İBB Başkanı İmamoğlu ve 6'lı masa liderlerinden Saraçhane'de açıklamalar

KARAMOLLAOĞLU, KATILAMAYACAĞINI AÇIKLADI

Öte yandan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, programa katılamayacağını duyurdu. Karamollaoğlu sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Önceden planlanan ve tehir etme durumumuzun olmadığı bir hastane randevum nedeniyle Saraçhane’de gerçekleştirilecek anlamlı programa katılamıyorum. Orada bulunan herkese canıgönülden selamlarımı iletiyorum." ifadelerini kullandı.

KILIÇDAROĞLU: HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ DEĞİL, ÜSTÜNLERİN HUKUKU VAR

CHP lideri Kılıçdaroğlu da yaptığı açıklamalarda şunları kaydetti: "11 madde halinde düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım. Kısa bir sunuş olacak. Dikkatle dinlerseniz son derece mutlu olurum. Bir Mevlana der ki adalet kutup yıldızı gibidir. Söz veriyorum adalet ya gelecek.

2- Adaleti dağıtan kişi hukukun üstünlüğü yani yargıç ve vicdani kanaatine göre karar vermek zorundadır.

3. Adaleti dağıtacak kişi kralın sofrasına, sultanın sofrasına, sarayın sofrasına asla oturmayacak, sofraya oturan alimin verdiği fetvadır yanlıştır ve doğru olmaz.

4. Milli irade. 1921-24 anayasanın birinci maddesi egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin iradesine bugün darbe vurulmuştur. 16 milyon iradesine bir yargıç aracılığı ile darbe vurulmuştur.

5. Adalet bugün yaşadığımız ülkede, adalet temel Türkiye sorununa dönüşmüştür. Sokakta herhangi vatandaşa sorun, emin olun büyük k ısmı bu ülkede adalet yoktur diyecek. Ama bizler 6'lı Masa olarak adalet konusunda kararlıyız, mutlaka getireceğiz.

"YARGIYI İTİBARSIZLAŞTIRANLAR VAR"

Bugün Türkiye'de hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Üstünlerin hukuku var. Dayısı olana kimse ses çıkartmıyor, bir genç tweet attığı zaman gözaltına alınıyor. Asla ve asla bir daha bu manzaraları yaşamayacaksınız.

6. Yargıyı itibarsızlaştıranlar var. Ağacın kurdu kendi içindedir. Asla unutmayın. Uyuşturucu baronlarına ses çıkarmazlar, parti teşkilatından gelenleri hakim, savcılık koltuğuna oturturlar, çetelerle yanyana gezerler. Bu tabloyu da değiştireceğiz. Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz.

7. Güzel bir atasözümüz var, zulmün artsın ki tez zeval bulasın der. Öteden beri bu ülkede zulüm var. Milletvekillerimiz, gazeteciler tutuklandı. İstanbul İl Başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı. Bu tablo zulmün arttığı tablodur, bu da yakında zeval bulacaklar demektir ve onları göndereceğiz.

8. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu hakkında verilen karar asla ve asla kabul edilemez. Toplumun vicdanını yaralamıştır. Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize 1 milimlik dahi geri adım attırmayacaktır. Kararlıkla başkanın arkasında duracağız.

"HİÇBİR GÜÇ İMAMOĞLU'NU İSTANBUL'A HİZMET ETMEKTEN ALIKOYAMAZ"

Bizim yeşil alanları beton ormanlarına dönüştürme hevesimiz yok, rantiyecilere hizmet etme gibi görevimiz yok. Her belediye başkanımız halka hizmet eder, halka hizmet hakka hizmettir, biz kuralı böyle biliriz.

Hiç kimse ve hiçbir güç Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul'a hizmet etmekten alıkoyamaz.

9. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri göndereceğiz. Milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz, hiç endişe etmeyin 6'lı Masa kararları bu ülkeye huzuru, bereketi ve adaleti getireceğiz.

10. Bu bir 100 metre koşusu değil, maratondur ve sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek, yeni ve güzel bir Türkiye'yi göreceksiniz.

11. Asla başınızı öne eğmeyin. Önümüzde 6 ay kaldı, geliyoruz. Siz de haykırın; iktidar, iktidar, iktidar. İktidar olacağız."

