Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tüm denizlerde yarından itibaren trol ve gırgır ağlarıyla avcılık yapan balıkçılar için genel av yasağının başlayacağını bildirerek, “Av yasağı, 1 Eylül 2016'ya kadar sürecek. Av yasağı balık üreme dönemi için oldukça önemlidir. Sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması için bütün balıkçılarımızın av yasaklarına uymaları gerekir” dedi.
Bayraktar, yaptığı açıklamada 15 Nisan'dan itibaren isteyen balıkçıların karasuların bitişiğindeki uluslararası sularda ve su ürünleri avcılık tebliğiyle getirilen düzenlemelere uyulması şartıyla uzatma ağlarıyla su ürünleri avcılığı yapabileceklerini belirtti. Şemsi Bayraktar, şöyle dedi:
“Av yasağının olduğu dönemde balıkçı tezgâhlarında kültür balıklarını görmek mümkün olacak. Bunun yanı sıra av sezonunda avlanıp uygun koşullarda saklanan balık türleri de az miktarda da olsa tezgâhlarda bulunabilecek. 2015-2016 avcılık sezonu balıkçılarımız açısından çok iyi geçmemiştir. Sezonda avcılıktan elde edilen balık üretimimizin büyük bölümünü hamsi, çaça ve mezgit oluşturdu; çinekop, palamut, lüfer gibi balıklar düşük miktarlarda avlanabildi.
Su ürünleri avcılığıyla elde edilen su ürünleri miktarı son yıllarda sürekli azalma göstermektedir. 2011 yılında 514 bin 755 ton olan avcılık yoluyla elde edilen su ürünleri miktarı, 2012 yılında 432 bin 442 tona, 2013 yılında 374 bin 121 tona ve 2014 yılında da 302 bin 212 tona düşmüştür. Aynı durum avlanan deniz balık miktarlarında görülmektedir. 2011 yılından beri avlanan deniz balıkları miktarı da 432 bin 246 tondan 231 bin 59 tona gerilemiştir. 2012 yılında avlanan balık miktarı, bir önceki yıla göre yüzde 27 oranında azalmıştır. Bu oran 2013 yılında yüzde 6,5, 2014 yılında yüzde 21,7 olmuştur. Avlanan deniz balıkları miktarımız bu düşüşlerle üst üste 3 yıl gerileme göstermiştir.”
“KİŞİ BAŞINA DÜŞEN TÜKETİM DE DÜŞÜK”
Ülkemizde kişi başına düşen su ürünleri tüketiminin de gelişmiş ülkelere oranla oldukça düşük kaldığını vurgulayan Bayraktar, “Dünyada kişi başına su ürünleri tüketimi 18,8, Avrupa’da 23,3 kilogramdır. Kişi başına balık tüketimi 6,3 kilogram olan ülkemizde su ürünleri tüketiminin artırılmasına yönelik tedbirlerin alınmasına ihtiyaç vardır” dedi.
Türkiye’de denizlerden avcılıkla yapılan üretimin kıyı balıkçılığına dayandığına da işaret eden Bayraktar, yeterli altyapı oluşturulamadığı için açık deniz balıkçılığı yapılamadığını, bu nedenle kıyı sularında av baskısının yoğun olarak görüldüğünü bildirdi.
“ULUSLARARASI SULAR ÖNEMLİ”
Ülkemizde uzun süreli açık deniz balıkçılığı yapabilecek, avladığı su ürünlerini işleyip depolayabilecek bir filo kapasitesi bulunmadığını da belirten Bayraktar, şöyle devam etti:
“Uluslararası sularda avcılığın yapılabilmesi için gerekli girişimlerin ve bu yönde yatırımların gerçekleştirilmesi su ürünleri sektörümüz için büyük önem taşımaktadır. Sürdürülebilir avcılığın sağlanması sektörün geleceği için önemlidir. Bu amaçla stokları koruyucu ve geliştirici yönde araştırmaların yapılması ve koruma kontrol çalışmalarının artırılmasına öncelik verilmelidir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın su ürünleri avcılığı konusunda yaptığı denetim çalışmaları ve avlanacak balık boylarıyla ilgili uygulanan standartlar sektör için faydalıdır. Sağlıklı beslenme açısından da büyük önem taşıyan su ürünlerini sofralarımıza taşıyan balıkçılarımızın av yasaklarına titizlikle uyması büyük önem taşımaktadır.
Su ürünleri avcılığı yapan tüm balıkçılarımızın da sürdürülebilir avcılığın sağlanabilmesi için uygulanan av yasaklarına titizlikle uymaları, balık boyu, zaman, derinlik, mesafe ve av araçları ile ilgili düzenlemeler ve yasaklara uymaları, kendi geleceklerini tehlikeye atmamaları gerekmektedir. Vatandaşlarımızın da bu konularda daha bilinçli davranmaları, yasak avcılığı ve avlanabilir balık boyu gibi hususlara dikkat etmeleri önemlidir. Sektörün gelişmesi için destek ve teşviklere ihtiyaç var. Kaynakların rasyonel kullanılabilmesi için su ürünleri eğitim merkezleri kurularak eğitimler yapılmalı ve Ar-Ge çalışmaları desteklenmelidir. Sektörde önem arz eden diğer bir konu örgütlenmedir. Su ürünleri sektöründe örgütlenme yapısı mutlaka güçlendirilmelidir.”