Ege Denizi'nde, 30 Ekim 2020'de meydana gelen merkez üssü Seferihisar ilçesi açıkları olan 6.6 büyüklüğündeki depremde 11 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin de yaralandığı Yağcıoğlu Apartmanı soruşturmasında müteahhit Şerafettin Ağar ile fenni mesul Orhan Ayber, gözaltına alındı. İşlemleri sonrası adliyeye sevk edilen 2 şüpheli tutuklandı. Hazırlanan iddianamede; projelendirmedeki eksikler, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, yapım denetimindeki yetersizlikler nedeniyle binanın yıkılmış olduğu belirtildi. İddianamede ayrıca binanın yıkılmasında; statik proje müellifinin, statik betonarme projeye onay veren mercilerin, bina fenni mesulünün, sürveyanının, müteahhidin, tadilat ruhsatı ile yapı kullanma izin belgesi aşamasında ruhsat ve izni düzenleyen mercilerin sorumlu olduğu görüşüne de yer verilerek, Şerafettin Ağar ile fenni mesulü Orhan Ayber hakkında 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 22’şer yıl 6’şar ay hapis cezası istendi.
SANIKLARA 12’ŞER YIL 6’ŞAR AY HAPİS
Bina inşaatı sürveyanı Ahmet A.'nın henüz yakalanamadığı, binada yapılan tadilatın sürveyanı Adnan A.'nın ise hayatını kaybettiğinin belirlendiği kaydedilen iddianamede, kamu görevlilerine ilişkin dosya ise 4483 sayılı 'Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun' kapsamında ayrılarak Memur Suçları Soruşturma Bürosu'na gönderildi. Tutuklu sanıklardan Orhan Ayber ise ileri yaşı ve sağlık sorunların nedeniyle tahliye edildi. İzmir 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde mart ayındaki karar duruşmasında, mahkeme heyeti müteahhit Şerafettin Ağar ile fenni mesul Orhan Ayber'i 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 12’şer yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırdı. Heyet, tutuksuz sanık Ayber için sağlık sorunları bulunması nedeniyle tutuklama kararı vermedi.
'YORGUN DEMİRLE YAPILAN BİNALAR ÇÖKMEYE MAHKUMDUR'
Tarafların itirazları sonrası dosya, istinafa taşındı. İtirazları inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14'üncü Ceza Dairesi, duruşma açtı. 4 Kasım'da görülen duruşmaya, sanıklar ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada söz alan Orhan Ayber, binaların yorgun demirlerle yapıldığını ve bu binaların yıkılmaya mahkum olduğunu söyledi. Ayber, "Beton dökümünü yapan gruplar vardı. Bunların başında bir kalfa bulunuyordu. Bunun müteahhit ile herhangi bir ilgisi yoktu. Bizim müdahale etme yetkimiz de yoktu. İnşaat bittikten sonra yapı kullanma izninin alımı aşamasında, binanın bodrumunda bir merdiven ve rampa vardı. Yanılmıyorsam; diğer sanık Şerafettin'in 150'ye yakın inşaatı ile ilgili projeyi yaptım. İşini düzgün yaptığını gördüm. Herhangi bir malzemeden eksiklik yaptığını veya projelere aykırı davrandığını görmedim. 1975 yönetmeliğinin koşullarının Türkiye'de uygulanması mümkün değildi. Zira hazır beton yoktu. Balıkesir'de bulunan bir fabrikada hurda demirler eritilip, tekrar inşaat demiri haline getirilirdi. Buna da 'yorgun demir' denirdi. Yorgun demir ile yapılan bina yıkılmaya mahkumdur. Bilirkişi raporunu kabul etmiyorum. İnşaatların demircileri bulunurdu ve bunlar 18-20 santim aralıklarla demirleri bağlarlardı. Benim zaman zaman demircilere talimatlarım olurdu ve buna uyarlardı. 90 derece ile demirin bağlanması söz konusu oluyordu" dedi.