BABACAN: BU HUKUKSUZLUĞU REDDEDİYORUM

DEVA lideri Ali Babacan: "Biliyorum çok öfkelisiniz, hepimiz çok öfkeliyiz. Olanları kabul etmiyorum. Bu haksızlığı, hukuksuzluğu reddediyorum. Ekrem İmamoğlu kardeşime yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Birkaç evvel Canan hanıma yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. Demirtaş'a yapılan hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın seçimi kaybettiği belediyelere atadığı kayyumlarla rövanş almasını reddediyorum.

İsyanımızı, feryadımızı tüm İstanbul, tüm Türkiye duysun diye buradayım. Nedir bu çektiğimiz ya! Devlet gücünü eline geçiren başlıyor aşağıdakilerini ezmeye, Kendi rakibini kendi sevmediklerini ezmeye, zulmetmeye. Üste çıkan alttakini eziyor. Başlıyor zorbalığa. Daha dünün ezileni sayın Erdoğan, üste çıkınca başkalarını ezmeye başlıyor, zulmetmeyle başlıylor.

Sandık günü hep beraber cevabını vereceğiz inşallah. Sayılı gün çabuk geçer. İşte biz bu ülkede yaşanan nöbetleşe zorbalığa karşıyız. Adalet olsun istiyloruz. Bu millet 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz'da silah, topla, tüfekle demokrasiye kast edenleri tarihin tozlu sayfalarına gömmüş millettir. Nazım Hikmetlere, Ahmet Kayalara, Necip Fazıllara, Halide Ediplere zulmedenleri tarihin tozlu sayfalarına gömen millettir.

Bu millet yargı oyunlarıyla kendi irad esini görmezden gelenlere en iyi cevabı ilk sandıkta verecektir. Çok yakında verecektir. Biz herkes için adalet demek içni buradayız. Herkes için özgürlük demek için buradayız. Kürt, Türk, Sünni, Alevi hiç fark etmez. Yaşam farkı, inansın, inanmasın farketmez, hep beraber Türkiye'yiz.

Yıl 2002. Şu andaki iktidar 3 Y ile mücadele edeceğim diye başa gelmedi mi? 3 Y neydi? Yolsuzluk, yasaklar ve yoksullukla mücadele. İş döndü dolaştı 3 Y bu milletin başına çöktü. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar var mı? Ekrem İmamoğlu kardeşimizi yasaklamaya çalışan zihniyet. Kendi mücadelesini unutan aynı sıkıntıyı başkalarına yaşatan zihniyetle karşı karşıyayız.

Devlet gücünü kullanan, süreyle ve hukukla sınırlı olmalıdır. Üç dönem kuralı vardı. 2015'de doldu bu üç dönem. Uçaktan gelirken yok bırakmam demiyor. Yetmiyor, şu andaki iktidar partisinin kuruluş akitinde vardı. Süre doldu. Ne zaman ki devlet gücünü kullanan hukuku tanımaz işte o andan itibaren güç yozlaştırması olur. 2018'den sonra bütün yetkiyi elinde toplayan, tek imzayla ülkeyi yöneten ülkeyi bataklığın içine düşürmüş durumda.

Farklı fikirlerden, kimliklerden, dünyadan korkmayan Türkiye istiyoruz. Özgürce konuşan cesur ve zengin Türkiye istiyoruz. Endişeye mahal yok, biz buradayız. halkın ylanındayız, hakkın yanındayız.

Bu meydan var ya bu meydan. Yarına nasıl bir ülke bırakacağımıza karar verecek meydan. Korku mu, umut mu? Depresyon mu, mutluluk mu? Açlık mı, zenginlik mi? Çatışma mı, barış mı? Baskı mı, özgürlük mü? Otokrasi mi, demokrasi mi? Birileri cevabı alsın. Nasıl bir Türkiye'de yaşayacağımızı bu meydan ilk seçimde karar verecek.

Sözlerime son verirken, 95 milyon 1'den büyüktür, Türkiye 1'den büyüktür diyorum, hepinize saygı ve selamlar."

DP LİDERİ UYSAL: GENÇLERİM ADINA BÜYÜK ÜZÜNTÜ İÇİNDEYİM

DP lideri Gültekin Uysal: "Kalk yiğidim dağ başını duman almış. Aslan payını aslan olmayanlar almış. Aziz İstanbul, Fatih'in emaneti kutsal şehir. Aziz İstanbullular, kıymetli genel başkanlarım. Demokrasi mücadelesini yılmaz savunucuları öncelikle hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Bir tarihi günde buradayız. Aya ilk ayak basan astronotun dediği gibi 'Benim için küçük ama insanlık tarihi için büyük adımdır' dediği gibi. Türk milletinin tarihi yürüyüşünde önemli kilometre taşının bulunduğu noktadayız.

