Açıklamada “Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021 tarihinde tek taraflı olarak çekilmesinin ardından ülkemizde yeni bir dönemece girildi. Bu dönemde ‘aile, annelik ve ev kadınlığı’ kıskacına sıkıştırılmak istenen ‘kadın’a yönelik şiddetin toplumun her kesiminde giderek sistematik bir hal aldığına endişeyle tanık oluyoruz. Biz habercilere böyle bir zamanda düşen temel görev; ekonomik, politik, toplumsal ve kültürel alanlarda giderek belirginleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliğini görünür kılmaktır." denildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçluların kovuşturulması, cezalandırılması başta olmak üzere tüm süreçlerin takip edilmesi, dezavantajlı grupların yanında olunması biz gazetecilerin de sorumluluğudur. Tüm habercilere risk altındaki kadın ve çocukların can güvenliğini önceleyen bir bakış açısına sahip olmanın önemli olduğunu hatırlatıyoruz. Ayrıca gazetecileri fiziksel, psikolojik, ekonomik şiddet, ısrarlı takip, cinsel taciz, tecavüz dahil cinsel şiddet, zorla evlendirme, eziyet gibi suçlara ilişkin haberlerin ve caydırıcı cezaların uygulanıp uygulanmadığının takipçisi olmaya çağırıyoruz."