İKV Başkanı Vardan “Sayın Başbakanımızın Brüksel’deki temaslarında ele alınan konular değerlendirildiğinde, AB aday ülkesi Türkiye’nin Avrupa’nın bu sıcak gündemine vereceği katkıyı görmezden gelmek düşünülemez” dedi.
Ahmet Davutoğlu, Başbakan sıfatıyla Brüksel’e gerçekleştirdiği ilk ziyaretinde Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile biraraya geldi ve çeşitli temaslarda bulundu. Ziyaret kapsamında, Türkiye-AB üyelik müzakereleri süreci, Paris’te yaşanan saldırılar sonrasında Avrupa’da gündemin bir numaralı maddesi haline gelen terörle mücadele, Türkiye-AB ekonomik işbirliği, Kıbrıs sorunu, Kürt meselesi, Türkiye-AB dış politika diyaloğu gündemi ele alındı.
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ömer Cihad Vardan konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Vardan, ziyaretin önemine değindi ve şunları söyledi: "Avrupa’da gündem, 2015 yılının hemen başında Paris’te yaşanan terör saldırısı sonrasında hızla değişti. 2015 yılına yeni Konsey Başkanı, yeni Komisyon Başkanı, yeni Parlamento, yeni Komisyon üyeleri, yeni Dış Politika Yüksek Temsilcisi; başka bir deyişle yepyeni bir kurumsal yüz ile merhaba diyen AB, terörle mücadele gibi çözümü zaman, kararlılık, işbirliği ve güçlü bir irade isteyen sıcak bir konu ile karşı karşıya kaldı. Sayın Başbakanımızın Brüksel’deki temaslarında ele alınan konular değerlendirildiğinde, AB aday ülkesi Türkiye’nin Avrupa’nın bu sıcak gündemine vereceği katkıyı görmezden gelmek düşünülemez”.
İKV Başkanı Vardan, Türkiye’nin AB üyesi olmasının, radikal hareketlere ve teröre verilecek en güzel cevap olacağını hatırlattı; Müslümanlık ile demokrasi ve laikliği bağdaştıran bir ülke olarak, Türkiye’nin deneyimlerinin AB’ye önemli katkı sağlayacağını ve tüm dünyaya önemli bir barış mesajı vereceğini kaydetti. Bu çerçevede Almanya Başbakanı Merkel’in Müslümanlara destek sözünü ve “Almanya’nın her türlü inancın korunmasını sağlayarak, ibadet özgürlüğünü güvence altına alacağı” ifadesi ile Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’nin “radikalleşme, hoşgörüsüzlük ve aşırıcılığın en büyük mağdurunun Müslümanlar olduğuna” ilişkin yorumlarını de olumlu birer gelişme olarak değerlendiren Vardan, Paris’teki saldırıların, Müslümanlara ayrımcılık için bir mazeret oluşturmaması ve Almanya’daki Pegida gibi hareketlere karşı uyanık olunması gerektiğini belirtti.
İKV Başkanı Vardan, Başbakan Davutoğlu’nun "Friends of Europe" tarafından düzenlenen toplantısındaki "AB bizi almazsa buzdolabının önünde beklemeyiz" yönündeki sözlerine ilişkin olarak ise, AB katılım müzakerelerinin yaklaşık 10 yıldır devam ettiğini ancak AB Konseyi kararları ile bazı Üye Devletlerin tek taraflı blokajlarının, sürecin tamamlanmasını engellediğini söyledi. Vardan, sürecin ilerlememesinin Türkiye açısından sıkıntı yarattığını vurgularken, AB’nin Türkiye’ye yönelik üyelik perspektifinin inandırıcı ve kesin bir takvime bağlanması gerektiğini ifade etti. Vardan, AB üyeliği hedefinin bir "Türkiye projesi" olduğunu ve sürecin canlandırılması için iki tarafın da adım atması suretiyle, bu tarihi fırsatın kaçırılmaması gerektiğini vurguladı. Vardan, sözlerine şu şekilde devam etti: "Bu noktada Türkiye ile AB arasında yürütülen müzakere sürecine bir an evvel hız verilmesi gerekiyor. 2015 yılı ile beraber müzakere sürecinin 10. yılına da girdik. Hiçbir aday ülkenin adaylık süreci bu kadar uzun sürmedi. Geçen dönemlerde, AB Dönem Başkanlıkları sırasında 2’şer, 3’er faslı müzakerelere açabilirken; önce tek fasılla yetinir olduk. Hatırlarsanız 40 ay boyunca, yani tam 2,5 yıl, başka bir deyişle de 6 Konsey Dönem Başkanlığı’nda hiçbir faslı müzakerelere açamadık. Dolayısıyla müzakerelerde yeni bir faslın açılması, arzu edilen ivmeyi kazandıracak en hızlı ve en pratik çözüm. Ancak tek fasılla da yetinmemek gerekiyor. Sürece ivme kazandırmalıyız".
15 Ocak 2014 tarihinde Strazburg’da toplanan Avrupa Parlamentosu tarafından alınan kararına ve Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestliği konusuna ilişkin olarak ise Vardan şunları ifade etti: "Bu çerçevede Sayın Başbakanımız Brüksel’de AB yönetiminin en kritik isimleriyle görüşürken, Avrupa halklarının sesi Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen kararı manidar buluyorum. Türkiye’nin düşünce ve ifade özgürlüğü alanlarında ilgili adımları atabilmesi için, bu konuyla doğrudan bağlantılı fasılların, yani 23 numaralı faslında açılması kritik öneme sahip olduğuna inanıyorum. Türkiye-AB ilişkilerinde arzu edilen ve istenilen ivmeyi kazandıracak bir diğer hamle de, vize serbestliği diyaloğu olacaktır. Unutmayalım ki Aralık 2013 tarihinden bu yana yürütülen vize serbestliği diyaloğunda Türkiye önemli bir mesafe kaydetti. Bunu ben söylemiyorum; Komisyon kendi değerlendirmesinde ifade ediyor. Haliyle içeriğinin büyük bölümü, Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması ve Vize Serbestliği Yol Haritası ile örtüşen 24 numaralı faslın da açılması oldukça önemli. Bu çerçevede AB’nin net ve kararlı olması lazım; eğer bu alanda Türkiye’den reform bekleniyorsa AB’nin de bunu cesaretlendirmesi ve yeni engel çıkarmaması gerekir"