Bir büyük üzüntü içerisindeyim. Bir büyük hüzün içerisindeyim. Milletim için, üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyim. Gençlerim adına büyük üzüntü içerisindeyim. Evlatların geleceğini göremeyen annelerin, babaların adına üzüntü içerisindeyim.

Bu büyük ülke, bu büyük millet bu kadar kötülüğü hak etmiyor. Zalim zulmünü celladına yaptırırmış. Zalime, onun cellatlarına, uşaklarına karşı bir büyük mücadeleyi burada başlatıyoruz. Yekvücut oluyoruz, hep beraber 'yeter söz milletinh' diye haykırıyoruz.

2019 yılında aslında Türk demokrasisinin çok partili hayata geçmemizden itibaren darbelere, kesintilere rağmen, sandıkla ilgili bir büyük tartışma olmamış. 6 Mayıs 2019, Türk demokrasisi için bir büylük kırılmanın yaşandığı tarihtir. Demokrasisinin ana kolunun çökertildiği tarihtir. İstanbul'da milletin iradesiyle belediye başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu'nun yetkisinin alındığı tarihtir.

Ama milletimiz milli iradenin önüne set çekilmez, duvarlar örülmez, milletin gücü, azmi, kararlılığı her daim önüne örülmüş o duvarları yıkıph atmıştır. Türk demokrasisi işte bunun tarihidir.

İşte bugün de bu bitmez kin ve garezin, İstanbul'da millete yaslanarak iktidar olanların zaman içerisinde devletin tahakküm eden gücü ile beraber milletin iradesinin üzerine hakimiyetsiz kayıtsız şartsız milletindir iradesi üzerine kayıt ve şart koymak için dün Ekrem İmamoğlu'na, İstanbul şehremenine bu cezayı verdiler.

Ama bilsinler ki, bu kararın nokta kadar milletin vicdanında bir karşılığı yoktur. Bu kararı alanları biliyoruz. Aldıranları biliyoruz. Bilmiyor muyuz, her kesin bildiği bir sır biliyoruz. Demokrasiyle, hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gördük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri batanları çok olduk. Onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı.

Buradan haykırıyorum, adaleti sistematik bir şekilde bu memlekete uygulayanlara haykırıyorum, adınız ak olacağına alnınız ak olsaydı. Yarınlarda göreceğiz, bu ülkenin kaldırım taşlarında İstanbul başta olmak üzere, bu kararları alanları alnı dik, başı dik şekilde dolaşamayacaklar.

Nasıl Yassıada'da 'sizi burayı tıkan irade böyle istiyor' diyorlarsa burada ortadaki çarpıkları ifşa edercesine hakim karar veriyor. Zaman zaman bu iktidarın hukuk reformundan bahsettiğini biliyoruz. Yakınlarda bütçe görüşmelerinde TBMM'de ifade ettim, siz reform yapmayın, siz organize kötülük yapmaktan vazgeçin, FETÖ'cülerinh size bıraktığı hukuksuzluk icat etmekten vazgeçin.

İşaret fişeğini buradan yaktığımız hukuk mücadelemizin, demokrasi mücadelemizin, eninde sonunda milletin iradesiyle, tarihin tecelli edeceği gün milletimiz iradesini ortaya koyacaktır. Onların tek bir iddiası, ideali ve davaları var. Onlar bir kişinin, ailesinin ve şurekasının iktidarı ve mutluluğu için kavga veriyorlar. Oysa bizler bugün ne kadar haklı, doğru olduğumuz ortaya çıkıyor. 6'lı Masa etrafında biraraya gelmiş olanlar. Bugün burada bulunanların demokrasi diye kavgası var. Korkusuzca yaşama hürriyeti adına meselesi var. Bu ülkede fırsat eşitliği diye kavgası var. Herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye'yi kurmak gibi ideali, mücadelesi kavgası var.

