Onat, testlerden ilaç tedavisine, önleyici tedbirlerden aşıya kadar pek çok konudaki olumsuz içerikler nedeniyle bilgi kirliliği oluştuğunu, bu durumun önüne geçmek için doğru iletişim kanalları ile doğru bilgilendirmenin şart olduğunu ifade ederek bunun yaygın aşılama için de büyük önem taşıdığını ifade etti.
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferah Onat, geride bıraktığımız 2020'nin adeta bilgi kirliliği yılı olduğunu söyledi. Doç. Dr. Ferah Onat, Covid-19 salgınında; virüsün bir laboratuvarda üretildiğinden insanlara çip takmak için başlatıldığına kadar asılsız iddialar ve sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin, en baştan itibaren halk sağlığı için gerekli olan sosyal mesafe ve maske gibi tedbirlerin uygulanmasını olumsuz etkilediğini hatırlattı. Ferah Onat, Covid-19 aşısıyla ilgili internet ve sosyal medyada yayılan komplo teorileri ile yanlış bilgilerin, şimdi de aşılanma konusunda aynı tehlikenin yaşanmasına yol açtığına dikkat çekti. Onat, “Bu nedenle internette ve özellikle sosyal medyada kartopu etkisiyle çığ gibi büyüyen yanlış bilgiye karşı savaş açılmalı ve halkla doğru iletişim kanalları kullanılarak endişeler mutlaka giderilmeli. Aksi halde hayati önem taşıyan aşılanma süreci sıkıntıya uğrayabilir” dedi.
Virüse sosyal medyada çok farklı yaklaşımlar
Doç. Dr. Ferah Onat, “Covid-19 virüsü ortaya çıktığından bu yana sosyal medyada pek çok konu hakkında paylaşım yapıldı. Önce virüsün yayılma yolları, yayılmasının önlenmesi üzerine bilimsel olan ve olmayan bilgiler yayıldı. Sonra, virüsü önleyen ya da virüsü alan hastalar için ilaçlar, alternatif tıbbi yöntemler, bitki çayları, besinler, gıda takviyeleri süreç başladığından beri yoğun bir şekilde sosyal medyada paylaşıldı. Bunların bir kısmı sağlık alanında otorite olan güvenilir kaynaklardanken çok büyük bir kısmı ise güvenilir olmayan kaynaklardan üretilen içeriklerden oluştu. Virüsün yayılımına nedenler gösteren komplo teorileri, geleceğe yönelik olumlu ya da olumsuz bazen çok ürkütücü olabilen tahminler, bu tahminlerin filmler ve kitaplarla desteklenmesi, geçmişten gelen kehanetler derken özellikle sosyal medya, virüsle ilgili çok farklı yaklaşımları içeren kaotik bir ortam haline geldi. İşin ilginç yanı ise teste, tedaviye veya aşıya karşı olan içerikler üretenlerin aynı kişiler olması ve aktarımlarının bilimsel dayanağının yeterince olmaması. Az sayıda insanın ürettiği olumsuz içerik, çok sayıda kişi tarafından paylaşılınca baskın görüş gibi algılanması mümkün oluyor” diyerek yaşanan süreci hatırlattı.
Güvenilir kaynaklardan haber almalı
Aşı çalışmalarıyla birlikte, bir kısım internet kullanıcısının umutlarını ifade edip bilimsel çalışmaları paylaşırken bir kısım kullanıcının ise olumsuz içeriği beğenmeye ve çokça paylaşmaya yöneldiğini belirten Doç. Dr. Onat, “Belirsizlik ortamında insanlar, önceki bilgilerine, inançlarına, güvendiği, takip ettikleri insanların ifadelerine güvenerek tutumlarını ve davranışlarını oluşturur. Aşı konusunda da virüsün tehlikeli boyuta varmasından önceki tutumlarımız, aşıyla ilgili görüşlerimizi etkilemekte. Burada interneti kullanırken önemli olan; sağlık, teknoloji gibi bilimle ilerleyen her konuda güvenilir kaynaklardan haber almaya dikkat etmek olmalı. Ayrıca, güvenilir kaynaklar derken bunlar; Sağlık Bakanlıkları, resmi sağlık kurumları, sağlıkla ilgili sivil toplum örgütleri, araştırma enstitüleri, üniversitelerde yapılan araştırmaların itibarlı dergilerde yayınlanan sonuçları ve bu sonuçları açıklayan güvenilir medya kanallarındaki haberler olmalıdır. Özellikle sağlıkla ilgili emin olmadığımız konularda, farklı güvenilir kaynakları araştırarak görüşlerimizi oluşturmamız gerekir. Kaynağı güvenilir olmayan ki bu eşiniz, çocuğunuz, aile büyüğünüz dahi olsa gelen içeriği paylaşmanız, sizi takip eden insanları da yanılgıya düşürmenize neden olacaktır. Özetle, bilgi edinmek için sosyal medya platformlarına değil, güvenilir kaynaklara başvurun, herhangi bir bilgiye inanmadan önce birkaç farklı güvenilir kaynaktan okuyun” diyerek vatandaşları uyardı.