2022 fitre miktarı belli oldu! Fitre kimlere ne zaman verilir?

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı 2022 yılı fitre miktarını açıkladı. Din İşleri Yüksek Kurulu, Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı başkanlığında yaptığı toplantıda, 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2023 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarını açıklandı.

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca karar sonrasında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Din İşleri Yüksek Kurulumuzca 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2023 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarı, İslam dininin temel kaynaklarında zikredilen deliller ve günümüz şartlarında bir kişinin günlük gıda ihtiyacının ortalaması esas alınarak 40 (kırk) TL olarak belirlenmiştir.

Bununla birlikte her bir mükellef (fitre veren kişi) bir günlük kendi gıda harcamasına denk düşecek meblağı ya da daha fazlasını fitre/fidye olarak da verebilir. Bu miktar, nakdi olarak verilebileceği gibi gıda vb. maddelerden ayni olarak da verilebilir. Ayrıca belirlenen fitre miktarı fidye miktarıdır.”

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PAKİSTAN DEVLET TELEVİZYONUNA KONUK OLDU

Pakistan devlet televizyonu PTV’ye konuk olan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Pakistan’a yapmış olduğu ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Pakistan’ın Türk halkının nezdinde ayrı bir yeri olduğunu kaydetti. Türkiye ve Pakistan arasındaki dostluk ve kardeşlik bağlarının derinliğine işaret eden Erbaş, iki ülke arasındaki din eğitimi ve din hizmetleri alanlarında iş birliğini daha da güçlendirmek adına yapılacak anlaşmalara değindi.

Pakistan halkının Türkiye’nin zor zamanlarında hep yanında olduğunu hatırlatan Erbaş, “Biz çocukluğumuzdan itibaren Kurtuluş Savaşımızda, Çanakkale’de Pakistanlı kardeşlerimizin ecdadımız için nasıl yardımlarda bulunduğunu biliyoruz. Allâme Muhammed İkbal’in Lahor meydanında insanları toplayıp da Türkiye’ye o zor zamanlarda yardım edilmesi gerektiği ile ilgili bu rivayetleri hep dinleyerek büyüdük” dedi.

Pakistan’daki temaslarının önemini vurgulayan Erbaş, “Lahor’da yapmış olduğumuz ziyaretler, Lahor’da Badşahi Camii’nde namaz kılmamız, orada hutbe okumuş olmak, sonra İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde yapmış olduğumuz ‘Mevlana Celaleddin Rumi ve Allame Muhammed İkbal’ konferansı, İslamabad’da Uluslararası İslam Üniversitesi'nde yapmış olduğumuz ‘İslamofobi’ konferansı, bütün bunlar bizim Pakistan ziyaretimizin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu” diye konuştu.

"İSLAM, KORKULAN BİR DİN DEĞİL; MÜSLÜMAN DA KORKULAN BİR KİMSE DEĞİLDİR"

İslamofobi konusuna da değinen Erbaş, “İslamofobi kavramı bir projedir, bir İslam karşıtlığıdır ve Anti-İslamizm'dir. İslamofobi, korkulan İslam demektir, İslam korkusu demektir. Ancak İslam korkulan bir din değildir. Müslüman da korkulan bir kimse değildir. Çünkü İslam anlam manasıyla barış anlamına gelmektedir” dedi.

"HİÇBİR MÜSLÜMAN ŞİDDETE BULAŞMIŞ ÖRGÜTLERE DESTEK VERMEZ"

Erbaş, İslamofobi kavramını oluşturan İslam düşmanlarının destekleriyle kurulmuş bazı terör örgütleri üzerinden İslam’ı ve Müslümanları korkulacak biriymiş gibi göstermeye çalıştıklarını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

“Hiçbir Müslüman, şiddete bulaşmış örgütlere destek vermez. O şiddete bulaşmış örgütlere destek veren kimselerin, ülkelerin biz kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. Müslümanlara İslamofobi kavramı ile adeta hakaret edenler, şiddete bulaşmış o örgütlere en büyük desteği veren kimselerdir. O örgütlerin ellerindeki en gelişmiş o silahları kim veriyor? Vekalet savaşını onlara kim yaptırıyor? Biz Müslümanlar olarak şu an yapacağımız şey, bu gerçekleri, bu hakikati her yerde anlatmak, Müslümanların birliğini beraberliğini sağlamak, şiddetten uzak, aşırılıklardan uzak, hurafelerden uzak bir din eğitimi ile gençlerimizi yetiştirmek bu problemi çözecektir.”

Gündem Haberleri