Bugün buradan attığnız adımla beraber büyük Atatürk'ün 1919'da Bandırma vapuruyla İstanbul'dan Samsun'a giderken tarihe düştüğü gibi kaydı not düşüyorsunuz. Kızkulesi açıklarında Bandırma vapuru aranmak istenir. Büyük Atatürk aranmasına müsaade eder. En nihayetinde bir şey bulamazlar. Bandırma vapuru usul usul Karadeniz'e açıldığında, işte bizim için de mihenk, kılavuz olan tarihi sözü nakşetmiştir: Onlar zannediyor ki, biz Anadolu'ya mühimmat ve silah götürüyoruz. Oysa bilmiyorlar ki, biz Anadolu'ya mühimmat ve silahtan daha önemli bir şey götürüyoruz. Anadolu'ya cesaret ve irade götürüyoruz demiştir.

Bugün buradan sadece İstanbulumuz değil, çatlamış toprakların hasretini dindirmek için her birimiz Türkiye'nin üzerine örülen kademe kademe her gün rengi koyulaşan bu örtüyü atıp kaldırmak adına bu cesareti ve iradeyi taşımalıyız.

Allah'ın izniyle taşıyacağız. Gün görünmez ordularla buluşma günüdür. Bu büyük Cumhuriyetin tarihi yürüyüşle bize bahşettiği değerlere sahihp çıkacak. Yeter söz milletindir diyecek bu atanmış hakimlerin verdikleri kararları Allah'ın izniyle hep beraber yerle bir edeceğiz.

Bugün burada bu tarihi ana şahitlik etmekten dolayı çok mutluyum. Bu mutluluğumu şu sözlerle tamamlamak istiyorum; bugün bu büyük ülkenin herşeyini çalanlar, çaldıkları yetmedi sandığı çalmaya karar verdiler. Ama bilsinler ki, günümüzü çalanlara yarınlarımızı asla çaldırtmayacağız."

DAVUTOĞLU: BU KARARIN MİLLETİN VİCDANINDA BİR KARŞILIĞI YOKTUR

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu: "İstanbul'un iki kez seçilmiş değerli büyükşehir belediye başkanı değerli başkanı değerli dostum sayın İmamoğlu. Değerli genel başkanlar hepinizi muhabbetle selamlıyorum. Meselemiz sayın İmamoğlu'nun hak ettiği makamı korumak değil. İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik yarınlarını korumaktır.

Bizim meselemiz siyaset üstü meseledir. 6 genel başkan olarak buradayız. Farklı siyasi partilerdeyiz. Hepimiz insan onuru, temel hak ve özgürlükler, demokratik hukuk devleti diyoruz.

Bu meydan tarihi sahnelere şahit oldu. Dün akşam sayın İmamoğlu'nu ziyaret etmek için İBB binasına girdiğimde hafızamda iki manzara canlandı. 28 Şubat şartlarında sayın Erdoğan'a benzer mahkumiyet kararı verilmişti, ben de oradaydım. 15 Temmuz'da bu binayı savunmak için nice yiğitler şehit oldu. Yüreğimde, boğazımda bir şeyler düğümlendi. 21 Nisan 1998'de İBB binasında hangi değeri savunduysam, 15 Temmuz 2016 akşamı, hangi değerleri savundaysam yine aynı değerler için buradayım ve burada olacağım.

Sakın ha, sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın. Geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat'ı yapanlar zannettiler ki kurdukları vesayet düzeni sürer. Partileri kapattılar, siyasetçileri yasakladılar, düşünce özgürlüğünü, basını yok ettiler. Ama onlar gitti ama milletimizin demokrasi aşkı kaldı ve kalacak.

Güç sahiplerine şunu hatırlatıyorum; o avcunuzda tuttuğunuz güç var ya o güç, onu kaybettiğiniz için sıktığın her an kordan bir ateş gibi sizi yakar. Milletin vicdanına dönünüz. Dün aldığınız kararla bize mesajınız şuysa; İstanbul büyükşehir belediye başkanını mahkumiyet üzerinden makamından alabiliyorsak, 2023 seçimlerine ipotek koyarız diyorsanız, sadece bu meydanı dolduranlar adına değil 85 milyon adına söylüyorum, korkmadık, korkmadık, korkmayacağız. Tehditlerinize boyun eğmiyoruz, eğmeyeceğiz.

Güç sahiplerine sesleniyorum, sakın ha seçim sandığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye kalkışmayın. Bu konuda hiçbir söz söylememiş olan 24 saat geçmiş olmasına rağmen sayın Erdoğan'a ve iktidara sesleniyorum, sakın bize tarafsız mahkeme karar verdi demeyin, inanmayız. Kaşıkçı, rahip Bronson davasında şerefli Türk yargısını nasıl siyasete esir ettiğinizi biliyoruz.

