Denizin Dibi Köşesinden Herkese Merhabalar,
‘Memleket İsterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun,
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun,
Memleket isterim
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun,
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun.’
Bu muhteşem dizelerin sahibi Türk edebiyatında en sevdiğim şair olan Cahit Sıtkı TARANCI’dır. 1946 yılında kaleme aldığı bu eserinde memleketini görmek istediği şekilde kaleminin kuvveti ile dizelere dökmüştür. Üzerinden 77 sene geçmiş, Cahit’in isteklerinin hiçbiri zaman içerisinde gerçekleşmemiş ve üzerine daha onlarcası eklenmiş. Peki biz mi çok doyumsuzuz, memnuniyetsiziz yoksa ‘kim ki bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda’ dediğimiz yeryüzünde ki cennetimizde hak ettiğimiz güzellikleri yaşayamıyor muyuz gerçekten. Halbuki kaç ülkeye nasip olur ki aynı anda dört mevsimi yaşayabilmek, medeniyetin ilk izlerini üstünde barındırabilmek, iki kıtanın da ucundan tutup sıkı sıkıya birbirine bağlayabilmek, hem çay, fındık yetiştirip hem mandalina, ananas, muz yetiştirebilmek yetmezmiş gibi zeytin, ayçiçeği, buğday gibi ürünleri de aynı sınırlar içerisinde üretebilmek nereden baksanız büyük şans, ya üç tarafında ayrı özelliklere sahip olan denizleri, deniz gibi gölleri, şelaleleri, dağları, doğal güzellikleri saymakla bitirilemeyecek kadar harikaya ne diyeceksiniz. Sahi biz neden mutsuzuz, neden her birimizin başka derdi var, neden mutlu olamıyoruz. Benim bir öngörüm var bununla alakalı, bende dahil olmak üzere büyük çoğunluğumuz cahiliz, okuyanımız ayrı cahil, okumayanımız ayrı cahil, diyeceksiniz ki peki kim cahil değil, hemen söyleyeyim; her duyduğuna inanmayan, genel kültürü olan, gündemi yakından takip eden, eriştiği bilgilerin sağlamasını yapan, doğruya doğru yanlışa yanlış diyen, insanları yaptıkları işlerin konumuna göre sınıflandırmayan, hoşgörüyü kendine ilke edinen, yardım etmeyi yemek yemek su içmek gibi gereksinim haline getiren, bunların hepsinin önünde de ilk başta empati(bir başkasının duygularını, kendi içinde de hissederek, yapılacak girişimin yapılıp yapılmamasının kararını verirken kullanılan düşünce yapısı) duygusunu her attığı adımda kullanabilen, yaşayan tüm canlılara sonsuz saygı gösterebilen kişiler cahil değildir. Okuduğunuz okullar, bitirdiğiniz bölümler, yaptığınız işler sizin sadece kariyerinizi ve maddi yaşantınızı belirleyen şeylerdir. Kimse bugün yaptığı işlerden para kazanmasaydı eğer hayatının en güzel gençlik yıllarını tek düze okumak gibi zırvalıklarla harcamazdı sanırım. O yüzden mutlu olabilmek için önce cehaletimizden kurtulmamız gerekli, hayata ve ülkemize farklı bakış açılarıyla bakmamız gerekli, herkesin dini, mezhebi, görüşü, işi, eğitimi, statüsü, geliri, yaşantısı, yaşam tarzı, kılığı, kıyafeti kendine aittir ve kimseyi bağlamaz. Kimse sizinle aynı olmak zorunda değil. Bir bahçede sadece gül görseydiniz, gülün değerini nasıl anlayacaktınız, güzelliğini neyle mukayese edecektiniz.Mutluluk gülümseyebilmek kadar kolay, hiç tanımadığın birine selam alıp, verebilmek kadar basit, kibrini yenebilmek kadar zordur..
Herkese mutlu yarınlarda güzel bir memleket diliyorum sevgilerimle…
Sercan AKDERİN