YETENEK Mİ YOKSA ÇOK ÇALIŞMAK MI?

     Abi şimdi Messi doğal yetenek mesela ama Ronaldo tamamen çok çalışmanın ürünü, arada fark var... Nasıl yani? Şimdi Messi çok çalışmıyor, bir iki top sektirip eve mi kaçıyor? Ronaldo herhangi bir insan kadar mı yetenekli sadece, biz de o kadar çalışsak Ronaldo seviyesinde futbolcu olur muyuz? Peki madem öyleyse neden bir iki kişi çıkıp, o kadar çalışıp da Ronaldo olmuyor? Yanında pek bulunmasam da tahminimce Messi de oldukça çok çalışıyor, hiç yoktan bu yaşta bu fit vücut için bile çalışıyor olması gerek. Ronaldo ise en azından benden daha yetenekli eminim. Diyeceğim o ki ister futbol ister basketbol ister tenis olsun; sadece yetenekle veya sadece herhangi bir şeyle olmaz bu iş. Sadece kelimesi başarılı olmak için çok yetersiz zaten. Hem yetenek ne ki? Evet Messi çok yetenekli, bunu herkes kabul eder ama mesela kaleci Gianluigi Buffon yetenekli değil miydi? Galiba ''Yetenek mi yoksa çok çalışmak mı?'' sorusu pek bir çıkarım yapmamıza ve sonuca ulaşmamıza yarayan doğru bir soru değil. Bir sporu profesyonel seviyede yapmak isteyen herkes eminim ki belli yeteneklere sahip ve belli ölçüde çalışıyor. O zaman neden herkes başarılı olamıyor, neden bazıları yarı yolda vazgeçiyor? Bana kalırsa belli fiziksel yeterlilikler sağlandıktan sonra geriye kalan her şey psikolojik. En yetenekli adam o işi yapmak istemedikten sonra neye yarar yeteneği, atsın çöpe gitsin veya mümkünse bir ihtiyaç sahibine versin. İlk başarısızlıkta pes eden birisi mesela nereye kadar gidebilir? Spor nereden bakarsan bak içinde kazanma arzusu olanlar içindir. Bu insanlar kaybetmekten de çekinmez, her mağlubiyet bir şey öğretir çünkü. Kendi eksiklerini görürsün ve bunları geliştirmek için daha çok çalışırsın. En iyi sporculara bakarsak mesela Lebron James, Kobe Bryant, Muhammed Ali, Roger Federer, Cristiano Ronaldo ve daha sayamadığım bir dolusu; bu insanlar farklı sporları da yapsalar, fiziksel özellikleri birbirinden farklı da olsa hepsinin ortak yanları rekabetçi olmalarıdır. Kobe Bryant mesela dünya basketbol tarihinin en meşhur, en yetenekli, en başarılı oyuncularından; sabah sekizde idmana gelen takım arkadaşları, Kobe'nin çoktan salona geldiğini ve ter içinde kaldığını görürlerdi. Herkes uyurken çalışmaya başlardı, herkes antrenmanı bitirdikten sonra çalışmaya devam ederdi. Kobe yeteneksiz miydi? Bu kadar çalışmasına gerek var mıydı? Zaten dünyalığını yapmıştı, parayla derdi kalmamıştı, niye bu kadar uğraşıyordu? Bunu açıklamak için zaten lakabı olan ''Black Mamba''nın anlamına bakmamız yeterli. Öldürücü bir yılan gibiydi Kobe Bryant. Çıktığı her mücadeleyi kazanmaya çalışan, rakiplerini perişan etmek için uğraşan, aşil tendonu koptuğunda bile serbest atış atmak için oyunda kalmaya devam eden bir sporcuydu o. Bunları sadece yetenek ve çok çalışmayla açıklayamayız bence. Çelik gibi sinirlere sahip olması gerekir insanın. Baskılar karşısında yılmadan, eli titremeden, bir sonraki gün daha iyi olmak için çalışmaya devam etmeli. Bunu en iyi Kobe Bryant'ın kendisi açıklıyor aslında; ''İstiyorsan çalışırsın. Çalışırsan gelişirsin. Gelişirsen hırslanırsın. Hırslanırsan kazanırsın. Kazanırsan, kazanırsın!” Her şey kafada ve yürekte aslında. İstemek, daha çok istemek ve istemeye devam etmek. Yanlış anlaşılmasın öğüt falan vermiyorum; bu mental ve psikolojik özellikler zaten her sporcuda olamaz ama bir şeyleri açıklamak için söylüyorum. Sadece bir sporu yapan herhangi bir kişi olmak kolay; biraz yetenek biraz çalışmak sizi bir yere getirebilir. Bir sporu yeniden şekillendirmek, gençlere idol olmak, efsane diye adlandırılmak ve kimsenin başaramayacağı şeyleri başarmak için daha fazlası gerekiyor ama. Tavla ve pişti oynarken bile yenilmeyi kabul etmemek gerekiyor mesela; herkesin sorumluluktan kaçtığı anda kötü adam olmak pahasına sorumluluk almak gerekiyor; kendini yaptığın işe hem fiziksel hem mental olarak adamak gerekiyor; kaybetmekten nefret etmek ama bunu da kendini geliştirmek adına kullanabilmeyi bilmek gerekiyor. Kısaca sporda başarılı olmak için biraz da deli olmak gerekiyor aslında. Kimsenin artık devam etmek için bir sebep bulamadığı zamanlarda kendine bir motivasyon yaratman gerekiyor. Örneğin Michael Jordan bir maçtan önce kendi kafasında rakibin ona saygısızlık yaptığı bir hikaye kurup buna inanmıştı; o hayali terbiyesizliğe cevap vermek için de müthiş bir hırsla oynayıp rakibi cezalandırmıştı. Rakip aslında yaptığı saygısızlığın değil; Michael Jordan gibi kazanmak için kendini çok farklı şekillerde motive edebilen ve bunun için herkesten çok çalışan birine karşı oynamanın cezasını çekmişti. Bu bahsettiğimiz şeyler belki mantıklı belki de mantıksız ama kesin olan herkesin sahip olamayacağı özellikler oldukları. Bazıları kaybettiği bir maçtan sonra takım arkadaşlarını suçlayıp, evine gidip yatabilir; bazıları ise salonda kalıp iki saat şut atar ve maçın kasedini izleyip hatalarını tespit etmeye çalışır. Yanlış anlaşılmasın çok çalışmak yeteneğin önündedir demiyorum. Eminim ki zaten herkes yetenekli ve çok çalışıyor. Önemli olan yeteneklerini, kazanmak için akıllıca kullanan; yenilmekten nefret ettiği için daha çok çalışıp kazanana kadar pes etmeyen bir karakter olmak. Kısacası diyorum ki rekabetçi biri değilsen, kazanmayı veya kaybetmeyi pek dert etmiyorsan; yeteneğini en fazla iki çalım atmak ve biraz şov yapmak için kullanırsın, çok çalışmak için de kendine bir sebep bulamazsın. Bizim bu büyük sporcu dediğimiz insanların hepsi hem çok yetenekli hem de çok çalışıyor; onları diğerlerinden ayıran şey bu düşünce yapıları, kazanma arzuları, motivasyonları, hayal güçleri... Ünlü tenisçi Billie Jean King'in de dediği gibi; ''Şampiyonlar, başarana kadar oynamaya devam edenlerdir.''

Köşe Yazıları Haberleri