Değerli yargı mensupları omuzunuzda ağır ve tarihi yük var. Alacağınız her karar bir belediye başkanını, bir siyasi genel başkanını ilgilendirmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini şekillendirecek. Hakim teminatının olmadığını, aile kaygısı taşıdığınızı biliyorum.

27 Mayıs sonrası 'sizi buraya tıkan irade böyle istiyor' diye bazı yargı mensupları bir Başbakanı iki Bakanı idam sephasına gönderdi. 12 Mart, 12 Eylül mahkemeleri bir sağdan bir soldan diye genç fidanları idam sephasına gönderdi. FETÖ yargısı yargıyı eline alarak Türkiye'nin en kara gecesi 15 Temmuz'u yaşattı. Bakın hepsi gitti. Şerefli Türk yargısının mensupları, hiçbir siyasi talimata asla uymayın. Yargı mensuplarının aidiyeti adalettir.

Dün Türk yargısı için kara bir gündü. Siyasi baskılar sebebiyle YSK başta olmak üzere seçime giderken hiçbir yargı mensubu baskı altına alınmaz ümit ederim. Baskı altına alınırlarsa onların arkasında 6 parti genel başkanı olarak dimdik duracağız.

Bir tahrik ortamı yaratılarak, kutuplaşma ortamı yaratılarak toplumsal gerilimi ortaya çıkarmaya çalışan iktidara karşı, iktidar partilerine gönül verenlere sesleniyorum, değerli kardeşlerim sizler vesayete karşı milli irade dediniz. Yaşı yetenler 21 Nisan 1998'de sayın Erdoğan'ın yanındaydılar. Sakın ha tahriklere kapılmayın. Milli iradeyi esir alanlara karşı sesinizi yükseltin.

O geniş kitlelerin bu kararla yürekleri dağlandı, başları öne eğildi. Kaldırsınlar kafalarını 'biz yeni vesayetler kurmak için emek vermedik' desinler sayın Erdoğan'a ve Beştepe'de oturanlar.

Değerli AK Parti'yi desteklenleyen seçmenler sizin kazanımlarınız temenatı demokratik devlettir, insan hak ve özgürlükleridir. 85 milyonun her vatandaşı aynı hak ve özgürlüklere sahip olacak. MHP seçmenlerine sesleniyorum, milli birlik, kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörist ilan etmekle korunmaz.

Milli hakimiyetin temeli esası, milli iradedir. Kim ki milli iradeye el uzatırsa, gerçek terörist, vatan düşmanı odur. Milli irade olmadan vatan korunamaz, millet birleştirilemez, devlet güçlü kılınamaz.

İstanbul benim en büyük hocamdır. Estetiğimizin, mimarimizin, medeniyetimizin, siyasi kültürümüzün merkezidir. Sizin iradenize ipotek koyacak olan kim olursa sadece Gelecek Parti Genel Başbakanı, bir eski Başbakan olarak değil bir İstanbullu olarak direnecek, sayın İmamoğlu'nun haklarını korumak konusunda en ufak tereddüt göstermeyeceeğiz.

Gelecek kaygısı taşıyan değerli vatandaşlarım. Çok zorlu badireler atlatan milletim. Biliniz ki biz ayaktayız. Yeni bir Türkiye için yola çıktık. Cumhuriyetimizin 100 yıllık, demokrasimizin 75 yıllık tecrübesini bir sofrada topladık 6 parti olarak. İşçi, çiftçi, kadın, genç, esnafımızın başı dik dolaştığı bir ülke inşa etmek hedefimizdir. Hedefimiz düşüncesini açıklarken korkmadığı, inancını yaşarken korkmadığı, düşüncesini dile getirirken terörist diye suçlanmadığı Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz. 6'lı Masa Türkiye'nin, milletin masasıdır. O sofrada, o 6'lı Masa'da ne var diyorlar. İşte söylüyorum; Türkiye'de iki sofra var. Birisi çıkar için birbirini yediği, herkesin birbirine çelme taktığı, marinalarına çökülen, kendi bakanlığına dezenfektan satan kurtlar sofrası var. Biz o kurtlar sofrasına karşı Hacı Bektaş Veli'nin 'elini, gönlünü sofranı açık' t ut diyerek Halil İbrahim sofrasını kurduk. Bu sofrada haram lokma olmayacak, yetim hakkı olmayacak, kimsenin aşı kimseye haram olmayacak. Bu sofranın aşı inandığımız değerlerdir, özgürlüktür, adalettir, refahtır, eşitliktir, siyasi ahlaktır. Siyasi ahlakı egemen kılmaya geliyoruz.

