Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanı Eker Ahlat’ta Çiftçilerle Bir Araya Geldi

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Bitlis ziyaretinin Ahlat durağında çiftçilerle yemekli bir toplantı düzenledi.
Bakan Eker, yemek sonrasında yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“Gerçekte Türkiye’nin cennet köşelerinden birisindeyiz. Sosyologlar medeniyet tarihçileri ülkelerin, toprakların değerlerine önem atfederken sahip oldukları stratejik konumları ön plana çıkarırlar. Sahip olunan coğrafya o beldelerin tarih içinde medeniyet merkezi olmasına imkan verir. Ahlat böyle bir medeniyet merkezidir. Öyle bir coğrafyada yer alıyor. Vangölü’nün en güzel yerinde yer alıyor. Ahlat, İran’dan, Asya’dan Anadolu’nun içine girecek noktalardan birinde bulunuyor. O yüzden tarih boyunca burada medeniyetler kurulmuş. Halen Ahlat’ta bunların izlerini taşlarda, mimari unsurlarda görüyoruz. Ahlat, geçmişte kurulan ve izleri nesilden nesile aktarılarak devam eden bir miras, bir kültür mirasıdır. Ahlat’ın güzel insanlarında tecrübenin tarihin izlerini bugünde örfünde adetinde görüyoruz” dedi.
Bakan Eker, “Türkiye son 30 yıl içinde Doğu ve Güneydoğu’da yaşananlara rağmen Ahlat huzur adacığı gibi kalmıştır. Bu da medeniyetin yansımasının bir örneğidir. Biz tabi Türkiye’nin geneli ile ilgili sorunların çözümü için projelerimizi hayata geçiriyoruz. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde 11,5 yıl siyasi istikrar ile birlikte alt yapı projelerini hayata geçirebildik. Yapılan bu kadar projeye rağmen sosyal, iktisadi ve kültürel alanda hala kat edeceğimiz mesafe var. Sistemden kaynaklanan sorunlar var. Sistemin restorasyonu birlik ve beraberlik duygusunun inşa edilmesi asırlardır bir arada yaşamış etnik menşeleri ayrı olmasına rağmen tasada, kıvançta birlikte yaşamış Osmanlılar, Selçuklular dönemlerinde birlikte yaşamış insanlar arasında huzursuzlukların ortaya çıkması sistemdeki bozukluğun bir nedenidir. Bizim tasavvurumuzda Osmanlının sahip olduğu birlik içinde yaşamayı zenginlik kabul eden anlayışlar, değerler itibari ile evrensel, kaynağı itibari ile yerli bir tasavvurdur. Yerli bir düşünce, ithal bir tasavvur değildir. Türkiye’nin Doğusunda da batısında da biz milletimizle her yerde buluşabiliyoruz. Türkiye’nin sivil bir anlayışla yönetilmesi gerekiyordu. Geçen 11,5 yıl içinde aşama aşama olarak yaptık. Yapacağımız daha çok işler var. Birçok teşvik paketleri uyguladık. Bizden öncekiler de uyguladı. Birçok pakette bazı yerler çok faydalanırken, bazı yerlerde faydalanamadı. Tarımsal ürün çeşitliliği ile zengin olan bu bölge Ahlat, Adilcevaz, Tatvan Bitlis, Van, Ağrı bunlardan istifade edemediyse durup düşünmek gerekir. Bunca desteğe rağmen neden yatırım yapmadı. Temel meselemiz bu bölgede iç barışın sağlanması, birlik, beraberlik ve barışın burada tesis edilmesidir. Bu yapıldığın da güvenin, barışın ve huzurun olduğu yerde, mayınlanmadığı, patlanmaların olmadığı yere yatırım gelir. Biz doğu Anadolu proje illerine yeni bir uygulama getirdik. 50 baş ve üzerinde kurulan çiftliklere birçok alanda hibe desteği veriyoruz. Bitlis ilinde sadece 15 tesis kurabildik. Amacımız Bitlis’te orta ve büyük ölçekli işletmeler kurmaktır. Bitlis 6’ncı teşvik bölgesi. İşçinin asgari ücretini sen yatır. Geri kanla kısmını biz yatıralım. Bizim önceliğimiz büyük üretim yapan işlemeler kurdurmaktır” ifadelerini kullandı.
