Batman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Halkbilim Anabilim Dalı araştırma görevlisi Berivan Can Emmez, yaptığı akademik çalışmaya dayalı olarak Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı köylerde yaşayan Yezidilerin son durumunu değerlendirdi.
Emmez, Batman’da yaşamakta olan ve IŞİD saldırıları sonrasında Sincar’dan Batman’a göçen Yezidilerin zor şartlarda altında yaşadığına dikkat çekti. Yezidilerin, Irak, Suriye, Türkiye, Ermenistan ve başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşayan etno-dinsel ve etno-kültürel bir topluluk olduğunu belirten Emmez, dinleri ve kültürleri çeşitli araştırmalara konu olan Yezidilerin, Batman’ın Beşiri ilçesi sınırları içerisinde bulunan köylerde yaşamakta olduğunu ifade etti. Geçmişte kalabalık bir Yezidi nüfusa sahip olan ilimizden Avrupa ülkelerine yoğun bir Yezidi göçü yaşandığını belirten Emmez, Yezidilerin, artık çoğunlukla metruk kalan köylerinin, kendileri gibi topraklarından koparılarak gelen dindaşlarının barınmalarını sağladığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz aylarda IŞİD’in bölgedeki etnik topluluklara yönelik saldırılarından kaçarak Türkiye’ye sığınan halklardan biri olan Yeidiler, uzun zamandır dünya kamuoyunun dikkatini çekmekte. Esasında, bu Yezidilerin din adına maruz kaldıkları ilk saldırı da değil. Yezidiler üzerine yapılmış çalışmalar ve tarihi belgeler, bu halkın geçmişte defalarca kez merkezi yönetimler ve komşu halklar tarafından saldırıya uğradıklarını, birçok defa kıyımlara maruz kaldıklarını, tarlaları ve hayvanlarının talan edilerek kendilerinin dinlerini değiştirmek zorunda bırakıldıklarını, aksi halde zalimce öldürüldüklerini ya da köleleştirildiklerini gösteriyor."
"SİNCARLI YEZİDİLERİN BİR KISMI TOPRAKLARINA GERİ DÖNDÜ"
IŞİD saldırısından dolayı Batman’a sığınan Yezidilerin bazılarının terk etmek zorunda bırakıldıkları topraklarına geri döndüklerini anlatan Emmez, "Sincar’dan ülkemize gelen Yezidilerin -geçici veya kalıcı- olarak yerleştikleri yerlerden biri de Batman’dır. Batman’ın geçmişte kalabalık bir Yezidi nüfusa sahip olan ilçelerinden bir tanesi olan Beşiri’nin Yezidi köylerinde yaklaşık olarak iki yıldır yürütülen alan araştırması ışığında edinilen bilgilere göre, özellikle birlikte yaşadıkları komşu halklar tarafından gördükleri baskılar, topraklarına ve hayvanlarına el konulması, genç kızların kaçırılması, tarımın teşvik edilmemesi dolayısıyla geçim sıkıntısının artması gibi çeşitli toplumsal ve ekonomik sebeplerle Avrupa ülkelerine göç etmek zorunda kalan Yezidilerin evleri, Sincar’dan gelen dindaşlarını ağırlıyor. Yezidilerin bir kısmı sınır ülkelerine sürülürken bazıları, geçmişte olduğu gibi bugün de Sincar Dağı’na sığınmış durumda. Kimileri ise kutsal topraklarını terk etmeyi reddederek Qasım Şeşo gibi yerel kahramanlarla birlikte IŞİD’e karşı savaşıyor" dedi.
"YEZİDİLERİN YAŞAMI ÖNEMLİ"
Yezidileri savaşın dışında yaşam şartlarının da zorladığına dikkat çeken Emmez, Yezidilerin yerleştirildikleri ortamların elverişsiz koşullarına vurgu yaparak, "Ancak şartlar çok zor, evlerin birçoğu yıllardır bakım görmüyor, çatılar akıyor, hastalıklar baş gösteriyor, çocuklar okula gidemiyor, yetişkinler çaresizce bekliyor. Özellikle soğuk kış günlerinin yaklaştığı göz önüne alınırsa, şartların daha da zorlaşması bekleniyor. Üstelik canlarını zor kurtararak ülkemize sığınan Yezidilerin evlerine ve hayatlarına dönüp dönemeyecekleri belli değil. Uzun vadede sağlık, eğitim, istihdam gibi alanlarda maddi ve manevi sıkıntıların doğabileceğini öngörmek ise, zor değil. Bu sorunlara dair tedbirlerin bir an önce alınması gerekmekte. İlk göç dalgası ve sonrasında yapılan insani yardımlarla hayati ihtiyaçlarını gidermeye çabalayan Yezidilerin en büyük istekleri evlerine geri dönebilmek. Bunun için ise can güvenliğinin sağlanması zorunlu. Bu dileğin kısa vadede pek mümkün görünmemesi, Yezidileri başka yollar denemeye yöneltiyor. Kimileri ölümü göze alarak evlerine dönmek istiyor, kimi ise Avrupa’ya gitmenin yolunu arıyor. Esasında, Yezidilerin ülkemizdeki azalmış nüfusu göz önüne alındığında, Sincar’dan gelen Yezidilerin yaşam koşullarını iyileştirmek, gerek temel ihtiyaçlar gerekse istihdam, eğitim gibi alanlarda onlara kalıcı imkanlar sunabilmek, ülkemiz kültürel çeşitliliği bağlamında da önem taşıyor. Geçmişin yaralarını bir nebze olsun sarabilmek, savaşın gazabına defalarca uğramış bu halka yakın tarihin acılarını unutturabilmek adına yerel yönetimler ve merkezi yönetimin girişimleri, bu doğrultuda atılmış önemli adımlar olacaktır. Etnik köken, ırk, din, dil gibi bağlara bakılmaksızın herkese eşit hak ve özgürlükler tanıyan yurttaşlık temelinde kapsayıcı bir model olarak kurgulanan demokratik devlet anlayışı bunu gerektirir" diye konuştu.