İstanbul Boğazı’nda yaşanan tekne faciası soruşturmasında tutuklanan şüphelilerin ifadeleri facianın göz göre göre yaşandığını gözler önüne serdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 24 kişinin hayatını kaybettiği tekne faciasına ilişkin soruşturmada tutuklanan ve tekneyi kaçakçılık çetesi için bulan kişi olduğu iddia edilen Serkan U. ile teknenin sahibi olduğu ileri sürülen Doğan O. savcılık sorgularında suçlamaları reddederken, verdikleri ifadeler facianın göz göre geldiğini gösterdi.
Savcılık sorgusunda firari şüpheli Kerem S.Ç. ile tanıştığını belirten Serkan U., “Kerem Ç’nin şahsen tanımadığı Abdullah Ş. isimli kişiden ‘Apo’ diye söz ederdi. Tekne kullanmayı bildiğimden ötürü Kerem S.Ç. yanıma gelerek simaen tanıdığım Abdullah Ş.’nin gezi teknesi satın alacağını ve kendilerine yardımcı olmamı istedi. Kerem ile birlikte 25 bin TL karşılığında tekne sahibi ile anlaştık. Kerem giderek Abdullah’tan 27 bin TL aldı. Bunun bin lirasını bana verdi, bin lirasını kendi üzerine bırakarak 25 bin TL’yi tekne sahibi Necati Akpınar’a vekaleten konuştuğumuz İbrahim isimli kişiye verdik. Kerem daha sonra Doğan O. ile konuşarak bin lira karşılığında tekneyi üzerine alması için ikna etmiş. Bu nedenle tekneyi Doğan’ın üzerine aldık” diyerek tekneyi satın alma sürecini anlattı.
“TEKNEYİ RİVA’YA GÖTÜRDÜK”
Firari şüpheli Kerem S.Ç’nin kendisini 2 Kasım Pazar günü arayarak tekneyi Riva’ya götürmeleri konusunda Cem isimli kaptana yardımcı olmamı istediğini öne süren Serkan U., “Bunun üzerine Cem isimli kaptanla Mimar Sinan Limanı’na gidip tekneyi aldık. Ben kaptan Cem ve Apo isimli kişinin göndermiş olduğu kimliğini bilmediğim ancak Türkçe konuşmayan kişi ile Riva’ya gittik” dedi.
“BU KADAR KİŞİNİN TEKNEYE BİNEMEYECEĞİNİ, YAPTIKLARININ CİNAYET OLDUĞUNU SÖYLEDİK”
Doğan ile Kerem’in karayolu ile Riva’ya geldiklerini belirten Serkan U. “Beyaz bir minibüs geldi. Minibüsten inen çok sayıda kişi tekneye bindiler. Minibüs hemen olay yerinden uzaklaştı. Doğan ile ben ‘teknenin çok küçük olduğunu, bu kadar kişinin tekneye binemeyeceğini, yaptıklarının ise cinayet olduğunu’ Kerem’e söyledik. Ancak Kerem, ‘siz karışmayın’ dedi. Daha sonra tekne yola çıktı” dedi.
“BATTIK, MAHVOLDUK DİYEREK TELEFONU ARABADAN DIŞARIYA FIRLATTI”
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Serkan U. savcılık ifadesinde şöyle dedi:
“Biz teknenin arkasından bakarken teknenin kaptanı Cem, Kerem’i telefonla arayarak, tekneye binen kişilerin gitmek istemediklerini, geriye dönmek istediklerini söyledi. Kerem’de bunun üzerine Apo diye bildiği kişiyi aradı ancak Apo, ‘ben yolcularla konuştum. Bir sıkıntı yok. Senin kaptanın korkuyor’ dedi. Bunun üzerine Kerem, Cem’i arayarak ‘Apo yolcuları ile konuşmuş sıkıntı yokmuş’ dedi.
Biz oradan ayrıldıktan bir saat sonra kaptan Cem, Kerem’i arayarak ‘Abi biz batıyoruz, tekne çok su aldı hemen Sahil Güvenliğine bildirin’ dedi. Bu sırada saat 01.30 civarındaydı. Bu telefondan sonra Kerem, ellerini dizine vurarak ‘battık, mahvolduk’ diyerek Apo’yu aradı. Apo’ya durumu bildirdi ve telefonu arabadan dışarıya fırlattı. Abdullah’ın Avcılar’da ki evine gittik. Apo üzerini giyinmiş, ayakkabısı ayağındaydı. Bize ben sahil güvenliği aradım yerimi tespit etmeye çalıştılar. Telefonumu attım. Tekrar aramalıyım diye evden çıktı. Ertesi gün olayı televizyonlardan öğrendim”.
Şüpheli Serkan U. savcılığın “Maden bu kadar kişinin tekneye binmesini cinayet olduğunu düşündün neden yetkililere haber vermedin?” şeklindeki sorusu üzerine ise, “Korktum ayrıca sahil güvenliğin arandığını bildiğim için haber vermedim” demekle yetindi.
“MÜLTECİLERİN TEKNEYE ALINDIĞINDAN HABERİM YOKTU, MAĞDURUM”
Savcılık sorgusunda hakkındaki suçlamaları reddeden şüpheli Doğan O. ise, “Olaylarla ilgim yoktur. Kerem tekneyi üzerime yapmak için bin lira teklif etti. Bende kabul ettim. Tekneyi benim üzerime aldık. Ancak paramı vermedi. Mültecilerin tekneye alındığımdan haberim yoktu. Bana tekneyi gezilerde kullanacaklarını söylediler. Olayı televizyonda görünce teknenin üzerime alınan tekne olduğunu anlayınca durumu polislere bildirdim. Haklarımdaki suçlamaları kabul etmiyorum mağdurum” dedi.