Eker, Goda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak birçok hibe desteği verdiklerini belirterek, “Biz burada son 1 ay içinde hayvancılıkla ilgili 3 projeyi hayata geçirdik. Ağıl ve ahır yapacaksa yüzde 50 hibe veriyoruz. Modernize edecekse, yüzde 50 hibe, hayvanını tohumlarsa 500 TL destek veriyoruz. Bu şekilde yen hizmet getirdik. Biz Bitlis’te tarımsal üretim değerini 5 kat artırdık. 220 milyon TL idi, 1 milyon çıktı. Tarım hasılası. Bu önemli bir gelişme burada çok daha büyük bir potansiyel var. Endüstri bitlileri hayvancılık, tarım alanlarında. Gıda sanayinde nasıl kullanılabilir? Bu bölgede Nemrut ve Süphan gibi iki büyük turizm değeri var. Birlik beraberlik çözüm süreci ile birlikte buraya yatırım ve yeni iş imkanları dolayısıyla huzur ve güven gelir. Başbakanımızın çözüm sürecinin üstünde bu kadar durmasının önemi burada ortaya çıkıyor. Bunu kalıcı barışa erdirmek bu bölgede üretilen geliri istihdamı artırmak, işsiz gençlere iş bulmak huzur ve güvenle mümkündür. Bu güzel tarih merkezini kültür ve tabiat turizmi açısından, ekoturizm açısından burayı kalkındırabiliriz. Alt yapı ile ilgili Başbakanımızın büyük katkıları var. Yollar, havaalanları, üniversiteler her gün biraz daha artıyor. Şimdi sosyal projeleri hayata geçirmenin zamanıdır. Önümüzde yeni bir Türkiye süreci var. Türkiye’nin sivil bir yönetime, ayağındaki prangalardan kurtulmuş, geleceğe gidebilecek bir Türkiye’yi inşa edebilecek süreçteyiz. Bir ülke kendi yaralarını kendi sarabilecek konuma gelmişse, o zaman o ülke kolay kalkınır. Türkiye sorunlarını daha doğru teşhis edebilir hale geldi. Şimdi bunlar semerelerini veriyor. Anneler gözyaşı dökmüyor. Huzur inşa ettik. Eskiden kadınların çocukları genç yaşta zorlanarak, kandırılarak, ikna edilerek dağa çıkıyordu. Hangisinin annesi çıkıp çocuğumu geri istiyorum diyebiliyordu? Annelerin eskiden de içi yanıyordu. Ancak çözüm sürecin getirdiği rahatlama ortamında Diyarbakır Belediyesi önünde ağlayarak bizim çocuklarımızı geri getirin diyebiliyorlar. Bu bile Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin göstergesidir. Çözüm süreci ile birlikte birçok sorunu çözmüş olacağız. Demokrasinin çok ileriye taşındığı daha iyi günler olacak. Bir ülkede aidiyet duygularını güçlendirmemiz gerekiyor. Birçok etnik kökeni olanlar Türkiye vatandaşı olmaktan gurur duyuyorsa aidiyet duygusu yerini bulmuştur. Yeni Türkiye’de barış, kardeşlik, birlik ve beraberlik reform gündemimizde. Bunun için yeni bir anayasa yapılması gerekiyor. Mevcut anayasamız 80 darbesinin ürünüdür. Şimdi bizim bütün çabamıza rağmen Türkiye’yi yeni bir anayasa ile nasıl oluştururuz. Parlamentoda bu konu ile ilgili hiçbir parti bizimle görüş birliğine gelmedi. Hangi maddeleri istiyorlarsa değiştirelim dedik. Yan çizdiler. Bunları sağlamamız lazım. Yeni dönemde yeni yatırım hamlesi daha demokratik daha sivil hukukun üstün rol olarak kabul edildiği daha müreffeh bir Türkiye inşa edeceğiz. Bu Türkiye Ortadoğu ülkelerine de öncü rol üstlenecek. 10 Ağustos bunun bir örneğidir. Cumhurbaşkanı adayımız Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi ile birlikte bu konularda hızla mesafe kat edeceğiz. Biliyoruz ki, başbakanımız bugüne kadar hiç kimsenin olmadığı kadar bu makama hazır. 11,5 yıllık bir başbakanlık deneyimi var. Bu 11,5 yıl içinde girdiği bütün seçimlerden galip çıktı. Demek ki milletin değerleri ile buluştu. Etrafımızda Müslümanların kanı dökülüyor. Filistin’de Araplar, Irak’ta Kürtler ve Araplar var. Sonuçta dökülen kan Müslümanların kanı. Bundan ibret almamız gerekiyor. Sistemimizi ne kadar iyi kurarsak geleceğe model olabilecek inşa sürecini başlatırız. Bu imkan ve tecrübe bizde var. Osmanlı imparatorluğunun yıkılması Ortadoğu’da kaosun başlamasının tarihidir. Kukla rejimler, giderek artan zulüm. Ortadoğu maalesef kan gölüne döndü. Türkiye’nin gücünü artırması son derece önemlidir. Türkiye’nin siyasi istikrara ihtiyacı var. Ekonomik istikrara ihtiyacı var. Biri olmazsa diğeri asla olmaz. Bunlar için 10 Ağustos tarihi önemlidir” diyerek sözlerini tamamladı.
Bakan Eker, daha sonra çiftçilerin sorunlarını basına kapalı olarak dinledi. Bakan Eker, geceyi Ahlat’ta geçirecek.

Haberleri