Evrensel’den Rasim Sağlam imzalı habere göre, Karakaltal’ın çocuğunun kendi soyadını kullanması için 18 Şubat’ta açtığı dava beş ay gibi kısa bir sürede 19 Temmuz’da sonuçlandı. Selin Karakartal’ın açtığı iki davanın kadın ve insan hakları mücadelesinde önemli bir adım atılmasını sağladığını söyleyen Avukat Ayten Ünal, kararın yazılarak tebliğ edildiğini ve kesinleşmesini beklediklerini söyledi.
Soyadı esasında; bir sembol olmakla birlikte kadının kimlik ve kişilik meselesi olduğunu vurgulayan Ünal, “Kendi başına var olma hakkını ifade ediyor. Aksi hal kadınları erkek eşe ve onun soyuna bağlıyor. Bu da kadınları kendi geçmişine, ailesine yabancılaştırıyor. Yeni bir aile kurma heyecanıyla çoğu kez bunu farkına varmadan kadınlar bu soyadı, nüfus kütüğü değişikliğiyle en değerli olan kendisini kaybediyor. Bu da toplumsal boyutta her gün onun aleyhine işliyor” dedi.
Zaman içinde farklı statülerde ve ailede görülmeyen kişi, erkek eşin soyadını kullanma nedeniyle eşler ve çocukları erkeğin soyadına bağlanıyor. Bu durumun dolayısıyla kadının aleyhine işleyen bir süreç haline geldiğini söyleyen Ünal, “Birçok şiddette ve kadın cinayetlerinde dahi kadın nesneleştirildiği için mülk olarak görülmesine, kadın cinayetlerine kadar götürebilecek bir sürece yayılıyor. Soyadı kadının kimlik ve kişiliğine döndürülmesi, olması gerektiği gibi yasal anlamda hak ve görevlerdeki eşitliğin kişilik ve kimlik bakımından da sağlanması anlamına geliyor. Bu aynı zamanda eşit yurttaşlığın ebeveynler bakımından da eşitliğin sağlanmasına katkı sağlar” diye konuştu.
Kararın eşit yurttaşlık statüsü açısından önemli olduğunu vurgulayan Ünal, bu durumun, zaman içinde daha özgür aile ve bireyler oluşturacağını, toplumun da gelişmesine olanak sağlayacağını ifade etti.