Dolar/TL'de 19 seviyesinin aşılması ve verilerin kurumsal müşterilerin döviz talebinin artığını göstermesinin ardından bankalara sözlü olarak dövizde yeni günlük alım limiti tanımlandı.
Ekonomi Gazetesi'nin bankacılık kaynaklarından edindiği bilgiye göre, kurumsal müşteriler günlük 5 milyon dolar değil, artık 2,5 milyon dolar alım yapabilecek.
Son dönemde ise Merkez Bankası yurt dışına para transferi işlemlerini daha sıkı takip ederken, geçtiğimiz haftalarda bankalara 1 milyar liraya yakın yüzde 5 ek ücret tahsis etti. Bankacılık kaynakları geçen hafta da Merkez Bankası'nın sözlü olarak yurt içi yerleşiklerin yurt dışı para transferi işlemlerinden yüzde 5 masraf alınması talimatı verdiğini ileri sürdü.
Bilindiği gibi 50 bin dolar üzeri yurt dışı para transferlerinde de belgelendirme ve bildirim zorunluluğu var. Bankacılık sektörü kaynakları 500 dolarlık bir transfer için bile belge, fatura istediklerini ifade ediyor. Analistler, kontrollü kur döneminin seçime kadar süreceği görüşünde.
FED VE 5 BÜYÜK MERKEZ BANKASINDAN LİKİDİTE ADIMI
Öte yandan uluslararası piyasalarda da ABD Merkez Bankası (Fed) ve 5 büyük merkez bankasından yapılan ortak açıklamada, var olan dolar swap hattı düzenlemeleri aracılığıyla likiditeyi artırmak için koordineli bir adım atıldığı duyuruldu.
Açıklamada, dolar fonlamasını sağlamada swap hatlarının etkinliğini artırmak için halihazırda dolar işlemleri sunan merkez bankalarının 7 gün vadeli işlemlerinin sıklığını haftalıktan günlüğe çıkarma konusunda anlaştığı bildirildi. Günlük operasyonların bugün başlayacağı belirtilen açıklamada, en az nisan ayı sonuna kadar devam edeceği aktarıldı.
Açıklamada, merkez bankalarının arasındaki swap hatları ağının, küresel fonlama piyasalarındaki baskıları hafifletmek için önemli bir likidite desteği işlevi gördüğü ve böylece bu tür baskıların hanehalkı ve işletmelere yönelik kredi arzının üzerindeki etkileri hafifletmeye yardımcı olduğu kaydedildi.
Büyük merkez bankalarının likiditeyi artırmaya yönelik attığı adım, İsviçre'nin en büyük bankası UBS'in kriz yaşayan Credit Suisse'i satın alacağını açıklamasının ardından geldi. Söz konusu adım, ABD ve Avrupa'da finansal sistemdeki son gelişmelere ilişkin endişelerin derinleştiği şeklinde yorumlandı.