Bursa’da önceki gün ‘Kayak yapmaya gidiyorum’ diyerek evden çıkıp intihar eden Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın’ın (35) bıraktığı notta iş yerinde yaşadığı mobbingden bahsettiği iddia edildi. Yalçın’ın ölümü sonrası sağlık çalışanları ‘mobbing cinayettir’ etiketiyle paylaşım yaparak uğradıkları kötü muamelenin son bulmasını istedi. Asistan ve intern doktorlar, kıdemli meslektaşlarının mobbingine maruz kaldıklarından yakınırken, hocalar da ilk yıllarda asistanların karşı karşıya kaldığı nöbet yükünün yıpratıcı olduğunu söylüyor.
‘İstifamla gezdim’
Milliyet’e konuşan Antalya’daki bir devlet hastanesinde asistan doktor olan F.D. (30), maruz kaldığı mobbingi şöyle anlattı: “Cerrahi bölümde asistanlık yapıyorum ve ameliyatlardayım sürekli. Burada inanılmaz bir hiyerarşi var. Özellikle uzmanların ağır psikolojik tacizlerine maruz kalıyoruz. Bu tacizler ağır hakaretlere varabiliyor. Bir uzmanla uzun süredir sıkıntı yaşıyorum. Anabilim dalı başkanımıza söylememe rağmen hiçbir şey yapılmadı. 2-3 hafta önce artık gözümü kararttım ve mobbing davası açacağımı söyledim. Bunun üzerine duruldu. Hayatına son veren doktorun durumunu o kadar iyi anlıyorum ki, inanın ben de o noktaya geldim. Canıma kast etmeyi düşündüm. Aylarca cebimde istifa dilekçemle gezdim.”
‘İliklerimize kadar’
Kayseri’de bir hastanede asistan doktor olan E.Ö. (29) de, “O doktoru çok iyi anlıyorum. Bazen mobbingi iliklerimize kadar hissedebiliyoruz. Bir arkadaşım sırf gördüğü mobbing nedeniyle asistanlığı bıraktı. Hakarete varan söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. 36 saat nöbet tutuyoruz, iş yükümüz çok fazla” dedi.
Z.T. (27) İzmir’de bir devlet hastanesinde intern. “Hastanede yaşadıkları nedeniyle meslekten de yaşamaktan da soğudum” diyen Z.T., şunları söyledi: “Gerek öğrencilikte gerek internlik sürecinde zorbalıklara maruz kaldım. En acısını ise kadın doğum internliği sürecinde yaşadım. Hemcinsim olan kadın asistanlar yerli yersiz gerekçelerle azarladılar. Kargo teslim almak gibi kendi özel işlerini yaptırıyorlar. Asistanlardan biri benim doğum izlememe ve doğum öğrenmeme engel oldu. Şevkim kırıldı, erkenden tükendim. Kıdem mobbingi çok fazla. Bu yüzden uzmanlık sınavına çalışmıyorum. Çünkü biliyorum ki gideceğim yerde mutlu olmayacağım ve buna dayanacak gücüm yok.”
‘Baskı en altta’
Yıllardır mobbingin sürmesini üniversiteler ve eğitim hastanelerinde kurulmuş olan askeri hiyerarşik düzene bağlayan Almanya Bonn Rheinische Friedrich-Wilhelms Üniversitesi Yenidoğan ve Çocuk Yoğun Bakım Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Soyhan Bağcı, “Bu düzen herkesin işine geliyor. Çünkü en üsttekiler kendilerine mümkün olduğu kadar az sorun yansıtılmasını istiyorlar. O yüzden en baştaki bir altındakine, o kendi altındakine bunu diretiyor. En alttakiler herkesin baskısını omuzlarında hissediyor” ifadelerini kullandı.
En fazla mobbing sağlıkta
Mobbingle Mücadele Derneği Genel Başkanı İlhan İşman şunları aktardı: “Alo 170 rakamlarına baktığımızda en fazla mobbingin sağlıkta olduğunuzu görüyoruz. Daha önce de benzer nedenlerden dolayı doktorlar sıkıntı yaşadı. Sağlık sektörü başlı başına stresli bir sektör. Her ne kadar okumuş olsanız da mesleğin getirdiği usta çırak ilişkisi var. Mobbingin birinci sebebi kötü yönetim. İkinci sebep ise kurumsal kültürün oluşmaması. Bir de narsist kişilik yapısı. Özellikle doktorlarda bunu görüyoruz.”
‘Acaba başıma bir şey gelir mi?’
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek şöyle konuştu:
“Mobbing sadece hoca tarafından değil kıdemliler tarafından da yapılıyor. Mobbing kişileri zorluyor ancak diğer taraftan da asistanlar en çok şeyi bu kıdemlilerinden öğreniyorlar. Uzun süren nöbetler de ister istemez bu çocukların kimyasını bozuyor.
İlk yıl asistanlar yüksek nöbetle başlar, birinci yıldan sonra nöbet sayısı giderek azalır. Mobbinge uğrayan bu durumu rektöre, Tıpta Uzmanlık Kurulu’na taşımalı. Ancak, ‘Acaba başıma bir şey gelir mi?’ diye bu yola çok başvurmayabiliyorlar. Bu yolu seçenler de oldu. Asistanlar eğer mutlu değillerse, farklı yerde çalışmasına izin verilebiliyor. Eğer hocasıyla bir sorunu varsa da hocanın sözleşmesi fesih ediliyor.”
‘Askeri düzen var’
Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, intern olarak göreve başlayan kızının meslektaşları tarafından karşı karşıya bırakıldığı ayrımcılıktan yakınmıştı. Prof. Banlı, “Tıp usta çırak ilişkisiyle öğrenilen bir iş. Kalkıp bir ameliyatı, acil müdahaleyi, hasta değerlendirmeyi kitaptan öğrenemezsin. Dolayısıyla sizden daha tecrübeli birinden öğrenmek durumundasınız. Çoğu pratik bilgiyi onlardan öğrenirsiniz. Fakat bunu kötüye kullanmamak gerekir. ‘Her dediğimi yapacaksın, şu kadar nöbet tutacaksın gibi...’ Cerrahide askeri bir düzen var. Hiyerarşik sistemde nöbetler tutuluyor. Dolayısıyla asistanların içerisinde bir hiyerarşi oluşuyor. Önemli olan bunu yapılan işlere yansıtmamak. İşi bu gençlere sevdirmek lazım. Böyle giderse zamanla iyi ve kaliteli cerrah yetiştiremeyeceğiz. Mobbing nedeniyle asistanlığı bırakan pırıl pırıl gençlerimiz var” dedi.
Mustafa Yalçın’ın gece 03.00’te hastaneye gelerek katıldığı acil bir ameliyat sırasında çekilen bu fotoğraf, çalışma arkadaşları tarafından “Gözlerinin içiyle gülen başarılı bir cerrahımızı kaybettik” notuyla sosyal medyada paylaşıldı.