Halk arasında takıntı diye bilinen obsesif kompulsif bozukluk, bulanık görmeden nefes darlığına kadar birçok soruna neden oluyor.
OKB tedavisinde ilaç ve terapinin eş zamanlı bir arada uygulandığını vurgulayan Prof. Dr. Sedat Özkan, “Obsesyon dediğimiz dürtüsel olarak tekrarlanan düşünce ve davranışlara kompulsiyonlar yani bir takım acilen uygulanması gereken ritüeller veya davranışlar eşlik eder. Bir de bu durumun yaşam işlevselliğini bozacak düzeyde olması gerekir. En sık görülen obsesyon belirtilerine örnek verecek olursak; el yıkama, kapıları, prizleri kontrol etme, kendisine bir hastalık bulaşacağından korkma, yanlış yapmaktan korkma, birisine zarar vermekten korkma, düzen-simetri takıntıları, günah işleyecek olmaktan korkma diyebiliriz. Bunlara eşlik eden kompulsiyonlar ise saatlerce el yıkama, sürekli kontrol etme, kendini toplumdan izole etme, sevdiği insanlardan zarar verme takıntısı sebebiyle uzak durma, sürekli eşyaları düzeltmekten bir süre sonra bıkmak ve kimseyi evine davet etmemek, günah işlemekten korkmak sebebi ile insanlarla minimum ilişki kurmak sürekli tövbe etmek” dedi.
ADAPTE OLAMAYAN KİŞİLERDE DAHA SIK RASTLANIYOR
Prof. Dr. Sedat Özkan, hastalığın ortaya çıkmasında kültürel faktörlerin etkili olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle çocukluk çağında aşırı kuralcı ve disiplinli eğitim veren toplumlarda OKB’nin daha sık görüldüğü düşünülmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, OKB’nin biyolojik faktörler, yaşam deneyimleri, stres,travmalar, inanç ve tavırlar gibi psikolojik faktörlerden kaynaklandığını ortaya koyuyor. Günümüzün getirdiği sosyal yaşamdaki değişimlere adapte olamayan kişilerde daha sık OKB’ye rastlanmaktadır. Obsesif kompulsif bozukluk uzun süren ve zamanla iyileşme dönemleri gösterebilen bir hastalık. İlaç ve psikoterapiyle tedavi ediliyor” dedi.
OKB tedavisinin temel hedefinin rahatsızlık yaratan düşüncelerin, sorumluluk artışı yaratmasını durdurmak olduğunu belirten Özkan, “Hastalığın tekrarını önlemek de en az tedavi kadar önemlidir. Bu nedenle; hastaya stresle başa çıkma yöntemleri öğretmek ve tedavinin her aşamasında hastayı belirtiler ve durumla ilgili eğitmek ve ileride bunları kullanabilmesine olanak yaratmak büyük önem taşır.
Hastalar kendi ev ortamlarında bunları yapmakta zorlanır. Bu nedenle hastaneye yatırmak gerekmez. Gün Hastanesi Modelinde terapötik ortamda uzmanın aktif yardımı ile bilişsel davranışçı terapi, maruz bırakma ve kompülsiyonu engelleme, sistematik duyarsızlaştırma ilaç tedavisi eş zamanlı ve eş güdümlü uygulanır” ifadelerini kullandı.
GÜN HASTANESİ MODELİ
Gün hastanesi modeli; hastanın durumuna göre günübirlik yatış ile takip edilebileceği, bir yandan terapilerinin yapılabileceği, hastaların uzman eşliğinde takıntıları ile yüzleşirken sonrasında psikiyatri uzmanı ile ilaçları hakkında görüşebileceği,uğraş terapisi ile işlevselliğini arttırırken katıldığı bir grup terapisinde kendisi ile aynı durumda olan kişilerle baş etme yöntemleri geliştirebileceği tüm imkanları bir arada sunan modeldir.