfezi’ne hapsetme planı içindeydi. Bu anlaşmayla Türkiye, bu oyunu bozdu. Ankara yetki alanını, söz konusu “dörtlünün” arzu etmediği şekilde, tahmin edilenden çok büyük bir alan hâkimiyetiyle Batı Akdeniz’e kadar uzattı.
4) Özellikle Yunanistan, Girit, Kaşot, Kerpe, Rodos ve Meis adaları hattını esas alarak bu adaların da ayrı kıta sahanlıkları olduğunu savunuyordu. Türkiye, Libya ile muhtırayı imzalayarak Atina’nın bu planını devre dışı bıraktı.
5) Atina’nın bir planı da, ana kararın kıta sahası ile bu adaların kıta sahanlıklarını bütünleştirerek bunu Kıbrıs Rum Kesimi ile birleştirmekti. Yunanistan böylece Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de ve jeopolitiğinde hiçbir şekilde söz sahibi yapmak istemiyordu. Böylece bu oyun da bozulmuş oldu.
6) Türkiye, bu anlaşma ile Kıbrıs Rum kesimi dışında diğer Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerle de barışçıl bir jeopolitik kavramı genişletmeye hazır olduğunu gösterdi.