Gaziantepspor’un başarılı oyuncusu Erdem Şen, “Hem antrenman metotları hem futbolcusuyla olan ilişkileri hem de taktiksel anlayışıyla Okan Buruk’u velinimet olarak değerlendiriyorum” dedi.
Bu sezon ilk kez forma giydiği Süper Lig’in dikkat çeken oyuncularından biri olmayı başaran Gaziantepspor’un başarılı orta saha oyuncusu Erdem Şen, Tam Saha Dergisi’ne açıklamalarda bulundu.
“İNŞALLAH PIRLO’YA BİRAZ OLSUN YAKLAŞABİLEN BİR OYUNCU OLURUM”
İtalyan yıldız Andrea Pirlo’yu çok beğendiğini belirten başarılı oyuncu, “Çaykur Rizespor’a transfer olurken beni buraya getiren Şevki Pehlivan bana hangi orta saha oyuncusu gibi olmak istediğimi sormuş, ben de ’Pirlo’ cevabını vermiştim. O da bana ’Pirlo da kim?’ demişti. O zaman Türkiye’de futbola başka türlü bakıldığını anlamıştım. Bana göre Pirlo dünyanın en iyi orta saha oyuncusu. Basit ama müthiş efektif oynuyor. Burada ise insanlar topla kendini süsleyen oyuncuları beğeniyor. Bence Pirlo’nun oynadığı bir maçla Pirlo’nun olmadığı bir maçın arasında büyük fark var. İnşallah ben de ona biraz olsun yaklaşabilen bir oyuncu olabilirim” ifadelerini kullandı.
“FUTBOLCU İLİŞKİSİ VE TAKTİKSEL ANLAYIŞTA OKAN BURUK VELİNİMET”
Okan Buruk’un futboldan çok iyi anlayan bir teknik adam olduğunu söyleyen Şen, “Yakın dönemin yıldız oyuncularından biri olarak futbolcuları çok iyi anlayan bir teknik adam Okan Buruk. Ne düşündüğümüzü, ne hissettiğimizi çok iyi biliyor. Onu son derece ileri görüşlü ve modern bir teknik adam olarak görüyorum. Hem antrenman metotları hem futbolcusuyla olan ilişkileri hem de taktiksel anlayışıyla Okan Buruk’u velinimet olarak değerlendiriyorum. Türkiye’ye geldiğimden bugüne en ağır antrenmanları Okan Buruk’la yaptım ama çok şükür hiçbir sakatlık yaşamadığım gibi kendimi çok formda hissediyorum. Evet, zaman zaman gerçekten de çok yoruluyoruz ama bu yorgunluğun işimizin gereği olduğunu da biliyoruz” dedi.
“TRABZONSPOR MAÇINDA O GÖLÜ ATTIKTAN SONRA KENDİME GÜVENİM ARTTI”
Okan Buruk’un kendisinden beklentilerine de değinen Erdem Şen, “İlk maça çıkmadan önce hocanın yardımcısı benimle konuşmuş ve ‘Topa fazla dokunma, görevini yap, topu kazan, yanındakine ver’ demişti. Chico ile yan yana oynadığım için pas trafiğini yönetme işi ona verilmiş, benimse bir anlamda rakibin oyununu bozmam ve top kazanmam istenmişti. Dolayısıyla oynadığım ilk maçlar sadece mücadeleyle geçti. Oyuncunun kendini kabullendirme sürecinde bunları yaşaması da normal. Başta kendimi biraz kısıtlanmış hissettim ama Trabzonspor maçında o golü attıktan sonra kendime güvenim arttı. Şimdi pas trafiğine daha fazla katılıyorum, topla daha fazla sorumluluk alabiliyorum. Benim kapasitemi bilenler dışarıdan ‘Kendini biraz daha göster, topla biraz daha fazla oyna’ diyor ama ben onların değil, hocamın ne istediğine bakarım. Sonuçta beni oynatan dışarıdakiler değil, hoca. Basit oynamamı istiyorsa basit oynarım. İnsanların da beni verilen görevi nasıl yaptığımla değerlendirmesi gerekir ama Türkiye’de anlayış farklı” dedi.
