Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 2014 yılının bütün memurlar için kayıp bir yıl olduğunu söyledi.
Türkiye Kamu-Sen Kastamonu Şubesini ziyaret eden Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, hükümetin yaptıkları eylem ve etkinlikler karşısında ve sorgulama başlatacağı tetikçiler karşısında ne yapacaklarını göreceklerini belirterek, “Bakalım hukuktan, insan haklarından yana mı yoksa yandaş olmaktan yana mı tavır koyacaklar? Takip edip sonuçlarını kamuoyuyla paylaşacağız. Umut ederim yaşananlar son olur, bundan sonra herkes aklıselim davranır. Görevlerinden alınan bu müdürler yıllarca emek verdi. Sen kimsin ki yıllarca emek veren müdürlerimizin başarı ya da başarısızlığına karar vereceksin! Bu adamların milli eğitime ter akıtan müdürlerin binde biri kadar hizmetleri yoktur. Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen olarak, bütün yöneticileri uyarıyorum: Hiç kimse bize hukuk dışılığı işaret etmesin; hukuk içinde kalmak istiyoruz. O yüzden kanunsuz olmayı kimse bize göstermesin. Bunlar güzel şeyler değil.”
Hukuk, insan hakları ve demokrasiye inandıklarını belirten Koncuk, şunları söyledi: “Anarşizm dönemlerini yaşadık, çektiğimiz acılardan dolayı gençliğimizi yaşayamamış neslin bireyleriyiz. O yüzden üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz. Bu ülkeyi yönetenler de üzerine düşen görevleri yapacak. Türkiye orman kanunlarıyla yönetilen bir ülke asla olmamalıdır. Hukuk içerisinde davranmak zorundadır herkes. Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir vatandaşı, etnik kökeni ne olursa olsun, siyasi inanışı ne olursa olsun bu ülkenin insanıdır. Saygı gösterilmeye layıktır. Bu devleti yönetenler böyle bir sistemi, ülkede kurmak zorundadır. Herkes aklını başına almalıdır.”
24 Eylül’deki iş bırakma eylemini de değerlendiren Koncuk, tüm eğitim çalışanlarını bu eyleme destek vermeye davet ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamuda sadece bunlar yaşanmıyor değerli arkadaşlarım, bütün bunları tekrar gündeme getirmek amacıyla 24 Eylül tarihinde bütün eğitim sendikalarının katılımıyla, bir tanesi hariç, ismini söylemeye gerek yok, onu zaten siz biliyorsunuz. Biz diğer eğitim sendikaları olarak bir gün iş bırakma eylemi yapacağız. Türkiye’de eğitim ve öğretim alanında ve hatta diğer alanlarda yaşanan tüm problemleri gündeme getireceğiz. Bu problemlerin çözülmesini isteyeceğiz."
Çalışma Bakanlığında dün yapılan toplantıda Sayın Başbakan’a bu anlattıklarını aynen ifade ettiğini anlatan Koncuk, sözlerine şöyle devam etti: "Kendisi de bu yaşananları bir rapor halinde benden istedi; ben de hazırlayıp vereceğim. Milli Eğitim Bakanı da bu raporu istedi ona da vereceğim. 24 Eylül’de tüm eğitim çalışanlarını iş bırakma eylemine davet ediyorum. Biz iş bırakma eylemlerini sevmiyoruz. Öğretmenler neden haklarını sokaklarda arasın? Neden bize sokakları işaret ediyorsunuz? Bunlar masada konuşulup çözülebilecek şeyler ama biz bu iradeyi göremediğimiz için bütün öğrencilerimiz ve velilerimizden özür dileyerek bir gün iş bırakma eylemimize saygı duymalarını istirham ediyorum. Tüm eğitim çalışanlarını Türk Milli Eğitiminin geleceği adına, demokrasimiz, hukuk ve hak adına bu eyleme davet ediyorum. Bütün bunların düzeltilmesi adına sayın Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı söz vermelidir. Bu sözler verilmediği sürece eylemlerimiz 24 Eylül’le sınırlı kalmayacaktır. 24 Eylül son değil, bir başlangıçtır. Kimse bizi yandaş olmaya zorlayamaz, inançlarımızla, inandıklarımızla son nefesimizi vereceğiz.”
