Soma’daki maden kazasının hükümetin ağır ihmalinden kaynaklandığını dile getiren Pamuk, “Türkiye’de insan hayatı çok ucuz. İfade özgürlüğünün önüne perde çektiler. Medya kontrol altında. Otoriter bir yönetim iktidarda. Dürüst olup bu hükümeti eleştirmemek mümkün değil” dedi.
Fransa’nın Lyon kentinde düzenlenen Uluslararası Roman Buluşması’na da katılacak olan Orhan Pamuk, kültür kanalı France İnter Radyosu’na verdiği söyleşide Türkiye’yi sarsan Soma maden kazası hakkındaki soruları yanıtladı:
Neden Soma kazasında halk maden yönetimine değil hükümete karşı öfkeli?
Soma madeninde 300 hatta belki de 400 kişi öldü. Hükümetin ağır ihmali yüzünden. Çünkü Türkiye’de insan hayatı çok ucuz. Özelleştirme ideolojisi, bütün kötü çalışma koşullarını eleştirmek için ifade özgürlüğü yok.
Halk ve politik temsilcileri arasında bir boşanmadan söz edebilir miyiz?
Hayır. İfade özgürlüğünü sınırlayan, aşırı derecede otoriter bir hükümet söz konusu. Başbakan son derece sert bir konuşma tarzı kullanıyor. İfade özgürlüğü sınırlı. Ama bütün bunlara rağmen son seçimlerde hala yüzde 45 oranında seçmen bu iktidara oy verdi. Bu da politik durumu daha da zorlaştırıyor. Muhalefet milliyetçiler ve laikler arasında bölünmüş.
Madenciler ve tekstil işçileri konusunda Türkiye, Avrupa’da işçi hakları ve çalışma koşulları açısından korkunç ve üzücü bir rekora sahip. Ne düşünüyorsunuz?
Bu sadece para kazanmanın kolay yolu. İnsan hayatı önemli değil, kapitalizmin ilk etaplarında olduğu gibi sadece çok para kazanmak istiyorlar ve insan hayatlarını dikkate almıyorlar. İfade özgürlüğünün önüne perde çektiler. Umurlarında değil ifade özgürlüğü. İnsanların içinde bulunduğu koşulları dile getirmelerine izin vermiyorlar. Sadece daha çok kazanmak derdindeler.
Türkiye sizi hâlâ büyük bir protestocu olarak görüyor mu?
Hükümeti eleştirmemek olanaksız. Otoriterler. Davranış biçimi otoriter, YouTube ve Facebook’u yasaklama biçimleri otoriter. Dürüst biri olup bu hükümeti eleştirmemek olanaksız. İnsan hakları, medyanın kontrolü ve ifade özgürlüğü alanlarında yaptıkları nedeniyle.
Sosyal güvenlik ve çalışma yasaları açısından AB düzenleyici bir rol oynayamaz mı?
2004-2009 yılları arasında Türkiye’nin AB’ye girmesinin avukatlığını yapıyordum. Bunun her iki taraf için de iyi olacağını düşündüm. Ama AB içine kapandı, fikir yok oldu, Türkiye fikri artık güçlü değil. Dürüst olmak gerekirse Türkiye’nin AB üyeliği uzaklaştığı için ağlamıyorum. Ama bu fikrin buharlaştığını düşünüyorum. Ama benim ‘Cevdet Bey ve Oğulları’ kitabıma bakın. Daha 1905’te, o zaman bile laik orta ve orta üst sınıflar Avrupa ya da Fransız kültürü üzerine kuruluyor. Büyük bir gelenek var.
AB ne yapabilir?
AB ve Türkiye arasında müzakereler sürerken Türkiye’de ağırlığı vardı. Türkiye de AB’ye yaklaşıyordu. Ama maalesef Avrupa içine kapandı. Avrupa milliyetçiliği, Türk laiklerini ve AB yanlılarını tek başına bıraktı.
Legion d’Honneur aldınız, Fransa’da kitaplarınız çevrildi. Fransa ve Orhan Pamuk arasında bir aşk var diyebilir miyiz?
Türk tarih ve siyaset modeli Fransa’dan çok etkilendi. Pek çok diğer ülke gibi. Benim babamın çok büyük bir Fransızca kütüphanesi vardı. Ama ben Fransızca bilmediğim için okuyamadım onları.
Halbuki aileniz Fransızca konuşuyordu. Neden öğrenemediniz?
Fransızca öğrenmek yerine futbol oynadım. İyi bir öğrenci de değildim. Okuldan kaçıp kendi hikayelerimi keşfediyordum.