'BİNANIN YIKILMA NEDENİ KOLON KESİMİ'
Duruşmaya SEGBİS ile katılan sanık Şerafettin Ağar ise binanın yıkılma nedeninin kolon kesimi olduğunu savundu. Ağar, "A bloğun temelini kazıp, demirlerini bağladıktan sonra yan taraftaki maydanoz bahçesinden temele su dolduğunu görmem üzerine buradaki demir ve betonları tekrar söküp temeli kuruttum. Dibine mıcır döktükten sonra yeniden demirleri bağlayıp, betonu döktüm. Temellerimde kesinlikle herhangi bir su çıkmadı. Bilirkişi raporunda açıkça temelde herhangi bir sıvının bulunmadığı tespit edilmiştir. Yaklaşık 150 binamın proje müellifi diğer sanık Orhan Ayber'dir. Bütün inşaatlarıma sürekli gider, kontrollerimi yapardım. Benim olmadığım zamanlarda da yanımda çalışan mühendisler, sürveyanlar ve kalfalar denetim yapardı. İnşaatımda demirler bağlanırken veya beton dökülürken mutlaka bulunurdum. Demirler bağlandığında veya beton döküldüğünde haber vermem üzerine Orhan da inşaata gelirdi. Küçüklüğümden itibaren inşaat işleriyle uğraştığım için yeterli bilgiye sahiptim ve demirlerin tamamını 90 derece deve boynu tabir edilen şekilde bağlatırdım. Bu daha fazla demir kullanma anlamına gelir. Beton döküldüğü sırada da harca katılması gerekenden daha fazla çimentoyu mutlaka katardım. İnşaatın yapıldığı tarihte, Bornova'da 3-4 inşaat şantiyem daha vardı. Bunları da bazen ben bazen de elemanlarım kontrol ederdi. Kontrol süresi, bazen 10 dakika, bazen 1 saat olabilirdi. İnşaatı teslim etmemden sonra Erdoğan Dalkılıç ve kiracı Mehmet, S23 denen kolonu ve perde betonu kesmişlerdir. Binanın yıkılma sebebi, budur" ifadelerini kullandı.
ESAS HAKKINDA MÜTALAA AÇIKLANDI
Duruşmada söz alan şikayetçi avukatları, sanıkların üst hadden cezalandırılmalarını istedi. Sanık avukatları ise müvekkillerinin beraatini talep etti. Savunmaların ardından savcı, esas hakkında mütalaasını sundu. Mütalaada Yağcıoğlu Apartmanı B Blok binasının, projelendirmedeki eksiklikler, malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, yapım denetimindeki yetersizlikler nedeniyle yıkılmış olduğu görüşüne varıldığı vurgulandı. Bilirkişilerce tespit edilen yetersizlik ve eksikliklerin binanın yıkılmasında etkili olduğu, sanıkların yıkılan binanın proje, yapım ve iş bitimi aşamasında, üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği, öngörülebilen bu netice bakımından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan sanıklar hakkında bilinçli taksirin koşullarının oluştuğuna da dikkat çekildi.
SAVCININ TAHLİYE TALEBİNE RET
İstinaf savcısı, yerel mahkemenin kararında; delillerin takdirinde ve temel cezanın belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, ancak 'bilinçli taksir' nedeniyle üst sınırdan artırım yapıldığını belirtti. Fazla ceza tayini yapıldığını vurgulayan savcı, hükmün kaldırılması ve sanıkların aynı suçtan tekrar yargılanıp, cezalandırılmasını istedi. Savcı ayrıca tutuklu sanığın tahliyesini talep etti. Taraf avukatları, esas hakkında mütalaaya savunma için süre talebinde bulundu. Ağar'ın tutukluluk halinin devamına karar veren Ceza Daire, avukatların süre talebini kabul ederek duruşmayı erteledi.