Torba yasada kamu çalışanlarının lehine hiçbir gelişme yaşanmadığına dikkat çeken Koncuk, yasayla birlikte taşeronlaşmanın daha da organize bir hale getirildiğini ifade ederek şunları söyledi: “Çalışma hayatı ciddi problemler yaşıyor. Torba yasada kamu çalışanlarını ilgilendiren olumlu hiçbir şey yok. Bu torba yasada köleliği daha da organize bir hale getiren yapı var. Biz kadrolu bir çalışma hayatı istiyoruz. Taşeronlaşma öyle bir sistemdir ki hiçbir hakkınız yoktur, ekonomik haklarınız yoktur, görevde yükselme hakkınız yoktur. Ömrünüz taşeron patronu nasıl zengin ederim diye düşünmekle geçer, sömürülmekle geçer. Hakim ve Savcılara 1155 TL’lik bir zam yapılacak helali hoş olsun gözümüz yok. Yalnız, hakim ve savcılara sicil affı getiriliyor. Masada sicil affı konusunda anlaşmışız, peki diğer memurlara neden getirmiyorsunuz? Disiplin affı için para mı gerekiyor? 5510 sayılı yasayla emeklilik yaşı 65’e çıkarıldı. Sayın Başbakan dün diyor ki, ’50 yaşında kimse emekli olmasın, bilgi, birikim ve tecrübesinden herkes yararlansın.’ Biz de buna katıldığımızı ifade ettik. Kendisine, ’65 yaşına kadar çalıştığımızda, neden sadece 30 yılımızı değerlendirmeye alıyorsunuz da 30 yıldan sonrasını değerlendirme dışı bırakıyorsunuz?’ dedim ve sorumluluklarını yerine getirmeye davet ettim. 30 yıl üzerinde çalışan memurun diğer yılları hesaba katılmıyor; böyle bir adaletsizlik olur mu?”
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na enflasyon farkı meselesini hatırlattığını aktaran Koncuk, kamu çalışanlarını, kendilerini masada pazarlayanlara karşı tepkilerini ortaya koymaya çağırdı. Koncuk, şöyle konuştu: “Dün sayın Başbakan’a enflasyon farkı konusunu yeniden hatırlattım ve düşünülmesi gerektiğini bir kez daha vurguladım. Birileri bizleri masada sattı; bunu biliyoruz. Enflasyon farkının toplu sözleşmede yazılmaması nedeniyle kamu çalışanlarının çok ciddi bir zararı olduğunu da biliyoruz. Ben de Başbakan’a ’Bu zararı telafi edin’ dedim. Kendisi de bu konuda çalışma yapacağını söyledi. Ayrılırken enflasyon farkı meselesini bir kez daha ifade ettim. Yıllardan beri, ihmal edilmiş olan ve 666 sayılı KHK ile de mağdur hale getirilen akademik personelin maaşlarının yetersizliğini Başbakan’a ilettim. Daha önce sayın Faruk Çelik’in bu konuda verdiği sözü kendisine hatırlattım. Başbakan, bu konu ile bizzat ilgileneceğini bana toplantı çıkışında söyledi. Biz de Başbakan’dan verdiği sözü yerine getirerek akademik personelin mağduriyetine son vermesini bekliyoruz.”
Koncuk, Kastamonu’dan tüm memurlara şöyle mesaj gönderdi: “2014 yılı bütün memurlar için kayıp bir yıldır. 123 TL’ye satıldınız, eğer siz bu masada satılma hakaretini sineye çekerek bu beceriksizliği ortaya koyanlara tepki koymazsanız, bugün A sendikası satar yarın B sendikası satar. Hangi kurum ve kuruluşlarda çalışırsa çalışsın tüm memurların bu beceriksizliği sineye çekmemesi gerekir. Sarı sendikal anlayışların geleceğiniz bakımından tehlike oluşturduğunu görün, diyorum.”