Müsterih olun bu kara kışlar geçecek. Üstad Neşet Ertaş'ın deyimiyle Cumhuriyetimizin gelecek yazını kimsenin kışa çevirmesine asla izin vermeyeceğiz. Önümüzde seçim var. Bu seçim sadece bir iktidar değişimi değil, Cumhuriyetimizin mayasının demokrasi ile taçlanacağı seçimdir. Yoksulluğa karşı insanca onurlu yaşamak düzeni seçimidir. Yasaklara karşı özgürlüklerin seçimidir. Bu seçim sonucunda kimse kaybetmeyecek, hiçbir toplum kesimi kaybetmeyecek, hep beraber yeni ufka inançla, kararlılıkla, azimle yürüyeceğiz.

Cumartesi günü şebi aruz, vuslat. Hz. Mevlana'nın talebesiyim. Onun sözüyle bitirmek isterim; biz bu toprakları ancak sevgi tohumları ekmeye geldik. Biz Anadolu, Trakya sevgi tohumları ekmeye geliyoruz.

Birileri haftada bir masa dağılacak diyor. Onlar çok bekler çok. İktidara sesleniyorum. Bu masa sizin kurtlar sofrası masanız değil. Bu masa Halil İbrahim masası. Dağılmayacak. Meselemiz kimin hangi mevkiye geleceği meselesi değildir. Biz mevkilerim, makamların peşinde değiliz. Meselemiz Türkiye'nin geleceğini, gençlerin terk etmeyi düşünmeyeceği yeni ülkeyi inşa etmektir.

Önümüzdeki ilk toplantımızda geçiş sürecinin yol haritası ve ortak politika hedeflerimizi açıklayacağız. Müsterih olun, yeni bir Türkiye yeni bir yüzyılla gelecek. Allah'a emanet olun."

AKŞENER: DİYORSUNUZ Kİ ZULÜM SİZİNSE SANDIK BİZİMDİR

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: "Öncelikle aziz milletim, aziz İstanbullular, çok değerli genel başkanlar, hanımefendiler, beyefendiler, kalbimiz herşeyimiz gençler. Bu atkının hikayesini sizinle paylaşmak istiyorum. Dün buradan ayrıldık, giderken genç kızımız adı Kıymet Doğan'dı. Arabamın camını çaldı, boynundan çıkardı, 'Ekrem başkanıma vereceksin Meral abla, ona dua edeceğiz' dedi. Bu atkı Kıymet'in atkısı, kalbinden dualar eden, haksızlığı lanetleyen gencecik kızımızın atkısı. Biliyorum ki Ekrem Başkan onu bir emanet gibi saklayacaktır.

Yüzyıl önce olduğu gibi bugün de, egemenli kayıtsız şartsız milletindir diyenler burada. Saraçhane'de. Ama yüzyıl önce verilen kararın, ilkenin, iradenin t emsilcileri kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar burada. İstanbul'dan egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diye haykıranların o sesini duymayanların, onların saraylara kapandığı anda milletin sesini duymadığı anda biz Saraçhane'deyiz.

Bir tiyatroya, bir haksızlığa, kara cübbelerini, siyah cübbelerini saranlara buradan seslenen İstanbullular, diyorsunuz ki, saray sizinse Saraçhane bizimdir.

Diyorsunuz ki; zulüm sizinse, haksızlık sizinse sandık bizimdir, sandık bizimdir. 16 milyon İstanbul'un iradesi burada. Millet burada, milletin sesi, demokrasi, irade burada. Milletin iradesi burada. Ekrem kardeşimin yanında. Gençler diyor ki, yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat.

Bu sese kulaklarını kapasalar da size, bize terörist deseler de, haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da, cezalandırsalar da bu irade, bu ses, bu yürek, bu cesaret, bu demorkrasi aşkı, bu sandıkta verilecek cezanın ortaya konduğu irade gösteriyor ki, 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye'nin de senin yanında olduğunu burada Saraçhane'den görüyorum.

Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Hele aziz milletimizde hiç sürmez. Geldikleri gibi giderler. Geldikleri gibi gittiler. Geldikleri gibi sizin iradenizle gidecekler. Allah'a emanet olun, saygılar sunuyorum. Demokrasi bizimdir, sandık bizimdir ve bu irade elbette ki bizimdir."

Saadet Partisi genel Başkanvekili Sabri Tekir: "Tarihe yeniden damgasını vurmak üzere bu meydanda toplanan aziz İstanbullular. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Saadet Partimizin muhterem genel başkanı sayın Karamollaoğlu'nun selam ve sevgilerini sizlere iletmek üzere aranızda bulunuyorum. Muhterem genel başkanımız sizinle beraber olmayı çok arzu etti. Fakat önceden planlanmış, takvime bağlı küçük bir sağlık sorunu nedeniyle maalesef aranızda bulunamamaktadır. Kendileri hem üzüntülerini hem size olan selamlarını benim vasıtamla gönderdiler.

Kendileri ve şahsım adına hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. İBB Başkanımız sayın Ekrem İmamoğlu hakkında bir karar verilmiş bulunmaktadır. Bu kutlu beldenin şehremini hakkında bir karar verilmiş bulunmaktadır. Verilen bu kararı kamu vicdanı asla ve asla hukuki olarak kabul etmemiştir.

Bu verilen karar kamu vicdanında siyasi bir karar olarak algılanmıştır. Tıpkı yıllarca önce yine aynı yerde, aynı makamda bulunan kişi için okuduğu şiir nedeniyle verilen bir kararı algıladığı gibi. Ancak herkesin bildiği bir gerçek vardır. Bu tarihi gerçeği sizinle paylaşmak istiyorum.

Tarihin çeşitli dönemlerinde defalarca tecrübe edilen gerçektir bu. Dünden bugüne adalet mekanizmasını kişisel ve siyasi hesaplarla bu mekanizmaya müdahale edenler mutlaka ve mutlaka zaman içerisinde kaybetmişlerdir. Eğer böyle bir müdahale varsa, ki kamu vicdanı bunun varlığını kabul etmektedir. Buna müdahil olanlar şüphesiz yine kaybedeceklerdir. Tarihin akışı böyledir arkadaşlar. Bu tarihin akışını değiştirmek o kadar kolay değildir. Tabiat böyle bir akışı asla ve asla birilerinin engellemesine müsaade etmemektir.

Açıkça ilan ediyoruz; birileri hukuksuzluk yaparken, adaleti çiğnerken biz hukukun dışına asla çıkmamaya kararlıyız. Hukukun sınırları içerisinde kalmaya devam edeceğiz. Bu milletin huzuru, sükunu ve bu milletin geleceği için hukukun sınırları içerisinde kalmaya kararlıyız.

Birileri adaletsizliği siyasi araç haline getirse dahi her zaman adaletin yanında yer alacak, herkes için adalet demeye devam edeceğiz. Adalet herkes içindir. Bizim esas şiarımız herkes için adalet demeye devam etmek olacaktır. Onlar şunu isteyebilirler; kutuplaşmayı kendi siyasi çıkarları için gerekli görebilirler. Fakat onlar kutuplaşma dedikçe biz kucaklaşmayı hedefleyeceğiz. 6'lı Masa olarak takip ettiğimiz bütün politikalar 84 milyon insanın kucaklaşmasını temin eden politikalar olacaktır.

Yüce milletimiz şunu emin olunuz ve ümit var olunuz ki, aklı selimle bu süreci devam ettireceğiz. Yaşadığımız bu sıkıntıları aklı selim ile atlatmaya çalışacağız. Yarının Türkiyesini inşallah elele ve gönül gönüle kurmaya çalışacağız.

Bir şairimizin dizeleriyle konuşmama son vermek istiyorum:

Gün olur toprak uyanır, ağaç uyanır, uyanır böcekler
Sarı bozkır titrer, çıplak dağlar yeşerir, gök yıkanır kirli dumanlardan

Tertemiz bir rüzgar eser yıldızlar arasından

Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü

Çatlayacak yalanın çelik k abuğu sizin bahçenizde büyüyecek

Adaletin tertemiz çocuğu

Aziz İstanbullular kararlıyız, hep birlikte bunu başaracağız. Bu ruh içerisinde sayın genel başkanımızın selamlarını, sevgilerini ve saygılarını sizinle paylaşarak hepinizi tekrar kendi adıma ve Saadet Partisi adına sevgiyle, saygıyla kucaklıyorum."

Gündem Haberleri