“İKİ AY KENARDA BEKLEYİP SIFIRDAN BAŞLAMAK ZORUNDA KALDIM”
“Zaman zaman kendime aşırı güvenim nedeniyle topla fazla oynuyorum ve bu da hocamın hiç hoşuna gitmiyor” diyen başarılı oyuncu, “Oynadığım bölge çok riskli ve top kaybına tahammülü yok. Ama ben futbol oynamayı çok seviyorum ve yapabileceklerimi de biliyorum. Sezon başında bunun acısını çektim diyebilirim. Kendimi bir an önce gösterebilme hevesiyle topla fazla oynamak bana pahalıya mal oldu. Bu yüzden iki ay kenarda bekleyip adeta sıfırdan başlamak zorunda kaldım” şeklinde konuştu.
“EN BÜYÜK SİLAHIMIZ TAKIM OLABİLMEK”
Takım olarak çok iyi bir dönem geçirdiklerini belirten Şen, “maçlarda bile rakiplerimizin altında futbol oynamadık. Çok küçük detaylarla maç kaybettik ve aslında oynadığımız her maçı da kazanabilirdik. Dolayısıyla takımdaki bütün oyuncular şunu biliyor; ‘Biz bu ligdeki her takımı yenebilecek kapasitedeyiz.’ Önümüzdeki maçlarda yapmamız gereken şey, mücadele gücümüzü kaybetmeden çalışmaya devam etmek. Zaten Gaziantepspor’un özelliği bireysel yeteneklerle sonuç almak değil, takım halinde bir şeyleri başarmak. En büyük silahımızın takım olabilmek olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
“BEŞİKTAŞ’IN FUTBOLUNU ÇOK BEĞENİYORUM”
Beşiktaş’ın futbolunu çok beğendiğini söyleyen Şen, “Üç kulvarda verdikleri mücadeleye de saygı duyuyorum. Benim gördüğüm kadarıyla her rakibe karşı farklı tedbirler alıyorlar. Bu da hocalarının analiz gücünü gösteriyor. En önemli özelliklerinden birisi de topu kaybettikleri anda yaptıkları pres. Bu zaten rakiplerini bitiriyor. Tabi bunu sağlayabilmek için de fizik güçlerinin çok yüksek olması gerekiyor ki, bu da bir teknik adam başarısı” ifadelerini kullandı.
“FUTBOLA BAŞLAMA SEBEBİM MİLLİ TAKIM FORMASI GİYEBİLMEKTİ”
“Benim futbola başlama ve oynamayı sürdürme sebebim bir gün milli takım formasını giyebilmekti” diyen başarılı oyuncu, “Hala o hayalimin peşinden koşuyorum. Bir gün milli takım formasını giyebilirsem bugüne kadar futbol kariyerimde yaşadığım şanssızlıklara uğramadan uzun yıllar o formayı üzerimde taşımak istiyorum. 2002’de milli takımımız dünya üçüncüsü olduğunda 13 yaşında bir çocuktum. Brezilya ile oynadığımız ilk maçta Hasan Şaş golü atınca kutlama yapmak için sınıftan çıkmıştım. Gerçi maçı kaybedince başım önde yine sınıfa dönmüştüm ama dünya üçüncülüğünün yaşattığı coşku bambaşkaydı. 2008 Avrupa Şampiyonası sırasında ise yaşım daha büyüktü ve İsviçre maçında Arda Turan’ın son dakikada attığı golün ardından Belçika’da TIR’larla trafiği alt üst etmiştik. O günlerde bir taraftar olarak yaşadığım bu coşkuları ben de milli takım formasıyla insanlara tattırmak istiyorum” dedi.